| ISBN13 978-975-342-583-4 | 13x19,5 cm, 232 s. |
Liste fiyatı: 198.00 TL İndirimli fiyatı: 158.40 TL İndirim oranı: %20 {"value":198.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"350","item_name":"Toplumsal Cinsiyet ve Bilim Üzerine Düşünceler","discount":39.60,"price":198.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Toplumsal Cinsiyet ve Bilim Üzerine Düşünceler Özgün adı: Reflections on Gender and Science Çeviri: Ferit Burak Aydar Yayıma Hazırlayan: Ebru Kılıç, Tuncay Birkan Kapak Kolajı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2007 | 3. Basım: Kasım 2022 |
Bilimin temel direği sayılan nesnellik ve akıl neden erkeklere mal edilir de, kadınlara öznellik ve duygusallık yakıştırılır? Nesnellik-öznellik, akıl-duygu ikicilikleri, bilim dilini ve bilimsel araştırma yöntemlerini nasıl etkilemiştir? Matematiksel biyolog ve feminist düşünür Evelyn Fox Keller’ın yirmi yıl önce ilk yayımlandığında feminist düşünce ve bilim felsefesinde çığır açan çalışması Toplumsal Cinsiyet ve Bilim, işte bu sorulara yanıt arıyor. Platon’un ve modern bilimin kurucusu sayılan Francis Bacon’ın bilgi kuramlarında bilme edimi ile cinsiyet ilişkilerinin izini süren Keller, bugün doğaya salt bir tahakküm nesnesi olarak yaklaşan zihniyetimizin beslendiği kaynakları son derece zihin açıcı bir analizle gösteriyor. Keller’ın asıl meselesi cinsiyetlendirilmiş bir bilim anlayışından sıyrılmak için ne yapılması gerektiği. Bilime hâkim olan ideolojinin dışarıdan değil, içeriden, bu tartışmaları yürüten insanlarca değiştirileceğini vurgulayan Keller, bilimin erkek işi olarak görülmesine meydan okuyarak genetik alanında yaptığı çalışmalarla tarihe geçmiş biyolog Barbara McClintock’un hayat hikâyesiyle, teknolojik devrimden gözlerimiz kamaşmış bir halde her geçen gün unutuşa terk ettiğimiz bir gerçeğe dikkat çekiyor: Gerçek bir bilme ediminin yolu, sırlarına vakıf olunmak isteneni parçalarına ayırıp kontrol altına almaktan değil, bitmek tükenmek bilmez bir sevgi ve sabırla gözleyip farklılıklarının kaynağını araştırmaktan geçer. | İÇİNDEKİLER |
Onuncu Yıl Baskısına David A. Hollinger'in Önsözü Onuncu Yıl Baskısına Önsöz Teşekkürler
Giriş
I Aklın ve Doğanın Tarihsel Birleşimleri 1 Platon'un Epistemolojisinde Sevgi ve Cinsellik 2 Bacon'ın Bilimi: Hâkimiyet ve İtaat Sanatları 3 Modern Bilimin Doğuşunda Tin ve Akıl
II Öznelerin ve Nesnelerin İç Dünyası 4 Toplumsal Cinsiyet ve Bilim 5 Dinamik Özerklik: Özneler Olarak Nesneler 6 Dinamik Nesnellik: Sevgi, Erk ve Bilgi
III Bilim Yapımında Kuram, Pratik ve İdeoloji 7 Çağdaş Fizikte Bilişsel Bastırma 8 Hücreli Cıvık Mantarın Kümelenmesi Kuramlarında Yürütücü Doku Kavramının Etkisi 9 Farklı Bir Dünya
Sonsöz
Kaynakça Ad Dizini | OKUMA PARÇASI |
David A. Hollinger’in önsözü, s. 9-15 Edebiyat alanında Nobel Ödülü kazanan ilk Amerikalı yazarın eleştirel açıdan en çok yankı uyandıran eseri, farkında olmadan da olsa erkekçil (masculinist) bir tavır takınıp bilimi ayrıksı bir insani çaba olarak gören bir anlatımdı. Sinclair Lewis'in Arrowsmith romanındaki sert, düzenli, yöntem sahibi erkek bilimciler, bilime olan bağlılıklarını sırtlarını topluma dönerek gösteriyorlardı. Bu roman, dönemin hem bilim hem de yazın otoritelerinden aldığı icazetle yıllar boyunca Amerikan toplumuna en güçlü bilim imgelerinden birini sundu. Romanın kadın karakterleri ya edebiyat ve temiz dantela meraklısı sosyal varlıklar ya da fazilet timsali asalaklardı. Kitapta bilimsel ruhun en büyük örneği fizyolog Max Gottlieb "sanki bir palto alırmış" gibi fütursuzca, "sebatkâr, ağzı var dili yok" bir kızla evleniyordu. Romanın en can alıcı sahnesindeyse, Lewis'in başkarakteri –çetin ceviz ve kararlı genç araştırmacı Martin Arrowsmith– Vermont orman... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Mahmut Temizyürek, “Bilim eril mi, dişil mi?”, Radikal Kitap Eki, 20 Nisan 2007 İstanbul kuşatıldığında bile tartışılmaya devam edilen 'melekler erkek mi dişi mi' konulu teolojik tartışma, din açısından bakılırsa, hiç de saçma bir tartışma değildi. Din adamları, meleklerin cinsiyetinin belirlemesinden daha nice toplumsal cinsiyet önermesi çıkaracaklardı, çıkardılar da. Melekler çağı egemenliğini çoktan yitirdi, üç dört yüzyıldır bilim çağındayız. Bu çağda da o tartışmayı hatırlatacak nitelikte, ama hayati önemde bir soru sorulacaktır: Bilimin bir cinsiyeti var mı? Bugüne kadar, bilim adamlarının belirli özellikleri gözlemlenmiş, tartışılmıştı. Örnekse, bilimcilerin, çok kez 'kişisel varoluştan nesnel gözlem ve anlayış dünyasına kaçarak' yaşamayı yeğlemeleri konusu. 'Aritmetik kuralları kadar gayrı şahsi ve insani değerlerden azade bir gerçeklik duygusuna tutkuyla sarıldıkları' eleştirisiyle bile karşılaştılar. Bu bir yakıştırma değil, Einstein gibi bir bilim ada... Devamını görmek için bkz. | |
|