V. Bölüm’den, s. 27-29.
V. İŞTE PROPAGANDAM BİR BİR BİR BİRLİYOR ALNINA YANAR DÖNER
GÜNAH DAMLALARI GİBİ
Çoğu eşler gibi kocamı şişirdim Tanrılığa ve orada tuttum.
Kuvvet nedir?
Dostların ya da ailenin itirazları onu pekiştirir olsa olsa.
Annemin onunla ilk karşılaşmasını hatırlıyorum.
Baktığında
okuldan eve getirdiğim bir kitabın birinci sayfasına yazılmış adına
şöyle dedi
kendine X diyen birine güvenmezdim – ve
sesinde bir şey ifşa oldu,
bir Babil
girdi aramıza tercüme etmeyi
hiç öğrenemeyeceğimiz –
pas tadı.
Kehanet. Bütün kehanetleri doğru çıktı annemin
istemeden de olsa.
Ne yapalım ismi bu dedim ve kitabı kaldırdım. O gece ilk olarak
(on beşindeydim)
gırç be gırç kaldırdım yatakodamın penceresini ve çıktım dışarı onunla buluşmak için
dere yatağında, şafağa kadar gezindik üzerimizde ıslak giysiler
ve itiraflar
"zihinde yalnız ve ilk" olan bir dille yapılmış. Sersem sersem durdum
karşısında,
eski yaldızlarının ve lieblicher mavilerinin kendinden geçişini seyrettim
Tanrının boş mutfağında kafeslerinden çıkan tavuskuşları gibi.
Tanrı
ya da şanslı bir kral. Napolyon. Hirohito. Bilirsin
romancı Oe nasıl tasvir eder
Hirohito'nun radyoya çıkıp konuşmasını
bir fani olarak. "Yetişkinler radyonun etrafına oturup
ağladılar.
Çocuklar tozlu yollarda toplanıp hayretle fısıldaştılar.
Şaşkınlığa
ve hayal kırıklığına uğramışlardı imparatorları bir sesle konuştuğu için.
Birbirlerine sessizce baktılar. Nasıl inanmalı Tanrının
insan olduğuna
günlerden bir yaz günü?" Evlenmemizin üzerinden bir yıl geçmemişti ki
kocam
gece geç vakitte [bir kadın tarafından] aranmaya başladı.
Telefonu ben açtığımda
Kapatırdı [kadın]. Kulaklarım tahriş olurdu.
Nasılsın.
–
Hayır.
–
Belki. Sekiz. Olabilir mi.
–
Beyaz olan ah evet.
–
Evet.
Bunca şevkli bilinemez katil keyifli olan ne vardır tenin
duvarları
ihanetin sesi kadar – yine de bir saatin tıkırtısından
daha tekdüze bir konuşmayla örtülmüş.
Bir enik
böyle öğrenir dinlemeyi. Canı yana yana.
Oe diyor ki
savaş bittiğinde imparatorun gözyaşlarını
kendi eliyle sileceği söylenmiş çocukların çoğuna
bazıları da buna inanmış.