| ISBN13 978-975-342-212-3 | 13x19,5 cm, 264 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Zulüm Politikaları Siyasi Tutukluların Tanıklıkları Üzerine Bir Deneme Özgün adı: The Politics of Cruelty An Essay on the Literature of Political Imprisonment Çeviri: Beril Eyüboğlu Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Fotoğrafı: Jack Beshears Kapak Tasarımı: Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 1998 |
Öyle bilgiler vardır ki, insan bunlara sahip olduğu halde yaşamını nasıl sürdürebildiğine hayret eder. Sonra, başka insanlar da bu bilgilere sahip olduğu halde, dünyanın nasıl böyle dönmeyi sürdürdüğüne şaşırır. Ama mesele kısmen de bu bilgilerin yaygın dolaşıma girmiyor olmasında değil midir zaten? Gazetelerin manşetlerine, televizyon ana haber bültenlerine girmeyen bilgilerdir bunlar. Oysa insan yaşamının en derin, bağışlanması en zor acılarına dairdirler: insanların beden ve ruh bütünlüklerine saldırılara, yaşamdan koparılmalarına, günlük hayatta sahip oldukları en sıradan şeylerin bile ellerinden alınıvermesine, insan ve vatandaş olarak “haklarım” dedikleri her şeyin beyhudeliğini anlamalarına yol açan, ezici devasa bir sistemin işlemesini sağlayan çarkların yol açtığı deneyimlerdir: keyfi tutuklamalar, kayda geçmeyen gözaltılar, yok oluveren insanlar ve işkence... Bunlar insanlığın yüzyıllarca mücadele ederek oluşturduğu hukukun, "olağanüstü koşullar" adına, "istikrarın sağlanması" adına, "kamu güvenliği" adına askıya alındığı durumlardır ve BM üyesi ülkelerin yarısından fazlasında, mevcut yasalara aykırı olduğu halde artarak uygulanmaktadır zulüm politikaları. Kate Millett, bu kitapta ilk elden tanıklıklara dayanarak bu uygulamaları anlatıyor. Yirminci yüzyılda işkencenin nasıl geri döndüğünü, nasıl uygulandığını, nelere malolduğunu gösteriyor: Görmezden gelmekle ortadan kalkması mümkün olmayan, bakışımızı başka yöne çevirmekle yok edemeyeceğimiz işkence olgusuyla yüzleşmeye ve ona karşı sesimizi yükseltmeye çağırıyor bizi. | İÇİNDEKİLER |
Önsöz Giriş
I Düzenek 1 Soljenitsin ve Gulaglar'ın Yaratılışı 2 Nazi Kamp Düzeni 3 Henri Alleg ve Cezayir'de Sömürgecilik 4 İrlanda'da İngilizler 5 Güney Afrika'da Apartheid Uygulaması
II Hayal Gücü 6 Fotoğrafın Yarattığı Şok 7 Saklı Ülke: Devlet ve Cinsel Otorite 8 Yalnızlığın Kıyısında: Aurobindo, Ngugi, Nien Cheng
III Gündemdeki Yeni Zulüm Politikaları 9 Okulcuk: Arjantin ve Brezilya 10 Bir Guatemala Köyünün Ölümü. El Salvador 11 Devlet İşkencesi ve Din. Çocuklar İşkencede 12 Sonuç
Teşekkür Alıntılar | OKUMA PARÇASI |
"Önsöz", s. 9-10 ve "Giriş", s. 13-16 Önsöz Taraflı ve yetersiz de olsa(1) bu çalışma son derece tedirgin edici bir konuda yıllardır süren araştırmaların sonucudur. Dünyada başka hiçbir şey işkence kadar korkutmaz insanı, hiçbir şey böylesine öfkelendirmez, bu denli tepki uyandırmaz; işkenceden başka hiçbir şeye tüm varlığıyla isyan etmez insan. Böyle bir konuyu seçmemin, seçmek zorunda kalmamın nedeni bu. Elinizdeki kitap, her ikisi de iktidar ve hükmetme, zulüm ve mahrum bırakma kadar, cesaret ve direnmeyi de inceleyen Sexual Politics (Cinsel Politika) ve The Basement (Bodrum) adlı kitaplarımın mantığa uygun, doğal sonucu olarak ortaya çıktı. Yolculuk uzun ve asap bozucuydu; çoğu zaman başka insanların katlanmak zorunda kaldıkları şeyleri okumak bile beni umutsuzluğa sürükledi. Okurun benimle bu yolculuğa katılmasını istememin nedeni, başlangıçta beni harekete geçiren dürtü: eğer olanları bilirsek, değiştirilebilmeleri için biraz ... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Tahir N. Duran, "Ya bitler sosyalizmi alt edecek ya da sosyalizm bitleri" , Virgül, Sayı 27, Şubat 2000 Kate Millett'ın "Siyasî Tutukluların Tanıklıkları Üzerine Bir Deneme" alt başlıklı Zulüm Politikaları'nı okuduğumda pek çok farklı duyguyu bir arada yaşadım. Millett, Soljenitsin'in anı-belge olarak nitelendirilen Gulag Takımadaları'yla giriş yapmış Zulüm Politikaları'na. Bu Nobel ödüllü yazarın romanı, Millett'ın yirminci yüzyılda zulüm politikalarının niçin hortladığına ilişkin tezlerine dayanarak sağlıyor ve bu nedenle girişte yer alıyor. Sovyetler Birliğindeki yönetim biçimini eleştirmek, 1920'lerden günümüze dek en popüler uğraş olmuştur. 1990'ların başından itibaren burjuvazinin sosyalizm karşısında zafer naraları atmasına yetecek kadar olayın yaşanmasıyla birlikte, sosyalizme ve geçmişte sosyalizmin uygulandığı ülkelerin politikalarına yönelik eleştirilerin dozu da arttı. Artık koroya 'eski' önekli solcular da katılmış durumda.Devamını görmek için bkz. | |
Nesrin Tura, "Zulüm Politikaları ve kafamızdaki 'dolaplar'", Virgül, Sayı 13, Kasım 1998 Zulüm Politikaları, esas olarak işkence konusunda tüyler ürpertici tanıklıklara dayanıyor. Sergileme, işkence ve işkenceci arasında yaşanan fiziki ve psikolojik bir süreç olarak işkenceden, modern devletin gizli ama yaygın, kurumlaşmış tahakküm aracı olarak işkenceye dek uzanıyor. Kitaplar, teoriler, istatistikler, raporlar, fotoğraflar, filmler; her şey tartışma konusu. Geçmişteki ve bugünkü uygulamalarla, pek çok ülkedeki zulüm mekanizmaları ortaya konuyor. Sonuç muazzam. Küreselleşmiş modern dünyanın, teknolojiyi ve tıbbı sonuna dek kullanarak, ideolojisiyle, yarattığı düşmanlarla, olağanüstü hal yasalarıyla tahkim edip meşrulaştırdığı, sistematik hale getirdiği devasa bir küresel işkence aygıtı çıkıyor karşımıza. Emperyalist ülkelerin, özellikle ABD'nin kendi halkına layık bulmadığı, ama başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere, diğer az gelişmiş ülkelere ihraç ettiği... Devamını görmek için bkz. | |
|