| ISBN13 978-975-342-558-2 | 13x19,5 cm, 344 s. |
Liste fiyatı: 274.00 TL İndirimli fiyatı: 219.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":274.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"336","item_name":"Hayalet Ev","discount":54.80,"price":274.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Hayalet Ev Yeni Türk Sinemasında Aidiyet, Kimlik ve Bellek INFO IN ENGLISH | |
Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen Görsel Tasarım: Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Nisan 2006 | 3. Basım: Aralık 2020 |
Yeni Türk filmlerinin bize “hayalet evleri” anlattığını söylüyor Asuman Suner. Terk ettiğimiz, kimi zaman zorla boşalttırılmış, içinde hayaletlerin dolaştığı, tekinsiz, ürkütücü evler bunlar. Ama aynı zamanda bir türlü tam olarak geride bırakamadığımız, özlem duyduğumuz, karşısında çocuklaştığımız, döndüğümüzde eskisi gibi bulamadığımız, sürekli “hayalini kurduğumuz” evler... İncelemenin merkezinde Türk sinemasının son dönemdeki belli başlı yapıtları, örneğin Masumiyet, Mayıs Sıkıntısı, Tabutta Rövaşata, Eşkıya, Vizontele gibi filmler ve bu verimi borçlu olduğumuz önde gelen yönetmenler var: Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan, Yılmaz Erdoğan, Yeşim Ustaoğlu ve diğerleri. Yeni Türk sineması Türkiye’de “aidiyet” meselesi etrafındaki gerilimleri gözleyebileceğimiz verimli bir kültürel zemin sunuyor. Hem bu gerilimlere tanıklık ederek, kamusal alanda söze dökülemeyen endişe ve fantazileri gösteren kültürel bir alan açıyor hem de eleştirel bir müdahale platformu oluşturuyor. Kültürel inceleme konusu olarak ele aldığı bu yeni Türk sinemasının, artık “ulusal sinema” çerçevesi içine sığmadığını düşünen Suner’in, zihnimizi farklı görme biçimlerine kışkırtan, elimize yeni kuramsal araç gereçler veren kitabı yetkin bir akademik çalışma. Üstelik arkadaşınızdan film dinler gibi okuyabileceğiniz bir kitap. Yazarın henüz görmemiş olduğunuz filmler hakkında bile olsa, kolaylıkla takip edebilmenizi sağlayan canlı betimlemeleri ve başarılı anlatımı sayesinde mümkün oluyor bu. | İÇİNDEKİLER |
Önsöz Yerine
Giriş Yeni Türk Sinemasında Aidiyet Günümüz Türkiyesi'nde Aidiyet, Kimlik ve Toplumsal Bellek Yeni Türk Sineması: Çerçeveleme Sorunları Kitabın Bölümleri
1 Çocukluk/Çocuksuluk Nostalji Sineması Çocukluğun "Mutluluk Mekânı" Olarak Taşra Öyküsü Bugünde Geçen Nostalji Filmleri Bitimsiz Çocukluk, Toplumsal Çocuksuluk Metindeki Sızıntı
2 Oyun/Bozgun Nuri Bilge Ceylan Filmleri Taşra Açık İmge Oyun Ev
3 Girdap/İroni Zeki Demirkubuz Filmleri Girdapsal Öyküler: Masumiyet ve Üçüncü Sayfa Tekinsiz Evler, Klostrofobik Mekânlar Kara Melodram İrkiltici Sesler/Sessizlikler İroni Gerçekçilik
4 Açılım/Açmaz Yeni İstanbul İmgesi Türk Sinemasının İstanbul'u ya da "İstanbul Sineması" Açık Alana Kapatılmışlık: Tabutta Rövaşata Agorafobik Kent İstanbul Temsil Etmeyen Özne, Kaygan Tür İstanbul'a Yeniden Bakmak
5 Yolculuk/Yurtsuzluk Yeni Politik Filmler Bağımsız Ulusaşırı Sinema Kayıp, Yol, Çıkmaz: Güneşe Yolculuk "Bağımsız Ulusaşırı Sinema"yı Yeniden Düşünmek Yeni Politik Filmler Kime Sesleniyor?
