ISBN13 978-605-316-094-6
13x19,5 cm, 160 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
BASKISI YOK
BASILACAK
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Kolektif
Metis Ajanda 2025: Ailenizin Ajandası
1. Basım
Liste Fiyatı: 75.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Michel Tournier
Cuma ya da Yaban Yaşam
Çeviri: Orçun Türkay
Yayıma Hazırlayan: Savaş Kılıç
Kapak Resmi: Jean-Claude Götting
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Ekim 2017

Issız bir adaya düşseydiniz hayatta kalabilir miydiniz? Nasıl karnınızı doyurur, nasıl korunurdunuz soğuktan ve sıcaktan?

Yalnızlığa ne kadar katlanabilirdiniz? Ya bir gün biri çıkıp geldiğinde ne yapardınız? Nasıl ilişki kurardınız onunla?

Bugün artık bir modern klasik olan bu yeniden yazımda, Michel Tournier’nin Robinson’u karşımıza Cuma’dan doğaya, insanlığa ve özgürlüğe dair dersler alan bir kahraman olarak çıkıyor. "Beyaz bir kelebek," diyecek Cuma, "uçan bir papatyadır." Öğrenmeye açık "küçük filozoflar" için...

OKUMA PARÇASI

Birinci bölüm, s. 9-12

29 Eylül 1759’da, akşamüstü, Juan Fernández Takımadaları’nın olduğu bölgede, Şili kıyılarından yaklaşık altı yüz kilometre açıkta, gökyüzü ansızın karardı. Virginia’nın mürettebatı geminin direkleriyle serenlerinin uçlarında parlayan küçük alevleri görmek için güvertede toplandı. Aziz Elmo ateşleri deniyordu bunlara, havadaki elektrikten kaynaklanan, şiddetli bir fırtınanın habercisi olan bir olaydı. Neyse ki, Robinson’un yolcusu olduğu Virginia’ya en yaman fırtına bile vız gelirdi. Gemi yuvarlakça bir Hollanda kadırgasıydı; direkleri epey alçak, dolayısıyla ağır, biraz yavaştı, ama kötü havalarda olağanüstü dengeliydi. Bu yüzden, akşam olup da Kaptan van Deyssel rüzgârın yelkenlerden birini balon gibi patlattığını görünce, adamlarına öteki yelkenleri toplayıp ortalık yatışana dek kendisiyle birlikte içeri girmelerini söyledi. Kaygılanacak tek şey resifler ya da kum tepeleriydi, ama haritada öyle bir şey yoktu hiç, görünü...

Devamını görmek için bkz.

ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Emek Erez, "Cuma, Robinson ve uygarlık", Gazete Duvar, 12 Ekim 2017

Roman ekseninde “uygar” olarak tanımlanan ve “yaban” olarak tanımlananın dünyayı yorumlayışına, doğa ve hayvan ile kurduğu ilişkiye, geçim biçimleri arasındaki farklılıklara eleştirel bir göz ile baktığımızda, metnin “uygar” veya “modern” olarak tanımlanan dünyayı sorgulatan yanı dikkat çekiyor. Çünkü alt metne bu gözle bakıldığında “uygar” insanın hep daha fazla isteyen tavrı, doğaya faydacı bakışı deşifre oluyor.

Adlandırma ve Uygarlık

Kahramanımız Robinson Virginia adlı bir gemide yolculuk yaparken çıkan fırtına nedeniyle ıssız bir adaya düşüyor. Başlangıçta kurtulmak için çabalasa da bu konudaki emekleri sonuç vermiyor ve adada yaşamayı kabulleniyor. Robinson “uygar” bir insanın yapacağı gibi adayı adlandırıyor ve artık ada Speranza yani Umut adını alıyor. Çünkü uygarlık ile biçimlenmiş “beyaz insan” için adlandırma önemli bir mesele.

Hem bir anlamda doğ...

Devamını görmek için bkz.

Ali Bulunmaz, "Yeni bir Robinson ve Cuma", Cumhuriyet Kitap Eki , 25 Kasım 2017

Ölümünün ardından Michel Tournier için ülkesi Fransa’da “felsefeyi edebiyatla yeniden yazmıştı” dendi. İsim vererek veya bazen satır aralarında atıf yaptığı filozoflar Tournier’nin, yaşamı ve yeryüzünü yorumlamasında en önemli yardımcısıydı. Onun “yeniden yazma” merakının ve isteğinin en bilindik ürünü olan Cuma ya da Yaban Yaşam, Orçun Türkay çevirisiyle yayımlandı.

Tournier’nin başlıca kaygısı, Batı mitoslarıyla günlük yaşamın bağını ortaya koyup eleştirel bir bakış açısı geliştirmekti ve bu çabasının temel eserlerinden biri de Cuma’ydı. Robinson’un, çıktığı adayı kendi şartlarına göre düzenleyişi sırasında karşılaştığı “yerli” Cuma’yı, bir tür uşak ya da eğitilecek bir yaban gibi algılayışından yola çıkan Tournier, “beyaz adam” imgesini hatırlatıp yakın geçmişin “ehlileştirme” ve “uygarlığı yayma” güdüsünü gündeme getirirken köle-efendi diyalektiğini felsefi, edebi...

Devamını görmek için bkz.

Lévi-Strauss ve Cuma Üstüne

Paris’te, İnsan Müzesi’ndeki derslerine girdiğim Claude Lévi-Strauss’un üzerimde hatırı sayılır bir etkisi oldu, çünkü hepimize verdiği büyük derslerden biri "vahşi/yabani" kelimesini lügatimizden çıkarmaktı. Tarih gösteriyor ki Yahudi-Hıristiyan uygarlığı insanlığın büyük kısmını hiçliğe fırlatıp atmanın bir yolunu bulmuştur hep. Antikçağda, bir Yunanlar vardı bir de konuşmayı bilmeyen "barbarlar". İnsanın Yunancadan başka bir dili olabileceği fikrini akılları almıyordu. Sonra Hıristiyanlar ile dinsiz "putperestler" oldu. En son da, 18. yüzyıldan itibaren, uygarlar ile "vahşiler". Onların da insanın Batı kültüründen farklı bir kültürünün olabileceği fikrini almıyordu akılları. Claude Lévi-Strauss etnolog olarak bütün eserini, "vahşi" diye nitelediklerimizin de bir uygarlığı olduğunu göstermeye adadı. Derslerinde bize kültürümüzden olmayan insanlara saygı duymayı ve onların kültürlerini incelemeyi öğretti. Bu da o sıralar Daniel Defoe...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X