 | ISBN13 978-975-342-300-7 | 13x19,5 cm, 128 s. |
Liste fiyatı: 178.00 TL İndirimli fiyatı: 142.40 TL İndirim oranı: %20 {"value":178.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"156","item_name":"Haz İlkesinin Ötesinde - Ben ve İd","discount":35.60,"price":178.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Haz İlkesinin Ötesinde - Ben ve İd Özgün adı: Jenseits des Lustprinzips Das Ich und das Es Çeviri: Ali Nahit Babaoğlu Kapak Tasarımı: Semih Sökmen Kapak İllüstrasyonu: Yetkin Başarır |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2001 | 8. Basım: Ekim 2022 |
Freud'un bir arada yayımladığımız bu iki makalesi, düşünsel gelişimde dönüm noktalarına işaret eden, birbirleriyle yakından bağlantılı ve tarihsel önemi olan makalelerdir. Haz İlkesinin Ötesinde, psikanalitik dürtü kuramında bir dönüşüme işaret eder ve insan saldırganlığını, cinsellik kadar önemli bir güdülenme olarak ilk kez psikanalizin konusu haline getirir. Bu tez, psikanalizdeki temel bir farklılaşmanın da eksenini oluşturacaktır: Melanie Klein, Otto Kernberg gibi bu teze katılanlarla Erich Fromm, Heinz Kohut gibi karşı çıkanlar arasında önemli tartışmalar ortaya çıkmıştır. "Ötekini Dinlemek" dizisinde de temel metinlerine yer verdiğimiz bu farklı görüşler, psikanaliz ve psikoterapi uygulamalarında ciddi yol ayrımlarına neden olmuştur. Ben ve İd ise, Yapısal Teori'nin temelinin atıldığı makaledir; Oidipus kompleksinin insan kişiliğini ve nevrotik gelişimini niçin ve nasıl etkilediğinin anlatıldığı en önemli metinlerden biri olma özelliğini de taşır.  | İÇİNDEKİLER |
Haz İlkesinin Ötesi ve Oidipus Kompleksi, Saffet Murat Tura Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd Kaynakça  | OKUMA PARÇASI |
Saffet Murat Tura, "Haz İlkesinin Ötesi ve Oidipus Kompleksi", s. 7-17 Gerek Haz İlkesinin Ötesinde gerekse Ben ve İd Freud'un düşünsel gelişiminde dönüm noktalarına işaret eden, birbirleriyle yakından bağlantılı ve tarihsel önemi olan metinlerdir. Her iki metinde de psikanaliz kuramının nihai şeklini bulmasına yönelik girişimlerin ilk izlerini buluruz. Haz İlkesinin Ötesinde bilhassa psikanalitik dürtü kuramında meydana gelen dönüşüme işaret eder ve cinsellik kadar, hatta kökenlerinin dayandığı ilke itibariyle daha gizemli ve derin türoluşsal alanlara uzanan bir insan güdülenmesini psikanalitik incelemenin konusu haline getirir: saldırganlık. Freud bu çalışmasına kadar insan dürtüsel yapılanmasını oluşturan temel güdülenmeleri iki ana grupta inceliyor ve normal veya nevrotik çatışmaların dinamiğinin kökeninde bu dürtüsel yapılanmaları görüyordu. Bu dürtü gruplarını "ben (veya kendini koruma) dürtüleri" ile "cinsel dürtüler" oluştururken, bunlar da sırasıyla bireyin yaşamda kalmasını ve türün devamlılığını sağlıyorlardı. Freud'un bu düşünceleri ana hatlarıyla modern biyolojik yaklaşımlara, evrim teorisinin ortaya çıkardığı yeni bilgi alanlarına, genetik kuramlara, etoloji ve sosyobiyolojinin temel ilkelerine uygundur. Nitekim Freud da ilk dürtü yaklaşımını tamamen terk etmemiş, yalnızca incelemeye aldığı yeni güdülenme; yani saldırganlık bakımından bu ilk yaklaşımını yeniden değerlendirmiştir. İkinci yaklaşımda kendini koru... Devamını görmek için bkz. |  |
Bölüm 1, s. 21-24 Psikanalitik kuramda ruhsal süreçlerin otomatik olarak haz ilkesiyle yönlendirildiğini hiç düşünmeksizin kabul ediyoruz, yani bu süreçleri uyaranın her seferinde hoşnutsuzluk veren bir gerilim olduğuna, sürecin bu gerilimin azalacağı, yani hoşnutsuzluktan kaçınarak hazzın üretileceği bir yöne doğru gideceğine inanıyoruz. Çalışmamıza konu olan ruhsal süreçleri bu açıdan incelediğimizde çalışmamıza "ekonomik" bir bakış açısı katmış oluyoruz. "Topografik" ve "dinamik" yönelişler yanında bir de bu "ekonomik" unsuru değerlendirmeye çalışan bir tanımlamanın şu anda düşünebileceğimiz en bütünsel tanım olacağını ve metapsikolojik sıfatıyla öne çıkmaya hak kazanacağını belirtmek istiyoruz. Bu arada, bir haz ilkesi varsayımıyla belli ve tarihsel açıdan yerleşik bir felsefi sisteme ne denli yaklaşmış ya da katılmış olduğumuz bizi hiç ilgilendirmemektedir. Biz böyle spekülatif varsayımlara, alanımızdaki gündelik gözlemlerimizin gerçeklerini tanımlamaya ve anlatmaya çalışırken ulaşıyoruz. Psikanalitik çalışmanın yönlendiği erekler arasında öncül ya da özgün olmak yoktur ve bu ilkenin ileri sürülmesine yol açmış olan izlenimler o denli göze batıcıdır ki görmezden gelinmeleri pek mümkün olamaz. Buna karşılık bize, bu kadar belirleyici bulduğumuz bu haz ve hoşnutsuzluk duygularının anlamını söyleyecek, felsefi ya da psikolojik herhangi bir kurama şükranlarımızı sunmaya da hazırız. Ne yazık ki bu konuda işe yarar bir şey sunulamıyor bize. Burası, ruhsal y... Devamını görmek için bkz. |  |
|