ISBN13 978-975-342-195-9
13x19,5 cm, 112 s.
Liste fiyatı: 168.00 TL
İndirimli fiyatı: 134.40 TL
İndirim oranı: %20
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Diğer kampanyalar için
 
Sıfır Noktasındaki Kadın
Özgün adı: Woman at Point Zero
Çeviri: Selma Demiröz
Kapak Fotoğrafı: André Kertész
Kapak Tasarımı: Semih Sökmen
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Eylül 1987
13. Basım: Mayıs 2024

Dünya'nın herhangi bir köşesinde herhangi bir insan sıfır noktasında kıskıvrak bekliyor. Umutsuz, çaresiz, ölümle yaşam arasındaki sınırda.

Neval El Seddavi, ölüm hücresinde "cinayet" zanlısı Mısırlı fahişe Firdevs'le konuşuyor. Firdevs'in anlattığı yaşam öyküsünü aktarıyor bize. Bu dünyada kadın olmanın, "fahişe" olmanın ne anlama gelebileceğini okuyoruz bu "içe işleyen" yaşam öyküsünde.

Sıfır noktası neresidir?

OKUMA PARÇASI

Önsöz, 1983, s. 5-8

Bu kitabı Kanatır Cezaevi'nde karşılaştığım bir kadının etkisiyle yazdım. Birkaç ay önce Mısırlı kadınlarda nevroz konusunu araştırmaya başlamış, o sıralar işsiz olduğum için de, zamanımın çoğunu bu çalışmaya ayırabilmiştim. 1972'nin sonunda Sağlık Bakanı, beni Sağlık Eğitimi Başkanlığı ve Sağlık dergisinin Başeditörlüğü görevinden almıştı. Görüşleri yetkililer tarafından pek hoş karşılanmayan feminist bir araştırmacı ve romancı olmayı seçtiğim içindi bütün bunlar.

Fakat bu durum bana, daha çok düşünme, yazma, araştırma yapma ve bana danışmaya gelen kadınlarla daha fazla ilgilenme olanağı verdi. 1973 yılında yaşamımda yeni bir dönem başladı; kitabım Firdevs, ya da Sıfır Noktasındaki Kadın o yıl doğdu.

Araştırma fikri aslında, şiddetli ya da hafif "zihinsel sorunlar"a yol açan durumlar konusunda yardım ve tavsiyelerimi isteyen kadınlarla yaptığım çalışmalar sonucunda ortaya çıktı. Nevrozlu hastalar arasından belli sayıda vakayı seçip, çeşitli hastanelerle klinikleri düzenli olarak ziyaret etmeye karar verdim.

"Cezaevi" düşüncesi bana hep çekici gelmişti. Cezaevi yaşamının, özellikle kadınlar için nasıl bir şey olduğunu merak ediyordum. Belki de bunun nedeni, birçok ünlü aydının çeşitli dönemlerde "siyasi suç" yüzünden hapse atıldığı bir ülkede yaşıyor olmamdı. Kocam "siyasi suçlu" olarak on üç yıl hapis yatmıştı. Böylece bir gün, Kanatır Kadın Cezaevi' nin doktorlarından biriyle tanıştığımda, onun gör...

Devamını görmek için bkz.

Açılış Bölümü, s. 11-17

Gerçek bir kadının öyküsüdür bu. Onunla birkaç yıl önce Kanatır Cezaevi'nde tanıştım. Çeşitli suçlardan tutuklu ya da hüküm giymiş bir grup kadın mahkûmun kişilik yapıları üzerine bir araştırma yürütüyordum o sıralar.

Cezaevi doktoru, bu kadının adam öldürmekten idama mahkûm edildiğini anlattı. Ama o, Kanatır'daki diğer kadın katillere hiç mi hiç benzemiyordu.

"Cezaevinin içinde de, dışında da onun gibisini göremezsiniz. Ziyaretçi kabul etmiyor, kimseyle konuşmuyor. Genellikle yemeğine dokunmuyor ve gün ağarana dek gözünü bile kırpmıyor. Cezaevi gardiyanı onun bazen saatlerce boşluğa dalıp gittiğini söylüyor. Bir gün kalem kâğıt istemiş, sonra saatlerce başını kaldırmadan oturmuş. Gardiyan onun mektup mu, yoksa başka bir şey mi yazdığını anlayamamış. Belki de hiçbir şey yazmıyordu."

Doktora, "Benimle görüşür mü?" diye sordum.

"Sizinle görüşmesi için ikna etmeye çalışırım onu," dedi. "Savcı yardımcılarından biri değil de psikiyatrist olduğunuzu belirtirsem, razı olur belki. Benim sorularımı da yanıtlamıyor. Devlet Başkanı'na idam cezasının ömür boyu hapse çevrilmesi için bir af dilekçesi yazmayı bile reddetti."

"Onun adına kim başvurdu?" diye sordum.

"Ben," dedi. "Aslına bakarsanız, onun katil olduğuna inanmıyorum. Yüzünü, gözlerini görseniz, bu kadar yumuşak bir kadının adam öldürebileceğine asla inanmazsınız."

