| ISBN13 978-975-342-845-3 | 13x19,5 cm, 544 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Ayşe Duygu Yavuz, “Edebiyat Eleştirisinde Yeni Bir Rehber: Kurmacanın Retoriği”, Kanat Dergisi, Bahar 2012 2012 yılının bahar aylarını karşılarken kitapçıların “Edebiyat ve Eleştiri” raflarında okuruyla buluşmayı bekleyen kitaplardan biri de Kurmacanın Retoriği oldu. 2005 yılında kaybettiğimiz, özellikle Amerika’da dergi editörlüğüyle ön plana çıkmış olan İngiliz edebiyatı profesörü Wayne C. Booth’un bu çalışması, The Rhetoric of Fiction adıyla ilk kez 1961’de Chicago Üniversitesi Yayınları’ndan çıktı. Kitap, 1983’te editörün isteğiyle ikinci baskısını yaptı. Yazarın nihai fikirlerini ortaya koyması bakımından önem taşıyan ve Türkçe çevirisinde dikkate alınan ikinci baskı, Booth’un çeşitli saptamalarını genişleterek sunduğu “Sonsöz” bölümünü de barındırıyor. Edebiyat araştırmacıları ve meraklılarına “Sanatsal Saflık ve Kurmacanın Retoriği”, “Kurmacada Yazarın Sesi”, “Gayrişahsi Anlatı” başlıkları üzerinden geniş bir külliyatın kapılarını açan kitabın, kısa sürede temel başvuru kaynaklarından biri olacağını belirtmek fazla iddialı olmayacaktır. Kitabının adından da anlaşılacağı üzere Booth özellikle “kurmacadaki retorik ve retorik olarak kurmaca” (425) ayrımına değinmeyi amaçlar. Kitabın ilk bölümleri için anlatı temelli çalışmalarda zihinleri sıkça meşgul eden yazarın yargılarını barındırmayan, başka bir deyişle, “otoriter anlatım”ın ortadan kalktığı, nesnel bir anlatımın ne denli mümkün olup olamayacağı sorularına yanıt arandığı ifade edilebilir. Booth “yazarın sessizliği” meselesinde yazar ile kurmaca dünya arasındaki mesafe sorunsalına değinmekle birlikte, kitabın sonraki bölümlerinde Henry James’in eserlerinden hareketle “anlatıcının güvenilirliği”nden bahseder. Bunların dışında yazarın kurguda yansıttığı gerçekliğe ve “gayrişahsi anlatı ahlakı”na temas etmiştir. Okur kurgudaki olayları ve olay kahramanlarını yazarın ona yansıttığı ölçüde değerlendirebilir. Sözgelimi, yazar her ne kadar tarafsız bir çehreye bürünse de genellikle anlatıcı üzerinden kurgudaki karakterlerin iyi veya kötü özelliklerini ön plana çıkararak ya da olay örgüsünde gelecek sayfalarda karakterin dönüşümünün habercisi olan bir detay ifadeye yer vererek okurun karakteri alımlamasında güdümlü bir hale gelmesine salık verebilir. Elbette, bu noktada sadece yazar belirleyici değildir, metnin alımlanmasında okurun kendi yönelimleri, inaç sistemi ve değer yargılarının da rolü vardır. Bu bağlamda Booth, kurmacanın mimarı olan yazarların nesnel olması gerektiğine dönük –artık sabit diyebileceğimiz– yargılama tarzını değerlendirmiş ve bu meseleye okurun nesnelliğini de ekleyerek söz konusu “anlatıda nesnellik” problematiğini daha geniş bir perspektifle irdelemiştir. Tüm bu meseleler ışığında, Kurmacanın Retoriği “her anlatının bir tür retorik” olabildiğine dair okurun nezdinde ufuk açacak deliller sunan kayda değer bir çalışma. |