| ISBN13 978-605-316-178-3 | 10,5x15 cm, 224 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Metis Ajanda 2020: Yâ Kebikeç! Yayıma Hazırlayan: Emine Bora Katkıda Bulunan: Müge Gürsoy Sökmen, Özde Duygu Gürkan Desenler: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 2019 | 2. Basım: Kasım 2019 |
Geleneksel Metis Ajandası’nın bu seneki konusu: "Kitaplar". Malum, elyazmalarının haşere saldırısına uğramasını önleme ümidiyle üzerlerine yazılan bir tılsımdır "Yâ Kebikeç!" Kökeni konusundaysa rivayet muhtelif: Süryani ya da Hint mitolojisindeki, böceklere hükmeden meleğin adından geldiği de söyleniyor; elyazmalarını korumak için mürekkebi kullanılan zehirli bitkinin adı olan kebikeç’in zaman içinde halk inancında koruyucu melek anlamını kazandığı da... Çok geniş bir coğrafyada, benzer isimlerle çıkıyor karşımıza: Kaninkaj, Kaykataç, Kikah gibi... Demek kitaplar hep saldırı altındaymış ve bizim her dönemdeki, her yerdeki ana ve atalarımız onları korumaya çalışmış. Böceklerden, kurtlardan, türlü türlü kötü niyetten... Ne de olsa ilk bakışta narin görünür kitap: Parşömen, deri, kâğıt gibi kolayca imha edilebilecek malzeme üzerine yazılmıştır, ya da enerji tekellerinin insafındaki sanal ortama yerleşmiştir. Sanki püf desen... Oysa tuhaf bir direngenliği olduğu çıkmıştır ortaya: Türlü çeşit yangınlarda yakılan, kıyılıp hamur yapılan, toplatılıp yok edildiği sanılan kitaplar usul usul günlerini bekleyen tohumlar gibi yine filizlerini vermiş, çağlar ya da ülkeler aşmış, okurlarına ne yapıp edip kavuşmuşlardır. John Berger’ın dediği gibi "uzatılan bir el"dir kitaplar, insanların arzularını, umutlarını, korkularını, düşünce ve tasarılarını paylaşmak için birbirlerine uzattıkları el. Kitapların koruyucu meleği de okurdan başkası değildir aslında; önyargılara, şartlanmalara, baskılara, reklam sağanağı altında körleşmeye direnen okurdan. O halde, bol kitaplı harika bir yıl dileğiyle Yâ Kebikeç! — Metis Yayınları | İÇİNDEKİLER |
| OKUMA PARÇASI |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Şeyhmus Diken, "Kitabın Kebikeç'lik Hâli", Bianet, 30 Kasım 2019 Eski elyazma kitapların zarar verici böcek haşere saldırılarından korunması için üzerlerine adeta bir muska gibi düşülen "ya kebikeç" tılsımlı duası/dileği. Kökenine gelince Hint veya Süryani mitolojisine dayandırılıyor: Böceklere hükmeden meleğin adıymış! Zaman içinde böceklerden, onca kitaba zarar verecek olan haşereden koruyucu melek Kebikeç, kitapları korumuş da. Peki kitap okumayı felaket sayan iktidarlar, bu sebeple kitapları suç delili olarak teşhir eden, hatta meydanlarda alenen yakan/yaktıranlara karşı kebikeç ne yapmış diye sorarsanız, hiç sormayın en iyisi! Ne yapabilir ki garibim melek kebikeç. Altı üstü bir duacı işte... Ama inadına matbaanın icadından ve kitapların basılmasından bu yana geçen onca asra rağmen kitap kendini bir ihtiyaç olarak gündemleştirmiş. Şimdilerde kebikeç meleğinin pabucunu dama atıp internet üzerinden sesli kitap moda akımı çıksa da, basılı kitabın... Devamını görmek için bkz. | |
|