"Kim demiş yumuşak kadınlar katil olmaz diye?"

Doktor yüzüme bir an şaşkınlıkla baktı, sonra si...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Ozan Kırıcı, "Sıfır Noktasındaki Kadın", kafkaokur.com, Mayıs 2014

“Dünya'nın herhangi bir köşesinde herhangi bir insan sıfır noktasında kıskıvrak bekliyor. Umutsuz, çaresiz, ölümle yaşam arasındaki sınırda.

Neval El Seddavi, ölüm hücresinde "cinayet" zanlısı Mısırlı fahişe Firdevs'le konuşuyor. Firdevs'in anlattığı yaşam öyküsünü aktarıyor bize. Bu dünyada kadın olmanın, "fahişe" olmanın ne anlama gelebileceğini okuyoruz bu "içe işleyen" yaşam öyküsünde.

Sıfır noktası neresidir?*

İlk kez 1987’de yayımladığımız Sıfır Noktasındaki Kadın zamanın eskitemediği kitaplardan. Aradan geçen yıllar içinde en çok okunan Metis kitaplarından biri oldu, bir klasik haline geldi.

Kitap, ilk olarak 1984 yılında Mısır’da basıldı. O yıllarda gerçekten yaşamış bir fahişenin hayat hikâyesini anlatıyor. Firdevs, bir adam öldürmüş ve Kanatır Cezaevi’nde bu yüzden idama mahkûm edilmiştir. Yazar, psikiyatr olarak geldiği cezaevinde Firdevs ile konuşmak için can atar. Firdevs başlarda bunu istemese de sonradan kabul eder ve idamına 6 saat kala hayat hikâyesini anlatmaya başlar.

Hayat, hiç kimseye adil davranmasa da Firdevs’e, kadının adının olmadığı coğrafyada daha da acımasız davranır. Önce ailesini yitirir, sonra aç kalır ve tecavüze uğrar, son olarak da fahişeliğe başlar. Firdevs, fahişeliğe bir çıkmaz yol olarak girmez. Fahişelik, onu özgürleştiren ve kendi deyimiyle, diğer kadınlardan daha saygıdeğer kılan bir meslektir; çünkü...

Devamını görmek için bkz.

Melek Özlem Sezer, "Firdevs Adında Bir Kız Doğurmak İsterdim", Roman Kahramanları Dergisi, Nisan/ Haziran 2012

Neval El Seddavi’nin ‘Sıfır Noktasındaki Kadın’ adlı yapıtı, Whitman’ın sözlerini anımsatıyor: “Camerado, bu bir kitap değil. Buna dokunan, bir insana dokunmuş oluyor.”

Sayısız erkeğin altına kendini değil de insandan bir döşeği serip bırakan ancak fahişeliği, benliğini ayrı bir yerde ve zamanda tutarak yapmakla acı çekmemeyi öğrenen Firdevs; aynaya yüzünü görmeden bakmayı da başarır söylediğine göre. Çünkü özlemekten kurtulamadığı ve azabının başlangıcı olan annesi ince dudaklarında; babası ise büyük ve çirkin burnunda yaşamaya devam etmektedir. Aslında o daha çocukken yaşadığı toplumsal örgütlenmeye karşı eleştirisini acı bir bakışla özetler: Babasını köydeki diğer erkeklerden ayırt edemez. Küçük yaşta kaybettiği annesi ise dünyaya nasıl geldiğini sorduğunda, onu sünnet ettirecek, cinsel zevk almasını engellemeyi ahlâk sayarken; sisteme karşı edilgen tavrıyla da fahişelik kurumunun sürekliliğine yaptığı katkıyı hiç anlamayacaktır. Anne baba, benliğine kazınmış keskin bıçaklardır ve o hep bir bıçak onu dürterken yürümek zorundadır. Ki ereğini de o bıçakları eline almakla özetler, idamından önce.

Sisteme yem olmaya direndiği öyküsünde Firdevs, yaşamak için erkekleri bir örümcek gibi ağına getirmek zorundadır. Ama ağına dolanan sinekler, aynı zamanda kendinden olan bir parçanın, bir telinin de acımasına neden olur...

Devamını görmek için bkz.

Takyedin Çiftsüren, "İktidar meselesi ve özgürleşen özne olarak Sıfır Noktasındaki Kadın", Edebiyat Haber, 26 Ocak 2015

Reddedilmeyi asla kabullenemeyenlerin, reddedilmekle yüz yüze geldiklerinde reddedilmeyi bir yurtseverlik ve ülke meselesi seviyesine çıkartarak böylece bir kadını bertaraf etmek istemenin romanıdır Sıfır Noktasındaki Kadın.

Sıfır Noktasındaki Kadın; erkeklerin her isteğine “evet diyen kadın profili” dışına çıkan kadınların hikâyesi.

