| ISBN13 978-975-342-694-7 | 13X19,5 cm, 216 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Türkiye'de Farklı Olmak Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Tasarımı: Emine Bora Araştırma Grubu: Binnaz Toprak, İrfan Bozan, Tan Morgül, Nedim Şener |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 2009 | 4. Basım: Kasım 2012 |
Türkiye'de epeydir tartışmalar tarafgirlik üzerinden yürüyor. "Kendi tarafından" olanların her kusuruna göz yummak, olmayanın acılarına dudak bükerek, inanmayarak, hatta alayla yaklaşmak, bir toplumun başına gelecek en büyük felaketlerden biri olsa gerek. Buna "vatandaşlık hakları"nın artık tartışma dışı kalmış olması, sadaka kültürü karşısında sosyal devlet ve hakları savunacak güçlü odakların bulunmayışı eklenince, bu raporun gündeme getirdiği endişenin önemi daha da artıyor. Binnaz Toprak araştırmayı sunarken şöyle diyor: "Araştırmamızın nihai amacı, Türkiye'de giderek keskinleşen laiklik konusundaki bölünme ve çatışma ortamının her iki taraftan da gelebilecek otoriter seçeneklere sığınılarak değil sağduyu ve konsensüs politikalarıyla giderilmesi, demokrasimizin kurumsallaşması, insan ve vatandaş haklarına saygılı bir hukuk devletinin geri dönülmez biçimde sağlamlaştırılması ... halk arasında farklı kimliktekilere karşı olan önyargı ve ayrımcılığın giderilmesi gibi konularda hem iktidara hem muhalefete sorunlu alanlar hakkında bilgi vermektir." Türkiye'de yaşayanların sorunları sorumluluk ve ciddiyetle, çıkar odaklarının yönlendirmeleri ve bastırmalarının ötesinde ele alınabilecek mi? Kurtarıcılara, büyük ağabeylere başvurmadan, acıları küçümsemeden ve geçiştirmeden, açık ve demokratik bir tartışmayla tüm vatandaşların kendilerini eşit vatandaş hissettikleri, anayasal haklarını elde edip yaşayabildikleri bir ülke yaratabilecek miyiz? Üzerinde en sert yorumları hiç okumayanların yaptığı bu raporu, önyargıları bir yana bırakıp akıl ve vicdanla okunması, değerlendirilmesi umuduyla yayımlıyoruz. Taraf olma telaşıyla değil tavır alma sorumluluğuyla yaklaşılması umuduyla... | İÇİNDEKİLER |
Teşekkür Giriş Araştırmanın Amacı Araştırmanın Metodolojisi Araştırmaya İlişkin Genel Gözlemler
I. Farklı Kimliktekileri Ötekileştirme ve Toplumsal Baskı 1. Yaşam Tercihlerinden KaynaklananToplumsal Baskı "Mahalle" Bünyesinin Kaldıramadıkları: Gençler Anadolu’nun Yeni Ötekileri: Laikler 2. Değişen Anadolu Müslümanlığı ve Toplumsal Baskı Ramazanda Kamusal Alanlar 3. Değiştirilemeyen Kimlikler ve Toplumsal Baskı Anadolu’nun Görünmeyen, "Görünmemek" Zorunda Olan Mağdurları: Aleviler Toplumsal Baskının Zaman ve Mekân Ötesi Muhatapları: Kadınlar Kentlerin Sahipsiz ve Mülksüz Çocukları: "Buçuk Millet Çingeneler" İçe Dönük Yaşama Mecbur Bırakılanlar: Anadolu Hıristiyanları
II. İktidar Kaynaklı Baskı ve Cemaat Faaliyetleri 1. Devlet Memurları ve Kadrolaşma 2. Yaşam Tarzına Müdahale: İçki ve İçkili Mekânlar 3. Değişen Mesai Saatleri: "Cuma" 4. Yeni İcat Bir Etkinlik: Kutlu Doğum Haftası 5. Eğitim, İş Yaşamı ve Fethullah Gülen Cemaati Sosyal Devlete Alternatif Bir Model: Cemaat Dershaneleri ve "Işık Evleri" Esnaf, İş Dünyası ve Fethullah Gülen Cemaati
Sonuç ve Öneriler Sonsöz | OKUMA PARÇASI |
Giriş, s. 11-27. Sosyal Bilimler literatüründe Ferdinand Tönnies'den bu yana cemaatten cemiyete geçiş olarak nitelendirilen, biri toplumsal baskıların hâkim olduğu, diğeri bu baskıların arka plana itildiği iki farklı toplum modelini betimleyen ayrım, modernitenin en önemli unsurlarından biri sayılır. Herkesin birbirini tanıdığı, yüz yüze ilişkiler kanalıyla toplumsal normların oluştuğu, her bireyin yaşamının başkalarının gözü önünde ve başkalarının denetimine tabi olduğu, din ve geleneklerin bireyin yaşamını yönlendirdiği modern-öncesi toplumlardan modern topluma geçiş, bireye geniş bir özgürlük alanı tanımış, bireysel yaşamlar görünür olmaktan çıkmış, birey başkalarının baskılarına maruz kalmadan kendi yaşam alanını ve tercihlerini saptayabilir olmuştur. Hiç kuşkusuz modern toplum, bireyler açısından tüm baskılardan arındırılmış toplum değildir. Geleneksel toplumlardan modern topluma geçiş beraberinde farklı tür baskıları da getirmiştir. Sosyal bilimlerdeki kur... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Ayşe Çavdar, “Mahallenin muhafazakârlığı”, Aktüel, Nisan 2009 Georg Simmel, ünlü “Metropolis and Mental Life” (Metropol ve Zihinsel Hayat) başlıklı makalesinde büyükşehirde yaşamanın bireyselleşmekle bağımlılaşmak arasında sürekli bir zihinsel gerilim yarattığına işaret eder. Birey tekilliğini korumak ister, ama metropolün vaad ettiği özgürlüklerden yararlanabilmek için görünmezleşmek ve normalleşmek zorundadır. Dahası herkesin birbirini yakından tanıdığı, dolayısıyla duygusal uyarıcıların daha doğrudan olduğu kırsal yaşamı, toplumsal baskının daha da ağır ve derin formlarına rağmen özler. Bununla birlikte kırsal yaşama uzun süre dayanamaz. Çünkü metropolde kendisini “öteki”nin hikâyesinden tevarüs edebilecek duygusal uyarıcılara karşı kapatmayı, en azından seçici olmayı öğrenmiştir. Fakat metropol yaşamı da yalnızlığın ve görünmezleşmenin getirdiği zihinsel handikaplarla doludur. Simmel bütün bunları özellikle ABD’li sosyologlardan ve Avrupa ve ABD’deki metropoller... Devamını görmek için bkz. | |
|