ISBN13 978-975-342-747-0
13x19,5 cm, 168 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Liste fiyatı: 156.00 TL
İndirimli fiyatı: 124.80 TL
İndirim oranı: %20
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Kolektif
Metis Ajanda 2025: Ailenizin Ajandası
1. Basım
Liste Fiyatı: 75.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Lukas Barfuss
Yüz Gün
Özgün adı: Hundert Tage
Çeviri: Zehra Aksu Yılmazer
Yayıma Hazırlayan: Yeşim Tükel Kılıç
Kapak Resmi: Jacob Lawrence
Kapak Tasarımı: Emine Bora
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Şubat 2010
2. Basım: Haziran 2023

Nisan 1994'te Ruanda'da tarihin en büyük soykırımlarından biri yaşandı. İktidardaki Hutuların açıkça desteklediği aşırılıkçı Hutu milisleri, yaklaşık yüz gün içinde büyük çoğunluğunu Tutsilerin ve ılımlı Hutuların oluşturduğu toplam sekiz yüz bin kişiyi öldürdü. Başta Belçika ve Fransa olmak üzere Ruanda'yla uzun yıllar aktif olarak "ilgilenmiş" olan Batılı ülkeler katliama tam anlamıyla seyirci kaldı.

İsviçreli yazar Lukas Bärfuss işte bu katliamın, daha çok da bu suç ortaklığının romanını yazıyor Yüz Gün'de. Her türlü ırkçılık ve adaletsizliğe tepki göstermeye çalışan David, bu hislerle, Ruanda'da otuz yıldır faaliyet gösteren İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı'na katılarak ülkenin başkenti Kigali'ye gelir. Ülkede konuşulan dili bilen kimsenin olmadığı Teşkilat mensuplarının mevcut iktidarla aralarını iyi tutmaya çalışarak, etliye sütlüye bulaşmadan sürdürdükleri faaliyetlerin rutinliğinden kısa zamanda hayal kırıklığına uğrar, Teşkilat'ı ve kendi işlevini sorgulamaya başlar. Katliam başladığında, gerilimli bir ilişki sürdürdüğü Hutu sevgilisi Agathe'a ulaşma umuduyla ülkedeki son yabancıların tahliye edildiği uçağa binmeyi reddeder. Ve yaşanan vahşetin hem tanığı hem de bilfiil suç ortağı olur.

Evet, çok sert -ama iyi yazılmış, bir solukta okunan bir roman.

OKUMA PARÇASI

s. 60-63.

...

Teşkilat'tan dayak yemiş köpek gibi çıktığımda, kaldırımda durmuş beni bekliyordu. Az kalsın tanımayacaktım onu. Agathe hastanedeki meleğe benzemiyordu artık, yeniden havaalanındaki hanımefendi olmuştu, ukala, soğuk – bu benim sonraki yıllarda da hiç anlayamadığım bir şeydi. Tek bir Agathe yoktu, en az yarım düzine Agathe vardı, içlerinden birini yakaladığımı sandığımda hemen başka biri oluyordu. Yüz ifadesinden bir şey çıkaramıyordum, sesinin tonundan da; güldüğünü görüyordum ama sözleri kulağa sert geliyordu, komik bir hikâye anlattığında da genellikle üzgün görünüyordu.

Hastasının nasıl olduğunu görmeye gelmişti, büyük Rond Point'deki Pakistanlının büfesine davet etti beni. Lokma söyledik, kolamızı içerken Kigali'de eksikliğini duyduğumuz şeylerden konuştuk. Brüksel'deki hayatını, arkadaşlarını çok özlüyordu, bu sözlerine bozulduysam da Brüksel'de özel duygular hissettiği bir adam olup olmadığını sormaya cesaret edemedim. Ona göre Kigali'de geçi...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Tuna Kiremitçi, “Fena halde Afrika”, Radikal Kitap Eki, 5 Mart 2010

Doğu Bloğu’nun çöküşüyle İkiz Kuleler saldırısı arasında, tuhaf bir on yıl yaşadı dünya: Hobsbawn’ın perspektifinden bakınca iki yüzyıla da ait olmadığını gördüğümüz bu dönemde insanlık, tarihin en büyük soykırımlarından ikisine eşzamanlı çarptı: Çetnik milisler tarafından Müslüman Boşnak halkına yapılan kıyımla Hutu milislerin Tutsilere yaptığı ve ardında tam sekiz yüz bin ölü bırakan soykırım: Soğuk Savaş’ı beynine atom bombası yemeden atlatmanın mutluluk sarhoşluğunu yaşayan insanlığın o arada pek üstünde durmadığı iki tarihsel ‘detay’.

“Hayır, ortalığı kan gölüne çevirenlerden değiliz biz. Bunu başkaları yapar. Biz kan gölünde yüzeriz. Yukarıda kalmak, kırmızı sosta boğulmamak için nasıl hareket edeceğimizi çok iyi biliriz.”

İsviçre’nin son dönemde yetiştirdiği önemli tiyatro yazarlarından, 1971 doğumlu Lukas Bärfuss, küçük, dağlık ve zengin ülkesini bırakıp yine küçük, yine dağlık ama bu se...

Devamını görmek için bkz.

Ali Bulunmaz, “Bu katliamı görmemiş olun”, Cumhuriyet Kitap Eki, 22 Nisan 2010

Lukas Barfuss Yüz Gün adlı romanında, 1994’te Ruanda’da yaşanan soykırımdan yola çıkarak, o topraklarda hayat bulan bir aşk ile ülkedeki gergin ve kanlı günleri anlatıyor. Barfuss, orada otuz yıldır faaliyet gösteren bir teşkilata katılan David’in ve sevgilisi Agathe’ın ağzından olup biteni gözler önüne seriyor.

İnsanoğlunun hafızası unutmaya çok eğilimli. Hem de her şeyin hızla tüketildiği; tüketmenin “yaşamak” anlamına geldiği bu çağda. İnsan, yalnızca metaları değil, kendini de tüketiyor. Üstelik büyük bir hız ve hazla.

Güvenli bölge

Yakın geçmişte, insanın kendini tüketişine örnek olabilecek iki önemli katliama, daha doğrusu soykırıma tanıklık edildi. Bunlardan biri Srebrenica diğeri ise Ruanda. Bugünlerde Ruanda soykırımı yeniden gündemde, çünkü Lukas Barfuss’ün Yüz Gün isimli kitabında o zamandan hareketle bir aşk kurgulanmış...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X