| ISBN 975-342-110-9 | 20x26 cm, 96 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Çeviren Latif Demirci Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen Metin çevirileri: Bülent Somay, Yıldırım Türker |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 1996 |
Latif Demirci’nin Batı resim sanatının popüler hafızada en fazla yer etmiş örneklerini Latifçe’ye çevirerek yeniden çizip boyadığı resimleri, bez ciltli bir albüm olarak Mart 1996’da yayımlandı. Latif Demirci, aynı yılın Mayıs ayında, Osmanlı Bankası Taksim Sanat Galerisi’nde bu resimlerin sınırlı sayıdaki fotoğraf baskılarının sergilendiği başarılı bir sergi gerçekleştirdi. Herkes çok beğenmişti sergiyi, ama en dikkat çekici olan, Taksim meydanında dolaşırken tesadüfen sergi salonuna şöyle bir bakmak istiyen Japon turistlerin şaşkınlığı ve hayretiydi: Batı resmine bizler gibi dışarlıklı olan Japonlar, mesajı çok kolay almışlar, Latif’in resimlerine uzun uzun kıkırdamışlardı. Latif’in bu resimleri yaparken çok eğlendiğini, o dönem gözünün bu resimlerden başka bir şey görmediğini çok iyi hatırlıyoruz. Sanatçının bu çalışmalarının ardında yatan saikleri ise bizce en iyi, Murat Belge’nin Okuma Parçası’nda tüm metnini okuyabileceğiniz sunuş yazısı gösteriyor. | OKUMA PARÇASI |
Murat Belge, Sunuş, s. 5-8 Latif Demirci çizdiği dünyanın, özellikle de insanların, "sahici" ya da "gerçek" gibi sıfatlarla andığımız dünyaya ve insanlara çok benzemediğinin farkında olmalıdır. Ama bundan fazla şikâyetçi olduğunu sanmıyorum. Olsa olsa, "sahici" dünyanın eksikliğine veriyordur aradaki farkı. Zaten benzerlik çoğalsa, o da başka türlü çizmek zorunda kalacaktı. Karikatürcülere baktığımda ayırıcı bir çizgi görürüm: Yetişkinler ve çocuklar. Birincinin klasik örneği bence Damuier'dir. Damuier, yetişkinler dünyasının aşina biçimlerini, gene yetişkin bir mizah duygusuyla yeniden yorumlar. "Çocuklar" kategorisinin en büyük örneği ise, bence, Charles Dickens'tır. Dickens'ın hayatında muhtemelen tek bir karikatür çizmemiş olması, benim bu yargım çerçevesinde, geçerli değil; çünkü o, bazı rastlantılar sonucu, sözel bir karikatürcü olmuş. David Copperfield'in yüzlerce sayfası boyunca topu topu iki cümle içinde görünüp kaybolan birini anlatırken, "o kadar ... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Mustafa Arslantunalı, “Pirens ile Güllü”, Virgül, Sayı 33, Eylül 2000 1996’da yayımlanan bu benzersiz kitap, karikatür ile resmin ilginç bir bileşimi. Kitabın adı kendini biraz ele veriyor: Demirci, Caravaggio’dan Botticelli’ye, Picasso’dan Van Gogh’a, Renoir’dan Hockney’e dek bir dizi ressamın tablolarını almış, karikatürün dünyasına “çevirmiş”. Ama ‘karikatürleştirmeden’, mizah ya da nükte katmaya çalışmadan. Bazen insan okurken bir cümleyi göz ucuyla düzeltip öyle geçtiğini fark eder. Babaanneniz filmin sonunu beğenmiştir ama bu mutlu sonu bildik dünyaya biraz daha uydurmaktan kendini alamaz: “E üc tane kızan da yapar bunlar emen”. Demirci’nin de bu tabloları beğendiği, ama her birini kendi dünyasına uydurmak istediği belli. Koca burunlu, patlak gözlü, eğri bacaklı karikatür tipleri, Matisse’in, Velazquez’in, Rembrandt’ın... resimlerine girmişler, renkleri ve desenleri hiç bozmadan “esas oyuncular”ın yerini alıvermişler... Hiç de öyle resmin evine taşr... Devamını görmek için bkz. | |
|