 | ISBN13 978-975-342-151-5 | 11x18 cm, 100 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | En Son Kale Özgün adı: The Last Castle Çeviri: Ferhan Ertürk Yayın Yönetmeni: Bülent Somay Kapak Tasarımı: Semih Sökmen Kapak İllüstrasyonu: Chriss Foss |
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Mücellit Örnek Mücellithanesi Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ağustos 1997 |
Uzaya yayılan insanlığın küçük bir bölümü, artık unutulmaya yüz tutmuş olan Dünya'ya geri dönüp seçkinci, aristokratik bir düzen kurarlar. Çok az sayıda soylu, onlara besin sağlayan "Köylü"ler, teknik işlerini gören "Mek"ler, süs eşyası gibi kullandıkları zarif ve kırılgan "Feyn"ler ve ulaşım işlerinde kullanılan "Kuş"lar. Kalelerinde güven içinde yaşayan soylular dışındaki tüm bu "sınıf"lar, başka gezegenlerden getirilmiş ve genetik olarak değiştirilmiş, insan olmayan yaratıklardır. Ama günün birinde, tüm aletlerin, makinelerin bakımını ve onarımını yapan "Mek"ler ayaklanmaya karar verirler. Hayatları boyunca bir tek alete bile ellerini sürmemiş olan, bunu bir tür aşağılanma olarak gören soylular ne yapacaklardır şimdi?  | OKUMA PARÇASI |
Bölüm 1-2, s. 5-9 1 Fırtınalı bir yaz gününün geç saatlerine doğru, güneş yoğun, siyah yağmur bulutları arasından çıktığında, Janeil Kalesi tamamen zapt edildi ve içindekiler öldürüldü. En son ana doğru, kaledeki klanların içindeki hizipler, Kader'le en uygun yüzleşme şeklinin ne olduğunu tartışmaya başladılar... Bu ünlü ve değerli baylar, bütün bu önemsiz durumu umursamamayı seçtiler! Her zamankinden ne biraz az, ne de biraz fazla titizlik göstererek, normal yaşantılarına devam ettiler. Ümitsizlikten çılgına dönmüş birkaç genç, silahları kapıp son saldırıya karşı koymaya hazırlandılar. Diğerleri, bütün nüfusun yaklaşık dörtte biri, insan ırkının günahlarını –nerdeyse mutlulukla– ödemeye hazır, uysalca bekliyordu. En sonunda, ölüm hepsini aynı şekilde buldu, hepsi de bu zorunlu, korkunç gidişatın kaldırabileceği kadar kendi ölümlerinden zevk aldılar. Gururla oturup, güzel kitaplarının sayfalarını çevirdiler, yüzyıllık bir esansın özelliklerini tartıştılar ya da en gözde Feynlerini okşadılar ve etrafta olanlarla ilgilenmeye tenezzül bile etmeden öldüler. Zıvanadan çıkanlar, aklı mantığı bir yana bırakıp, Janeil surlarındaki mazgalların üzerinde bir karaltı gibi gibi duran çamurlu yamaçtan yukarı doğru saldırdılar. Çoğu, kayan toprak ve molozların altına gömüldü, ama birkaçı yukarı ulaştı ve yarı canlı kas-arabaları tarafından ezilene ya da vuruluncaya kadar kesip biçtiler. Tövbekârlar klasik son nefes pozisyonundaydılar: diz çök... Devamını görmek için bkz. |  |
|