| ISBN13 978-975-342-844-6 | 13x19,5 cm, 360 s. |
Liste fiyatı: 284.00 TL İndirimli fiyatı: 227.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":284.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"966","item_name":"Solo","discount":56.80,"price":284.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Solo Çeviri: Beril Eyüboğlu Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Resmi: Georg Flegel Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Aralık 2011 |
Rabindranath Tagore Edebiyat Ödülü Yüz yaşındaki münzevi bir Bulgar hayata ve dünyaya nasıl bakar? Hint asıllı Britanyalı yazar Rana Dasgupta, Solo'da bu sorudan yola çıkıyor. Hayatının son demlerini yaşamakta olan Ulrich'in kendini oyalamak için yapabileceği pek bir şey yoktur artık; o da kalan zamanında kendini anılarına bırakır. Bir asırlık ömrü boyunca neler görmemiştir ki: savaşlar; kapitalizmden komünizme ve komünizmden kapitalizme geçişler; bilim, teknoloji ve sanattaki devrimler... Sadece Bulgaristan'ın değil, dünyanın da değişimine tanık olmuştur Ulrich – ve kendi yaşamı da bu değişim doğrultusunda şekillenmiştir. Elbette böyle uzun bir hayat ziyadesiyle acı ve hayal kırıklığı da barındırır içinde, ama Ulrich'in bunlara karşı sağlam bir silahı vardır: yıllar önce görme yetisini kaybetmesiyle daha da pekişen engin hayal gücü. Dünyanın unuttuğu ama dünyayı unutamayan bu yaşlı adam, gerçek hayatta yapmak isteyip de yapamadıklarını ve istemediği halde yapmak zorunda kaldıklarını hayal dünyasında telafi etmeye çalışır. Böylece hayallerini anılarına katık eden Ulrich'in iç yolculuğu hayatla buruk bir uzlaşmaya dönüşür. | OKUMA PARÇASI |
Açılış Bölümü, s. 13-17. Adam gecenin köründe aniden uyandı. Hava bu mevsimde hiç olmadığı kadar sıcak. Boğazı kurumuş, cildinin tüm kırışıklarından ter fışkırıyor. Belini güçlükle doğrultup su içmeye lavaboya gidiyor. Sonra koltuğuna oturup rahat soluk alabilmek için üst üste genzini temizliyor. Penceresinin altındaki otogar yenileniyor; gecenin bu saatinde bile matkapların delirtici sesini duyabiliyor. Suç önleyici tedbirler faslından otogarın önüne yerleştirilen kör edici iki projektör semtin kuşlarını şaşırtmış olmalı ki, mutat şafak vakti korolarına geceyarısı, adam tam uykuya dalarken başladılar. Şu sırada çılgınca çığrışıyorlar. Koltuğunda güçlükle soluk alan adam, içerisi karanlık olduğu halde dışardan gelen güçlü ışığın altında kavrulduğunu hissediyor. Otogardaki yolcular saatin kaç olduğuna aldırmadan, bağrışarak, korna çalarak külüstür arabalarını sürüyor, sanki uyumaya çalışan kimse yokmuş gibi, gürültü etmek konusundaki becer... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Eray Ak, "Geçmişle bugün arasında asırlık bir münzevi", Cumhuriyet Kitap Eki, 29 Aralık 2011 Rana Dasgupta Türkçede yayımlanan ilk romanı Solo ile okuyucuların karşısında. Yazar romanında asırlık kahramanı Ulrich'le, Bulgaristan'ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan komünist rejimin yıkılışına kadar tarihi çerçevesini sunuyor. Bunun yanında yine kahramanı Ulrich'in hayalleriyle günümüzün popülist savaşlarından doğan apayrı bir hikâye yaratıyor. Yeryüzünün en “acılı” coğrafyalarından biri Balkanlar. Bu toprakların yaşadığı savaşlar, yıkımlar, devrimler, göçler ve daha nice insan kanından kan alan olaylar bugüne kadar hakkıyla ele alınmasa da yavaştan dünya edebiyatının gündemine girmeye başladı. Hatta nitelikli edebiyat ödüllerine de değer görüldüler. Sanırım en güzel örnek de daha geçtiğimiz haftalarda Türkçede yayımlanan Téa Obreht’in romanı Kaplanın Karısı. Bu roman aslında edebiyatın değişmez kurallarından birinin de hâlâ işlediğinin önemli bi... Devamını görmek için bkz. | |
A. Ömer Türkeş, "20. yüzyıl yaşandı", Radikal Kitap Eki, 23 Aralık 2011 21. yüzyılın ilk on yılını geride bıraktık ama hâlâ 20. yüzyılı tartışıyoruz. Geçen yüzyılın hayaletleri hala canlılığını koruyor ve belki de hala 20. yüzyılı yaşıyoruz. Zaten yüzyıl dediğimiz nedir ki? Belki tarih cetvelinde “üst üste binmiş, montajlanmış, bir yüz senenin içine sıkışmış” genelgeçer bir zaman aralığı. Belki insanlığın gelişim evrelerini gösteren nirengi noktası. Ama o noktaları nasıl belirleyeceğiz? Alain Badiou Yüzyıl adlı incelemesinde bu sorunun yanıtını arıyordu; “Bir yüzyıl kaç yıl eder? Yüz yıl mı? (...) Tek bir an bile sonunu getirebiliyorsa, yüz yıl dediğimiz nedir ki, bin yıl nedir ki? (...) 20. yüzyılı sona erdiren istisnai an hangisidir? Berlin duvarının yıkılışı mı? Genomun diziliminin belirlenmesi mi? Avro’nun doğuşu mu?” Herhangi bir yüzyılın başlangıç ve sonunu ya da karakteristiklerini yaşanan olayların dünyayı etkileme gücüyle ölçmek bir yöntem. Böyle ... Devamını görmek için bkz. | |
Beril Eyüboğlu, "Hayatla uzlaşma: Solo", Gazete Duvar, 30 Ağustos 2019 Rana Dasgupta’nın Solo adlı romanı yayımlandıktan dokuz yıl sonra ülkesi Hindistan’da Rabindranath Tagore Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Bu saygın ödül, dünya barışının, edebiyatın, sanatın ve eğitimin gelişmesine katkıda bulunduğu; hoşgörü ve uyumu teşvik ettiği düşünülen, ayrımcılığa karşı eserlere verilmekte. Romanının dokuz yıl sonra yeniden hatırlanmış olmasından memnunluk duyduğunu belirten Dasgupta törendeki konuşmasında, “Çağımızın, gerek manevi değerler, gerekse siyasi etik açısından Tagore’un yaşadığı dönemden öğreneceği çok şey var,” demiş. Solo‘yu Metis Yayınları için 2010’da çevirmeye başladım, Aralık 2011’de yayımlandı. Tagore Ödülü’nü aldığını duyunca bende iz bırakmış olan kimi bölümlerini yeniden okumak geldi içimden. Kitabın ilk sayfalarında romanın kahramanı Ulrich, yaklaşık yüz yaşında, ömrü paramparça olmuş bir âmâ olarak karşımıza çıkar.... Devamını görmek için bkz. | |
|