ISBN13 978-975-342-943-6
13x19,5 cm, 176 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Irk, Tarih ve Kültür, 1985
Modern Dünyanın Sorunları Karşısında Antropoloji, 2012
Uzaktan Yakından, 2018
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Ömer Erdem, "Yamyam ve dayılık", Radikal Kitap, 21 Şubat 2014

Onun Paris’te sıradan bir insan gibi belediye otobüsüne bindiğini okuduğumda hiç şaşırmamıştım. Bir antropolog, bir filozof ancak böylesi bir şairanelik içinde kaldıkça diri tutabilirdi zihnini. Hem hayat her an bir süreklilik değil miydi? Hangi mitin hangi davranışla, belki şu otobüs durağında birden ışıyıvermeyeceği nereden kestirilebilirdi? “Zaman, insanların duyduğu aşk ve nefretlerden, bağlanmalardan, mücadeleler ve arzulardan bir şey eskitmiyor, onlara bir şey katmıyor; geçmişi ve bugünü ile hep aynı kalıyordu.” Otobüste, hayatın içinde, bir kasabı izlerken, her gün yanımızdan akıp gidenlere bakarak okumak gerekir belki bu yüzden Lévi-Strauss’u. Dahası hiçbir kategorik yanılgıya kapılmadan onun “uzaktaki yakındakine ışık tutarken, yakındaki de uzaktakine ışık tutabilir” felsefesini ödünç alarak... İnadına, ısrar ve bilinçle.

Nitekim kitaptaki iki yazı özellikle bu sebeple de zihnimde döndü durdu günlerce; Dayının Dönüşü ve Hepimiz Yamyamız. Akrabalık bağlarını, bu bağların isim ve kavram olarak karşılıklarını geçmişe, ilkel toplumlara kadar deşmek bir marifet olsa bile yeterli değil. Asıl önemli olan bugünkü gerçekleri geçmişin parmak izleri ile buluşturabilmek, yorumlamak ve anlamlandırmak. Tarih, arkeoloji, sosyoloji, felsefe, politika ve edebiyat kadar aktüaliteyi aynı çizgiye çekebilmek. Dayının Dönüşü’nü okurken kalktım, anlı şanlı sözlüklerimize baktım. Lügatleri devirdim. Biyolojik bakış öne çıkmış bizde. Yalnız Kubbealtı Sözlüğü’nde ilk kez okuduğum birkaç bilgiye rastladım. Dayılık eski Türklerde Alplik gibi çok güç elde edilen bir sıfat ve şeref olduğu gibi Osmanlı zamanında Tunus ve Cezayir’de yönetici olarak bulunan beylere verilen unvanmış da.

Sözlükteki açıklamanın en çok ilgimi çeken yönü ise kelimenin kökünün belli olmadığı bilgisi oldu. Bu haliyle dayı, batıp çıkmaya, eğilip bükülmeye anlam ve yük kazanmaya çok müsait. Dahası, dayı kelimesinin bugün dilimizde kavuştuğu uzak ve yakın çağrışımları tartışmak az çözümleyici olmasa gerek. Belki de bu yüzden gerekiyor felsefe, antropoloji, bilim. Bugünü dünün uzak köklerinden izleye izleye açıklamak için. “Modası geçmiş ilkelciliğin hilafına, tarihimizde iyice teyit edilmiş toplumsal yaşam biçimlerinin örgütlenme tiplerinin, bazı durumlarda tekrar güncellik kazanabilip, zaman ve mekân içinde bize çok uzak toplumlara geriye dönük ışık tutabileceğini” unutmamak için. Dayı ve dayılanmaları sökmek için…

1989-2000 yılları arasında kaleme alınmış gazete yazılarından oluşuyor Hepimiz Yamyamız. “Her seferinde güncel bir olaydan yola çıkarak çağımızın büyük tartışma konularına varıyor” Lévi-Strauss. Geçen yıl başında, Beyazıt Camii’nde protesto gösterileri arasında sünnet edilen Noel Baba meselesini hatırladığımızda, güncel içinden geçmişe, tarihe, mitlere, dine ve politikaya doğru deşilmesinin zevkli metinlerinden birisiyle karşılaşıveriyoruz örneğin. Güncelin her yerde bir karşılığı olsa bile geçmişe ışık tutuşu ayrı. Noel Baba, Dijon Katedrali’nin çıkışında, Kilise Okullarından gelen çocukların önünde yakılıyorsa Fransa’da, uzaktaki yakın, yakındaki uzak kavramının aydınlatıcı işlevselliği anlaşılacaktır.

Yamyamlığın, kendisine uygar unvanını verenlerin yalanı olduğunu söyler Strauss. Güncelle kurduğu bağlantılar ise oldukça çarpıcıdır. Yamyamlığın der, “geçmişteki ya da halihazırdaki mevcudiyetini inkâr eden yazarlar, bu mevhumun vahşiler ve uygarlaşmışlar arasındaki uçurumu daha da büyütmek için ileri sürerler. Oysa kendi vicdanımızı rahatlatmak ve üstünlüğümüze inancımızı teyit etmek amacıyla, yanlış bir biçimde, infial yaratan örf ve inanışlar atfetmişizdir vahşilere.” Organ nakli ve onun bir tür yamyamlık olduğunu yok sayar bu kavim merkezli görüş. Çünkü yamyamlığın nesnel bir gerçekliği yoktur. Yorumdur o. Ve esas olan bağlamdır Strauss için. “Biz (Avrupalılar) mecazi dilde konuşurken, yazısız toplumlar kendilerini düzanlamla ifade ederler. Bizden farklı olmadıklarını-ya da bizim onlara ne kadar yakın olduğumuzu-teşhis etmek için, bağlamına oturtmak yeterlidir.” Düşünce, antroplojiyi de güncelleyerek çarpıcı ve güncel bağlamlarıyla yön buluyor Strauss’un yazılarında.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X