| |  |  | ISBN13 978-975-342-726-5 |  | 13x19,5 cm, 616 s. | 
 | Liste fiyatı: 592.00 TL İndirimli fiyatı: 473.60 TL İndirim oranı: %20{"value":592.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"840","item_name":"Lanark","discount":118.40,"price":592.00,"quantity":1}]} | 
 Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Diğer kampanyalar için |  | 
 | 
 |  | Lanark Dört Kitaplık Bir Hayat Özgün adı: Lanark: A Life in Four Books | Çeviri: Emine Ayhan Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Resmi: Alasdair Gray Kapak Tasarımı: Emine Bora | 
 Güneşten mahrum, kurşuni bir dünya, doğaüstü olaylar, gizemli hastalıklar ve tüm bunların ortasında ne aradığını, nereden gelip nereye gittiğini bilmeyen bir karakter... Lanark'ın tek isteği bu distopik, cehennemi dünyadan kurtulup güneşin ışıdığı bir dünyaya gitmek, ama bunun için önce bir dizi cehennemden geçmesi gerekiyor. Yolculuğunun bir noktasında saf bilinçten ibaret olan bir kâhinle karşılaşan Lanark, ondan Duncan Thaw adlı genç bir sanatçının iniş çıkışlarla dolu trajikomik hikâyesini dinliyor. Lanark'ın kendi hikâyesi Duncan Thaw'unkinden her ne kadar farklı görünse de aralarında bir paralellik var elbette. Duncan Thaw nasıl sanatın zincire vurulduğu, maddiyatçı bir dünyadan kaçarak sanatsal özgürlüğe ve yetkinliğe ulaşmaya çalışıyorsa, Lanark da soğuk, sevgisiz, hissiz bir dünyadan kaçıp daha insani bir hayata ulaşmaya çabalıyor. Bu uğurda imkânsıza meydan okuyup, zamanın tuhaf oyunlar oynadığı, bildiğimiz fizik kanunlarının altüst olduğu "takvimlerarası" bölgeleri aşan, aykırı kişiliğiyle otoriteleri kızdırıp başını derde sokan, saflığıyla politikacıların ağına düşen Lanark tüm yaşadıklarına rağmen inatçı iyimserliğini asla yitirmiyor. İskoç yazar ve ressam Alasdair Gray'in öğrenciyken yazmaya başlayıp yaklaşık çeyrek asırlık bir çalışma sonucu 1981 yılında yayımladığı Lanark, fantazi edebiyatının sıradışı bir örneği. Birçok edebiyat eleştirmenine göre yirminci yüzyılın ikinci yarısında İskoçya'dan çıkan en önemli başyapıt. Gray'in edebi birikimini ve ustalığını konuşturduğu, zekice tekniklerle okuru sürekli şaşırttığı, tüketim toplumunu kıyasıya eleştirdiği, edebiyat dünyasıyla tatlı tatlı alay ettiği bu eğlenceli kitabı Türkçeye kazandırmaktan mutluyuz.|  | İÇİNDEKİLER | 
Üçüncü Kitap1. Bölüm: Elit
 2. Bölüm: Şafak ve Pansiyon
 3. Bölüm: Elyazması
 4. Bölüm: Bir Parti
 5. Bölüm: Rima
 6. Bölüm: Ağızlar
 7. Bölüm: Enstitü
 8. Bölüm: Doktorlar
 9. Bölüm: Bir Ejder
 10. Bölüm: Patlamalar
 11. Bölüm: Perhiz ve Kâhin
 
 Mukaddeme'de bir hiçin nasıl ortaya çıktığı ve duyusal
 yetersizliğini keşfeden finansal bir deha tarafından
 nasıl kehanet vasıtasına dönüştürüldüğü anlatılıyor.
 
 Birinci Kitap
 12. Bölüm: Savaş Başlıyor
 13. Bölüm: Bir Barınak
 14. Bölüm: Ben Rua
 15. Bölüm: Normal
 16. Bölüm: Yeraltı Dünyaları
 17. Bölüm: Anahtar
 18. Bölüm: Doğa
 19. Bölüm: Bayan Thaw Ortadan Kayboluyor
 20. Bölüm: İşverenler
 
 Ara Fasıl unutma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz
 bir noktayı hatırlatıyor: Thaw'un hikâyesinin Lanark'ın
 hikâyesi bünyesinde var olduğunu.
 
