| ISBN13 978-975-342-425-7 | 13x19,5 cm, 208 s. |
KAMPANYADA Liste fiyatı: 182.00 TL İndirimli fiyatı: 81.90 TL İndirim oranı: %55 {"value":182.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"234","item_name":"Biz Toprağı Bilirik!","discount":100.10,"price":182.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Biz Toprağı Bilirik! Bergama Köylüleri Anlatıyor Kapak Fotoğrafı: Timur Danış Kapak Tasarımı: Semih Sökmen, Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 2003 |
16 Ağustos 1989'da Eurogold, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın Maden Dairesi'nden Bergama Ovacık'ta altın arama ruhsatı aldığında nasıl bir kayaya çarptığını bilmiyordu. Altını çıkarmak için kullanılan siyanürün yarattığı tahribata bizzat şahit olan köylüler topraklarını, hayvanlarını ve yaşamlarını korumak için kısa süre sonra eylemlere başladı. Bergama, Çanakkale, Ankara, İstanbul... Yıllardır süren bu mücadelede mahkemelerden pek çok kapatma kararı çıkmasına rağmen madenler el altından işletilmeye devam etti. Biz Toprağı Bilirik!, altın madeninin yanı başındaki Ovacık, Çamköy, Süleymanlı ve Narlıca başta olmak üzere toplam 17 köyde bu mücadeleyi veren insanların seslerinden, Bergama'da yaşanmış olan, sivil itaatsizlikle demokratik hak arayışının derli toplu bir öyküsü. Üstün Bilgen Reinart, bu kitabı hazırlamak için elliden fazla köylüyle konuştu. Direnişin örgütlenmesinde önde gelen isimlerden, köylülerin deyişiyle "Asteriks" Oktay Kaynar, mücadele sırasında geçirdiği kalp krizinin ardından hayatını kaybeden "Hopdediks" Bayram Çavuş, Pınarköylü Hatice, Çamlıcalı İsmail, Narlıcalı Hamza, Yenikentli Ayşe, Ovacıklı Şahsine ve diğerleri... Köy kahvelerinde, evlerde gerçekleşen bu görüşmeler sonucunda Bergama köylülerinin eylem içinde değişen hayatlarının da gerçekçi ve çarpıcı bir resmi çıktı ortaya. Biz Toprağı Bilirik!, şimdiye kadar altın madenciliği ya da Bergama'daki direniş konusunda yazılmış olanları tekrarlamıyor. Bu direnişi sürdürenlerin yaşadıklarını ilk elden, kendi seslerinden anlatmalarına olanak sağlıyor. | İÇİNDEKİLER |
1 Çamköy, Ovacık, Narlıca: Bir Varmış, Bir Yokmuş... 2 Burada Altın Varmış! 3 Altınla İşgal 4 Eurogold Gidecek, Bu İş Bitecek! 5 Yargı Zaferi 6 Balya 7 Yargıya İhanet 8 Deneme Üretimi 9 Narlıca Satıldı 10 Madenin Uğultusu 11 "Doğa Casusları" DGM'de 12 Biz Toprağı Bilirik! 13 Şimdilik Sonsöz Kronolojik Özet Kaynaklar | OKUMA PARÇASI |
"Çamköy, Ovacık, Narlıca: Bir Varmış, Bir Yokmuş... ", s. 13-14 Çamköy’de ilk kez 1998 yılının Ağustos ayında, Türkiye'ye yaz tatiline geldiğimizde, eşim Jean Burelle'in motosikletinin arkasında gittim. Ovacık Altın Madeni'nin yeşil öğütme kazanı, taşıma kayışları ve boruları inşa edilmişti bile. Dikenli telle çevrili maden sahasında, yanında köpekle, silahlı bekçiler kol geziyordu. O zamanlar Kanada'da yaşıyorduk; Bergama köylülerinin altın madenine direnişini hep uzaktan izlemiştik. Daha köyden kimseyi tanımıyordum. Köy girişinde, evlerin duvarlarındaki "Siyanür'e Hayır!" yazıları ve rengârenk resimler karşılamıştı bizi. Omuz omuza halay çeken insanların, sıkılı yumruklarını kaldırmış direnen halkın resimleri... Ve köy kahvesinin önündeki meydandaki kitabe... Şaşkınlık ve saygıyla önünde durup okumuştum. Çamköy, İç Anadolu'nun, Doğu Anadolu'nun boz renkli, kıraç köylerini imrendirecek yeşilliği, canlı doğasıyla beni heyecanlandırmıştı. Kahvedekilere altın mad... Devamını görmek için bkz. | |
|