6 Vasfiye'nin Kız Kardeşleri Yeni Türk Sinemasında Kadın Sessizlikleri Adı Vasfiye Olmayan Kadın Kadın Sessizlikleri Taşrada Kadın Olmak
Sonsöz Yeni Türk Sinemasının Hayalet Evleri | OKUMA PARÇASI |
SONSÖZ, Yeni Türk Sinemasının Hayalet Evleri, sayfa 317-319. Theodor Adorno, Minima Moralia'da, Nietzsche'nin "Ev sahibi olmamam iyi talihimin bir parçası bile sayılabilir" sözüne bir eklemede bulunur: "Kendi evimizi ev olarak görmemek, orada kendimizi 'evimizde' hissetmemek, ahlakın bir parçasıdır" (1998: 41). İkinci Dünya Savaşı'nın, toplama kamplarının, ağır bombardıman altında yıkılan Avrupa kentlerinin ardından, yeniden kurulan "modern dünya"ya bakarak yapmaktadır Adorno bu saptamayı. İçinde büyüdüğümüz geleneksel evlerin "çekilmezleştiği", orada yaşanan en küçük sığınma duygusuna bile "aile çıkarlarının küflü kokusunun karıştığı"; modern, işlevsel konutlarınsa içlerinde yaşayanlarla hiçbir bağlantısı olmayan yaşama kutuları olarak imal edildiği bu dönemde, Adorno'ya göre alışılmış anlamıyla barınak, ya da "ev" artık imkânsızdır. Aynı "modern dünya"ya Adorno'dan neredeyse yarım yüzyıl sonra bakan Etienne Balibar ise şöyle yazar: "Paradoks şudur: İnsanlar... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Berke Göl, “Bu kitaplar izlenir...”, Radikal Kitap Eki, 28 Nisan 2006 Türkiye'de her yıl, önceki yıla göre daha fazla sinema kitabı yayımlanıyor. Bu kitapların hak ettikleri ilgiyi görüp görmedikleri, satılsalar bile okunup okunmadıkları, okunsalar bile yeterince anlaşılıp anlaşılmadıkları tartışılır, ama yine de sinema kitaplarındaki patlamanın, ortaya çıkan çeşitliliğin, gittikçe daha çok yayınevinin bu külliyata katkıda bulunmasının sinema yazınımız açısından olumlu bir gelişme olduğu su götürmez bir gerçek. Kitapların da yardımıyla sinema yavaş yavaş boş zamanları doldurmanın bir aracı olarak algılanmaktan çıkıp hayata ve dünyaya bakmanın bir yolu olarak –ülkemizde de– kabul görmeye başlıyor. Sinemayı izlemek tamam da, okumak da gerekiyor ve sinema kitapları da bu konuda başat öneme sahip. Son yıllarda sinema kitaplığımızda önemli yer tutan ve sayıları giderek artan kitapların başında, yüksek lisans ve doktora tezlerinin kitaplaştırılmasıyla ya da belirli bir al... Devamını görmek için bkz. | |
Berna Akkıyal, “Bir hayalet ev olarak Türk sineması”, Birgün Kitap Eki, 16 Mayıs 2006 Toplumsal değişimlerin ve farklılaşmanın yansıtılması için kültür ürünlerinin kullanıldığı disiplinlerarası çalışmaların sayısı son yıllarda ülkemizde de artıyor. Asuman Suner’in, Hayalet Ev: Yeni Türk Sinemasında Aidiyet, Kimlik ve Bellek başlıklı çalışması, Türkiye’nin son kırk yılında yaşanan değişimlerin sinemadaki yansımalarına göz atarken, özellikle 1990’ların ikinci yarısından itibaren yapılmış olan filmlere odaklanarak Yeni Türk sinemasının toplumun içsel dinamiklerindeki değişimi, yeni yaşam koşullarını, yeni insan görüntülerini nasıl yansıttığını ortaya koyuyor. Suner’e göre, “Yeni Türk filmleri, Türkiye’de son dönemde aidiyet meselesi etrafında yaşanan gerilimlere tanıklık ederken, kamusal söylem alanında söze dökülemeyen endişe ve fantezilerin yansıdığı bir kültürel alan açmaktadır önümüze” (16). Suner’in çalışmasının başlığı olan “hayalet ev” kavramı, Türk toplu... Devamını görmek için bkz. | |
|