| ISBN13 978-605-316-297-1 | 13x19,5 cm, 360 s. |
Liste fiyatı: 284.00 TL İndirimli fiyatı: 227.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":284.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11572","item_name":"Bizi Ayıran Uçurum","discount":56.80,"price":284.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Bizi Ayıran Uçurum Küresel Eşitsizliğe ve Çözümlerine Dair Kısa Bir Kılavuz Özgün adı: The Divide A Brief Guide to Global Inequality and its Solutions Çeviri: Deniz Keskin Yayıma Hazırlayan: Savaş Kılıç Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 2023 |
Kalkınma sürecinde işlerin yolunda gittiği, dünyanın Güney’inin Kuzey’ini neredeyse yakaladığı, yoksulluğun son 30 yılda yarı yarıya azaldığı, 2030’a gelindiğinde yeryüzünden bütün bütün silineceği söyleniyor. Oysa dünyanın en güçlü devlet ve şirketlerinin desteğiyle anlatılan bir masal bu. 1960’dan bu yana Kuzey ile Güney arasındaki gelir farkı neredeyse üç katına çıktı. Günümüzde 4,3 milyar insan, yani dünya nüfusunun yarısından fazlası, günde 5 doların altında bir kazançla yaşamak zorunda. Öte yandaysa dünyanın en zengin 8 insanı insanlığın yarısının toplam gelirine denk bir serveti yönetiyor. Peki bu uçurumu yaratan ne? 15. yüzyıldan bu yana Batı’nın dünyanın kalanını sömürmüş olmasının yol açtığı tahribat bir yana, yoksul ülkeler bugün de küresel ekonomik sisteme eşit koşullarda katılmıyor. Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kuruluşlar eliyle Güney ülkelerine dayatılan yapısal reformlar ekonomilerine kasıtlı olarak zarar veriyor, Dünya Ticaret Örgütü’nün getirdiği kurallar da eşitsiz mübadeleyi körüklüyor. Dahası, Kuzey’in sömürüsünün yarattığı yoksulluğa artık küresel iklim krizinin olumsuz sonuçları ekleniyor. Bizi Ayıran Uçurum, sorunları geçmişi ve bugünüyle berrak bir şekilde ortaya koyan bir kitap. Küresel ekonomi içinde yoksulluğa getirilecek ekonomik çözümler ile iklim felaketine getirilecek ekolojik çözümleri birlikte düşünüyor. Jason Hickel’ın Türkçe basıma özel önsöz ve sonsözüyle. | İÇİNDEKİLER |
Türkçe Basıma Önsöz Önsöz: Başlangıçlar
Birinci Kısım: Uçurum Bir: Kalkınma Sanrısı İki: Yoksulluğun Sonu ... Bir Süre Ertelenmiştir
İkinci Kısım: Şiddete Dair Üç: Yoksulluk Nasıl Ortaya Çıktı? Bir Yaratılış Hikâyesi Dört: Sömürgecilikten Darbeye
Üçüncü Kısım: Sömürgeciliğin Yeni Hali Beş: Planlı Sefalet Ekonomisi ve Borç Altı: Serbest Ticaret ve Sanal Senatonun Ortaya Çıkışı Yedi: Yirmi Birinci Yüzyıl Yağması
Dördüncü Kısım: Uçurumu Kapatmak Sekiz: Sadakadan Adalete Dokuz: Hayalgücünün Zaruri Deliliği
Teşekkür Türkçe Basıma Sonsöz
| OKUMA PARÇASI |
Önsöz, Başlangıçlar, s. 21-23 Afrika’nın güneyinde, kıtanın doğu sahiline yakın olsa da denize kıyısı olmayan küçük bir ülkede, Svaziland’da* büyüdüm. Pek çok bakımdan mutlu bir çocukluk geçirdim. Küçükken arkadaşlarımla kumlu otluklarda yalınayak koşup oynardım, etrafımızda ne çit olurdu ne duvar. Muson yağmurları başlayınca ağaç kabuğundan yaptığımız küçücük sandalları sularda yüzdürür, yağışlı mevsimin gelişini kutlardık. Acıkınca bir ağaca tırmanıp topladığımız mango, liçi, guava meyvelerini yerdik. Bazen canım sıkılınca, öğleden sonraları, yaşadığımız küçük bungalovdan yukarı doğru tırmanmaya başlar, toprak yolda ilerleyip annemle babamın doktorluk yaptığı kliniğe giderdim. Klinikteki dümdüz beton zeminin serinliği, avludaki esintili ağaç gölgeleri hâlâ aklımda. Ama en çok da oradaki kuyrukları hatırlıyorum. Kimisi ahşap banklara kimisi hasırların üstüne oturmuş muayene olmayı bekleyen hastalar, kapıdan dışarı uzayıp giden kuyruklar oluşturuyordu. Bana bu k... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Emek Erez, "Yoksulluk bazı ülkelerin kaderi midir gerçekten?", Gazete Duvar, 17 Kasım 2023 Yoksulluğun doğal bir durum olarak temsil edildiği farklı anlatılara rastlarız. Bu temsil biçiminde yoksulluk her haliyle gösterilir; içinizi acıtır, canınızı yakar, duygularınızı sonuna kadar işlevselleştirir. Mesela, yönetmenliğini Ertem Eğilmez’in yaptığı 1973 yapımı, “Canım Kardeşim” filmine bu açıdan bakabiliriz. Bu anlatıda temsil edilen yoksulluk o kadar acıklıdır ki gözyaşlarımıza hakim olamayız çünkü ölmesi beklenen kardeşe iyi bir yemek yedirebilmek için kanını satmak zorunda kalacak kadar zor durumda olan karakterlerin hikayesiyle karşılaşırız. Filmde, toprak yollarla, buz gibi evlerle, dökük duvarlarla, eprimiş kıyafetlerle, kısacası her biçimiyle temsil edilir yoksulluk. Bu temsilin etkisi altında kalınca, aklımıza “Bunca yoksulluk neden var?” sorusunu sormak gelmez genellikle çünkü bana kalırsa burada amaç göstermektir. Bu nedenle izlerken yoksulluk doğal bir... Devamını görmek için bkz. | |
|