Erkek olmakla Erk Olma’yı bir gören, kendi kendine “Eğer erkeksen erk olacaksın” diyerek Erkliğini üzerinde yükseltebileceği yegâne temel olarak kaderin kötü talihinden bolca pay almış olan kadını seçen ile bu erk olma şekline bir itiraz sunan ve bu itiraz sonucunda kendi hemcinsleri tarafından dahi dışlanan bir kadının ortak mirası: Sıfır Noktasındaki Kadın.

Yazara göreyse “… umarsızca en karanlık sona doğru çekilmiş bir kadının öyküsüdür” bu.

Güneşli bir ilkbahar sabahının neşeli havasında uçan bir kelebeği ya da bir çiçeğin şansını dahi anlatsa bizi hüzünlendirebilecek bir dille bize hikâyeyi anlatan yazar (ilk anlatıcı), Firdevs ile Kanatır Kadın Cezaevi’nde tanışır. Tanıştıklarına idam cezası almış olan Firdevs, idam gününü beklemektedir.

Babası öldüğünde ilkokula, annesi öldüğünde de amcasıyla Katara giden Firdevs; “Allah aşkıyla hükümdar aşkı”nın bir olduğu bir coğrafyada, yoksul ve cahil bir köylünün çocuğu olarak doğar.

“Büyük y...

Devamını görmek için bkz.

Tuba Torun, "Sıfır noktasındaki kadın", Gazete Duvar, 24 Aralık 2019

Las Tesis İstanbul’da gözaltına alınan arkadaşlarımızın adli kontrol kararına itiraz ettiğimiz gün basın açıklaması yapmamıza izin vermeyen, adliye bahçesinden kadınları yine çevik kuvvet zoruyla çıkarma talimatı veren başsavcılıklarımız var halen. Kadınların, çocukların, ezilenlerin haklarını savunan kişilerin kuracağı cümlelere tahammül edemeyenler var halen. Sırf yanlışları ulu orta söylediğimiz ve sorumluları işaret ettiğimiz için bizleri terörist ilan edenler var.

Geçtiğimiz hafta Adalet Bakanlığı, kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin bir genelge yayınladı. Hukukçu arkadaşlarımızla genelgeyi derhal okuyup kendi aramızda bir değerlendirme yaptık. Bundan sonraki kısım benim şahsi görüşümdür ve çok kısa da olsa bu gelişmeyi yorumlamadan geçmemek gerekir.

Kadına yönelik şiddete ilişkin bir genelge yayınlanması ve hatta bu genelgenin uzunca süredir saldırılan 6284 Sayılı Kanun’un uygulanması başlığıyla yayınlanması iyi bir gelişme. Demek ki artan şiddet ve yükselen kadın mücadelesi etkili olmuş. Fakat genelge yeni bir şey söylemiyor. Hatta riskli maddeler var.

Örneğin bir A/5 maddesi var ki; bu gizlilik maddesini son dönemde yapılan bütün yasa tasarılarına, genelgelere sıkıştırıyorlar. Ve ne yazık ki bizlere hiç iyi niyetli gelmiyor, diyor ki:

“Kural olarak gizli olan sorus¸turma evresiyle ilgili ifade, tutanak, belge, ses ve video kaydı gibi delille...

Devamını görmek için bkz.

Gönül Malat, "Geçmişin ve geleceğin görüldüğü yer: Sıfır noktası", literaedebiyat.com, 1 Haziran 2024

Mısırlı feminist yazar Neval El Seddavi’nin kaleme aldığı Sıfır Noktasındaki Kadın adlı biyografik romanı gerçeğin kurmacasıdır aslında. Kurmaca işin içine girince satırlarda yazılan gerçeklere sanki bir nebze katlanabiliyor insan. Yoksa o kadar taşınamaz ve acıtıcı ki olaylar kitap elinizde okumadan donakaldığınız oluyor. Çünkü gerçek bir biyografik hikâye satırlarda okuyucuyla buluşan!

Seddavi(1931 – 2021), bir tıp doktoru ve psikiyatr. İkinci dalga feminizmin oluşmasına büyük katkılar sunan bir aktivist aynı zamanda. İslam'da kadının yeri üzerine kafa yormuş bir aydın. İslamiyet’te kadın başlığı altında birçok kitabı olan yazar, ülkesinde -tüm Afrika’nın sorunu- kadın sünnetini engellemek amacıyla eylemlerde bulunmuş, bu eylemlerden ötürü hapse girmiş bir ateist diğer yandan. Erkek sünnetine karşı olduğunu da ekleyelim yazıya.

Dokuz çocuklu bir ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya gelen Seddavi, erken yaşta anne ve babasını kaybeder. Romandaki karakteri Firdevs gibi henüz altı yaşında bir erkekle oynadığı için "sünnet" ettirilir. O nedenle roman otobiyografik bazı nitelikler de taşımaktadır.

Mesleği aracılığı ile baskıcı kültürel uygulamaların, ataerkil yapının, sınıf ve emparyalist baskının kadında yarattığı fiziksel - psikolojik problemleri, doğduğu yer olan Kafr Tahla'da doktor olarak çalışırken, taşra kadınlarının karşı...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2025. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X