| ISBN13 978-605-316-014-4 | 13x19,5 cm, 408 s. |
KAMPANYADA Liste fiyatı: 315.00 TL İndirimli fiyatı: 141.75 TL İndirim oranı: %55 {"value":315.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1213","item_name":"İstanbul Kimin Şehri?","discount":173.25,"price":315.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | İstanbul Kimin Şehri? Kültür, Tasarım, Seyirlik ve Sermaye Özgün adı: Whose City is That? Culture, Design, Spectacle and Capital in Istanbul Yayıma Hazırlayan: Niyazi Zorlu, Emine Bora, Sedat Ateş Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 2016 |
Bir dönemin “Başka İstanbul Yok!” sözü, öyle görünüyor ki yerini “Bu İstanbul’da kaç İstanbul var?” şaşkınlığına bıraktı. Kent büyük bir hızla genişlerken sınıf ve zenginlik, etnisite, cinsiyet ve yaşam tarzı temelinde farklılaşan kentlilerin her birinin kendi kişisel deneyimlerinden kaynaklanan farklı İstanbul’lar beliriyor. Sırrına eremeyeceğimiz duygusu veren, hem üst üste binmiş hem içe içe geçmiş, büyük bir karmaşıklık ve çeşitlilik var karşımızda; biz onu anlamaya çalışırken de değişmeye devam ediyor. Kitap bunun bilincinde olarak “İstanbul kimin şehri?” sorusu etrafında farklı disiplinlerden yararlanan bir dizi makaleyi biraraya getiriyor. Kapitalistleşme sürecini kendine özgü bir ritmle yaşayıp dünya ekonomisiyle bütünleşmiş bir dünya kentinden mi söz ediyoruz? Yoksa sermayenin sonsuz bir döngüyle bir yıkım ve yapım alanına çevirdiği dev bir inşaat şantiyesinden mi? Pazarlama stratejilerinin eline bırakılmış ışıltılı bir vitrinden, bir reklam panosundan mı? İstanbul’u turistlerin kartpostallardan gördüğü tarihi kentte mi, temalı yaşam sitelerinde mi, yoksa zayıfların, şehrin “gerillaları”nın fethettiği arka sokaklarında mı aramalıyız? Filipinli göçmen kadın işçiler bir pazar gününü nasıl geçirir, ya da sokak satıcıları işlerini sürdürebilmek için hangi taktikleri geliştirir? Kimbilir, belki de İstanbul gerçeğin kendisi değildir de, sanatçının her defasında yeniden kurgulayıp ürettiği, pek çok kurmaca kentin üst üste gelip oluşturduğu bir kolajdır. İstanbul Kimin Şehri? okurunu kentin, yalnızca güçlü ve sistemli çabalarla, kurumsal etkilerle ya da pazarlama etkinlikleriyle değil, bireysel katkı ve rastlantılarla da meydana gelen ritmine kulak veren bir çerçevede, onun her gün yeniden üretilişi hakkında düşünmeye davet ediyor. | İÇİNDEKİLER |
Giriş: Başka İstanbul Yok mu? Dilek Özhan Koçak ve Orhan Kemal Koçak
Birinci Kısım Medyanın Kenti
1 Televizyon Dizileri ve Şehir: Yerel Hayaller ve Ulusötesi Düşler Pazarı Olarak İstanbul Eylem Yanardağoğlu
2 İstanbul’dan Sevgilerle: Hollywood’un Yeni Oryantalizmi Murat Akser
3 İstanbul Seyahatnamelerinde Şehirle Tekinsiz Karşılaşmalar Hande Tekdemir
İkinci Kısım Seçkinlerin Kenti
4 İstanbul’da Soylulaştırma: Orta Sınıfın Sosyal Ağları ve Mekân Yaratma Stratejileri Ebru Soytemel ve Besime Şen
Üçüncü Kısım Ütopya ve Distopyaların Kenti
5 Bir Zamanlar İstanbul’da Gecekondular Vardı: Günlük Basında Şehrin Gecekonduyla İmtihanı Şükrü Aslan ve Tahire Erman
6 İstanbul’un Çeperinde Temalı Yaşam Sibel Yardımcı
7 Distopik Bir Yaşam Çevresine Dönüşen Bezirgânbahçe TOKİ Sitesi, Ayazma-Tepeüstü Kentsel Dönüşüm Projesi, Küçükçekmece Tahire Erman
Dördüncü Kısım Gerillaların Kenti
8 İstanbul Üzerine Yazmak: Grafiti ve Sokak Sanatı Bağlamında Kent Bahar Aksel ve İnci Olgun
9 Unutkanlığı Yıkmak: İstanbul’da Metaforik Sanatsal Müdahaleler Evrim Kavcar
