| | Hüseyin Karabey: "Tecridi ifade imkânsız" Milliyet, 7 Şubat 2002 "Sessiz Ölüm" projesi, içeriği gereği zorlu bir proje. Nereden başlamaya nasıl karar verdiniz?
Kavramları tekrar ifade etmek, tekrar anlamlandırmak zorunda olduğumuzu fark ettim, çünkü bir şeyi yanlış algılamak çok tehlikeli sonuçlara yol açar. Mesela Türkiye’de "işkence" kelimesi çok yanlış anlaşılıyor. Şimdi yeni bir kavram sokuluyor hayatımıza: Tecrit. İddia edilen ve en çok maruz kaldığımız propaganda "beş yıldızlı otel" propagandası. İster istemez birçok insanın kafasında böyle kalacak. Fakat hücrede mahremiyetiniz yok, gözleniyorsunuz.
Tecride ilişkin ne kadar bilgi sahibiymişsiniz?
Çalışmalara başladıktan sonra hiçbir şey bilmediğimi ve tecridi ifade etmenin imkânsızlığını anladım. Başlangıçta tecridi anlatmak istiyordum, sonra, tecriti ifade etmenin imkânsızlığını anlatmaya karar verdim.
Söyleşileri yaparken zorlandınız mı?
Konuştuğum insanlarla tartıştım. "Bu uygulamanın korkunçluğuna inanıyorum. O yüzden bazen sorularım sizi rahatsız edebilir, bazen sınırı aşabilir, bazen de hiç yaklaşamayabilirim ama benim sınırım olmayacak," dedim. Söyleşiler tahmin ettiğimden daha kolay gerçekleşti.
Fakat sorular genelde durum analizi yapmaya yönelik...
Kitapta, filme oranla biraz daha açık sorular sorabildim. Yine de o etik anlayış, insanı belli bir yerde engelliyor. Ben de bir "taraf"ım. Mesela ölüm oruçları yaşandığında Küçükarmutlu’da, insanlar gelin çekin dedi. Ben çekmedim, utanırım. Bir anne çocuğunu kurtarmak için bedenini ölüme yatırıyor, ben onu hangi hakla çekebilirim?
Tecrit caydırma amaçlı. Fakat kitapta yazılanlar bunu doğrulamıyor; insanlar yine eylemlere katılmış.
Bu, insanın inanılmaz gücü. Bir de ben, ne anlatacaktım? Karamsarlığı mı, yoksa her şeye rağmen direnişin olabileceğini mi? Direnişin, çok güçlü olup olmamakla bir ilgisi olmadığını, bunun bir zaman meselesi olduğunu anlatmak gerekiyordu ki, onların her şeye rağmen direnmesinin de bir anlamı olsun.
Çalışmanın sonrasında neler yaşadınız?
Kimi yönetmenler daha film bir proje aşamasındayken "Bu filmi çekme, gösteremezsin zaten," dediler. Çekilmesini engelleyen polis değil, özendiğim yönetmenler. Kafalarındaki otosansür bu hale gelmiş. Takılana kadar deneyeceğim dedim. Terör kültürünün bence en önemli başarısı budur; daha akla gelirken eylemi engellemek. Okuyabileceğiniz diğer Hüseyin Karabey söyleşileri |