 İkinci Kitap
 21. Bölüm: Ağaç
 22. Bölüm: Kenneth McAlpin
 23. Bölüm: Buluşmalar
 24. Bölüm: Marjory Laidlaw
 25. Bölüm: Ayrılık
 26. Bölüm: Kaos
 27. Bölüm: Tekvin
 28. Bölüm: İş
 29. Bölüm: Çıkış Yolu
 30. Bölüm: Teslimiyet
 
 Dördüncü Kitap
 31. Bölüm: Nan
 32. Bölüm: Konsey Koridorları
 33. Bölüm: Bir Bölge
 34. Bölüm: Kavşaklar
 35. Bölüm: Katedral
 36. Bölüm: Papaz Evi
 37. Bölüm: Alexander Geliyor
 38. Bölüm: Büyük Unthank
 39. Bölüm: Boşanma
 40. Bölüm: Provan
 
 Hatime Notlar ve muhtelif yerlerdeki saklı
 intihallere ilişkin İntihal dizini
 Sidney Workman tarafından eklenmiştir.
 
 41. Bölüm: Doruk Noktası
 42. Bölüm: Felaket
 43. Bölüm: Açıklama
 44. Bölüm: Son
 |  | OKUMA PARÇASI | 
1. Bölüm: Elit, s. 13-20. Elit Kafe'ye bir sinemanın fuayesinden çıkan bir merdivenle giriliyordu. Merdivenin üçte ikisini çıkınca varılan sahanlıkta sinemaya açılan bir kapı vardı, ama Elit'e gidenler çıkmaya devam edip sandalye ve alçak sehpalarla dolu geniş ve pejmürde bir mekâna gelirlerdi. Mekânın pejmürde görünüşü kirlilikten değil ışıklandırmadandı. Yerler fes rengi halı kaplı, sandalyeler parlak kırmızı kumaş döşeli, alçak tavan helezon şekli verilmiş pembe alçıyla süslüydü süslü olmasına, ama loş yeşil ışıklı duvar lambaları bu renkleri kahverenginin tonlarına çeviriyor, müşterilerin tenlerini kurşuni ve ölgün gösteriyordu. Giriş mekânın bir köşesindeydi, karşı köşede ise krom ve plastik karışımı kavisli bir tezgâh, tezgâhın üstündeki kahve makinesinin parıldayan saplarının ardında da gülümseyen kel, şişman bir adam duruyordu. Altında siyah pantolon, üstünde beyaz gömlekle siyah papyon olan adam ya dilsiz ya da aşırı ketumdu. Ağzını bıçak açmıyordu, müşteriler sadece kahve veya sigara ısmarlamak için sesleniyordu ona; ısmarlananları servis etmediği zamanlarda ise öyle hareketsizdi ki tezgâh onun bir uzantısıydı sanki, Satürn'ün çevresindeki halka gibi. Barın yanındaki kapı sinema girişinin üstündeki dar balkona açılıyordu. Burada ortası şemsiyeli üç demir masanın dip dibe durmasına ancak yetecek kadar yer vardı. Hava genellikle kapalı olduğu, rüzgâr sert estiği ve yağmur sık yağdığı için kahve burada içilmezdi. Masaların üstünde küçük su birikintileri... | Devamını görmek için bkz. |  | 
|  | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER | 
Aslı Uluşahin, “Çirkin, iğrenç ve tanıdık...”, Radikal Kitap Eki, 10 Ekim 2009 Bayanlar baylar, yerlerinizi aldığınıza (yani bu satırları okuduğunuza) göre yolculuğa başlayabiliriz. Doğrusunu isterseniz bu seyahatte sizleri hoş manzaralar beklemiyor. Bir kere gideceğimiz yer sis pus içinde; gönül okşayıcı, iç açıcı hiçbir şey yok. İkincisi, orada garip hastalıkları olan garip insanlar yaşıyor. Ne tür hastalıklar derseniz, vücudunun bir bölümü ejderhaya dönüşmüş ya da tamamında geveze ağızlar taşıyan insanlardan bahsedebilirim size. Bu arada, gezimizin ne kadar süreceğine ilişkin bir şey söyleyemeyeceğim. Güneş olmadığından, zaman mevhumu biraz karmaşık, saatler pek güvenilir değil. İsterseniz nabzınızı sayarak zamanın geçtiğini anlayabilirsiniz. Yolculuğa çıktığımız şehirde, Unthank’te yaşayanlardan bazıları böyle yapıyor. Göreceğiniz çirkinlikler keşke bu kadar olsa. Unthank’te insanlar fena bir hayat yaşıyorlar. Hem de ne fena... Lağımlarına çok etkili bir zehirli atık karıştığından ve bu atık şehrin altını erittiğinden, bazı bölgelerde tüm kanalizasyonlara beton döküldü. Bu yüzden tuvaletlerini kullanamıyor ve dışkılarını büyük naylon poşetlerde biriktirip çöpe atmak zorunda kalıyorlar. Oraya varır varmaz burnunuzun direğini kıracak pis kokunun sebebi halen ortalıkta duran bu poşetler olabilir. Diğer yandan insanların sokaklarda açlıktan öldüğünü görebilirsiniz. Ama yemek yiyebilenlerin mönülerinin de ‘zengin ve lezzetli’ olduğunu sanmayın. Çünkü orada ... | Devamını görmek için bkz. |  | 
 |