10 Tek Kişilik Holdingler: İstanbul’un Sokak Satıcılarının Taktikleri Julia Strutz ve Erbatur Çavuşoğlu
11 “Biz Lejyonerleriz!”: İstanbul’daki Filipinli Ev İşçileri Ayşe Akalın
Beşinci Kısım “Kültür” ve Sermayenin Kenti
12 Fashion’s Night Out: İstanbul’un Yeni İmajını Yaratmak Nilay Ulusoy
13 Turistin Kenti: Muhayyel İstanbul Dilek Özhan Koçak
14 İstanbul’un Fetih Panoraması Deniz Ünsal
Altıncı Kısım Onun Kenti
15 “İstanbul’u Bir Üniversite Olarak Gördüm” Emine Onaran İncirlioğlu
Katkıda Bulunanlar Kaynakça Dizin
| OKUMA PARÇASI |
Giriş, "Başka İstanbul Yok mu?", s. 11-15 Kent, onu meydana getiren plan ve hesapların, eski ve yeni mimari yapıların, yasa ve geleneklerin, rastlantılarla örülü tarihsel birikiminin bir sonucudur. O aynı zamanda, şimdinin uzamında koşuşturan veya artık var olmayan insanların, yok olup gitmiş ya da artık başka bir şeye dönüşmüş canlı ya da cansız bin bir çeşit nesnenin de bileşkesidir. Her türlü öykü, söylen, olasılık ve kavram, kentten hayat bulan ve yine onu sarıp sarmalayan, işaretleri kentin izleri arasında yitmiş insan imgesi hesaba katılmadan, belirgin ve anlamlı bir varlık edinemez. Vittorio de Sica Bisiklet Hırsızları (Ladri di biciclette, 1948) filminde savaş fırtınaları dindikten sonra, tarihin “bütün yolları çıkardığı Roma”ya bakar. Kent, tıpkı Roma Açık Şehir’deki (Roma, città aperta, 1945) gibi, ateş çemberlerinden geçip tazelenmiş “insani değerlerle” yeniden kurulmaktadır. Bu değerle... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Zafer Köse, "Ne Çok İstanbul Var!", Kitapeki.com, 5 Nisan 2016 İstanbul’dasınız. Belki yaşadığınız şehirdir orası; geçim derdiyle işe gittiğiniz sokaklar, çalıştığınız şirket, dostlarınızla buluştuğunuz evler oradadır. Belki de bir akrabanızı ziyarete gitmişsinizdir; daha çok televizyondan bildiğiniz bir kentte konuksunuzdur. Evde uyku hazırlıkları başlamış, siz pencerenin önünde oturmuş kitap okuyorsunuz. Sevinçle ilerliyorsunuz sayfalarda. Uğruna ömrünüzden bir parça vermekten çekinmeyeceğiniz bir kitap okumanın, dolayısıyla, anlamlı bir zaman dilimi geçirmenin sevinciyle. On dokuz yazarın makalelerinin İstanbul Kimin Şehri? adı altında toplanmasıyla oluşan önemli bir kitap bu. Araştırmalardan elde edilen bilgilerin işlenmesiyle geliştirilen düşünceler bilincinizde bir ferahlık yaratıyor. Düşüncelerin böyle geliştirilmesini, dile getirilen görüşlerden daha önemli buluyorsunuz. Konuya böyle yaklaşılması, konunun kendisinden daha çok ilgil... Devamını görmek için bkz. | |
Halim Şafak, "İstanbul Kimin Şehri?", bireylikler, Mayıs-Haziran 2016 İstanbul’a gelenler hem yaşama hem de mekân kültürlerini şehre getirdiler. Dönüşüme bu sayede direndiler ve değişmediler, değiştirdiler. İstanbul’u ve genel olarak şehri farklı disiplinlerin faaliyet alanı haline getiren de bu olgu oldu. Ellili, altmışlı yıllarda başlayan İstanbul ilgisi yetmişlerde oluşan yığılmayla birlikte şehir kültürel anlamdaki dönüştürücü özelliğinden büyük ölçüde kurtuldu. Böylelikle hem şehir hem de sonradan ona dâhil olan ahalileri birbirlerinin halli mümkün olmayan sorunları haline geldi. Bu şehrin yeniden düzenlenmesi ve küresel sermayenin ticaret alanı haline getirilmesi için iyi bir neden de oldu. Bu tartışmaların en üstünde iktidarla sermayenin ama kendilerinin lehine şehirle kurduğu ilişki Nilay Ulusoy’un demesiyle şehrin yeniden tasarlanması durur. İktidar şehri sermayeye hazırlar onun alanı haline getirir sermaye de dünyaya pazarlar. Bunun için ... Devamını görmek için bkz. | |
|