Tahir N. Duran, "Ya bitler sosyalizmi alt edecek ya da sosyalizm bitleri" , Virgül, Sayı 27, Şubat 2000
Kate Millett'ın "Siyasî Tutukluların Tanıklıkları Üzerine Bir Deneme" alt başlıklı Zulüm Politikaları'nı okuduğumda pek çok farklı duyguyu bir arada yaşadım.
Millett, Soljenitsin'in anı-belge olarak nitelendirilen Gulag Takımadaları'yla giriş yapmış Zulüm Politikaları'na. Bu Nobel ödüllü yazarın romanı, Millett'ın yirminci yüzyılda zulüm politikalarının niçin hortladığına ilişkin tezlerine dayanarak sağlıyor ve bu nedenle girişte yer alıyor.
Sovyetler Birliğindeki yönetim biçimini eleştirmek, 1920'lerden günümüze dek en popüler uğraş olmuştur. 1990'ların başından itibaren burjuvazinin sosyalizm karşısında zafer naraları atmasına yetecek kadar olayın yaşanmasıyla birlikte, sosyalizme ve geçmişte sosyalizmin uygulandığı ülkelerin politikalarına yönelik eleştirilerin dozu da arttı. Artık koroya 'eski' önekli solcular da katılmış durumda.
Tüm bu eleştirilerde dikkati çeken bir yan vardır: Bir sistem olarak sosyalizmden çok sosyalizmi pratikte uygulayan kişilere yöneliktir eleştiriler. Jdanov'a, Stalin'e, Enver Hocaya... Cesaret edilebildiği oranda da Lenin'e. Hal böyle olunca "eleştiri" kişilere yönelik karalamalar olmaktan öteye geçemez.
Millett, Soljenitsin'den yola çıkarak eleştirdiği Sovyet sistemini bir bütün olarak görür. Onun tezine göre Sovyet devleti de, kendi yöntemlerini devrimci olarak niteleyen Naziler gibi, "alışılmadık" hukuk kuralları getirmişti. Devlet içinde bulunduğu durumu "olağanüstü kritik ve herhangi bir direnişten zarar görmeye açık" diye değerlendirmeyi seçtiği için, siyasal suçlar yeni bir anlam kazanmıştı. "Devrimci zorunluluk", eski hukuk sınırlarını hiçe sayarak devleti olağanüstü yetkilerle donatabilmekteydi (s. 40).
Millett, zulüm politikalarını inşa edenlere ve bunların kimi örnek aldıklarına ilişkin tespitinde ise çok daha kesin bir ifade kullanıyor: "Lenin'in topyekûn devlet iktidarı modelini ve bu iktidarın güvenliği ve denetimi doğrultusundaki ihtiyaçlarını örnek alan Stalin ve Hitler, dünyanın pek çok yerinde hâlâ sürmekte olan bir sistem inşa ettiler." (s. 15)