ISBN13 978-975-342-612-1
13x19,5 cm, 152 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

“Baba-oğul hikâyeleri”, Yeni Aktüel, Sayı: 110

Cafer Modarres Sadeghi'nin Ben Sabaha Kadar Uyanığım kitabı İran hakkında çok şey söylüyor ama anlattığı asıl hikâyeler son derece evrensel bir nitelik taşıyor. İki ayrı hikâyede de baba-oğul ilişkilerini incelikli bir üslupla resmediyor Sadeghi.

Lübnanlı yazar Elias Khoury, kendisiyle yaptığım bir söyleşide, Batı'da Arap edebiyatının daha çok sosyolojik inceleme nesnesi olarak görüldüğünü anlatmıştı. Bu saptama yalnız Arap edebiyatı için değil, Batı-dışı tüm kültürlerin edebi ürünleri için geçerli sanırım. O hep tartıştığımız oryantalizmin sonuçlarından biri. Gözlemim o ki, burada, Türkiye'de bile Batı edebiyatını okurken edebiyata, dile, karakterlere, kurguya, Batı-dışı edebiyatı okurken ise içinde yeşerdiği ülkenin koşulları hakkında ne söylediğine odaklanarak okuyoruz. Belki de merak giderme gereksinimimizin, edebi talebimizi arka planda bırakmasıdır bunun sebebi...

Cafer Modarres Sadeghi'nin Metis Yayınları'ndan Maral Jefroudi'nin çok özenli ve güzel çevirisiyle yayınlanan Ben Sabaha Kadar Uyanığım adlı kitabının arka kapak yazısı nedeniyle söylüyorum bunları. Aslında kitap, Sadeghi'nin Gavhuni (Bataklık, 1983) ve Ben Sabaha Kadar Uyanığım (2004) adlı iki uzun hikâyesi ya da kısa romanının bir araya getirilmesinden doğmuş. Arka kapağında ise, "İlk bakışta bireysel birer anlatı gibi görünen bu öykülerde, devrim sonrası İran'da gündelik hayatın izlerini görmek, siyasi tartışmaların, çıkmazların, eylemlerin izlerini sürmek mümkün" deniyor. Aslına bakarsanız Sadeghi'nin metinleri gerçekten de İran hakkında çok şey söylüyor, ama anlattığı asıl hikâyeler son derece evrensel bir nitelik taşıyor. İki ayrı hikâyede de baba-oğul ilişkilerini incelikli bir üslupla resmediyor Sadeghi... Arka kapak yazısındaki cümle ise İranlı bir yazarı okumak için, sanki mutlaka ülkesinin özgün koşulları, tarihi hakkında bize enformasyon vermesi gerekiyormuş izlenimi yaratıyor. Sanki o hepimize dair bir şey söyleme hakkını İran'da doğarak ve Farsça yazarak kaybetmiş gibi...

İlk hikâye, bir miktar otobiyografik nitelikler taşıyor. İsfahan'da doğup (1954), eğitimini Tahran'da tamamlayan Sadeghi, yazarlık kariyerine de Tahran'da başlıyor. Hikâyenin kahramanı genç adam ise İsfahan'la Tahran arasındaki gerilimini, ölen babasının baş kahramanı olduğu rüyalarını anlatıyor Bataklık'ta... Zayenderud Nehri'nin sonundaki bataklıktan adını alan bu öykü, İranlı yönetmen Behruz Afkhami tarafından senaryolaştırılarak sinemaya da uyarlanmış. Bir baba, oğul ve nehir öyküsü... Babasıyla, annesiyle, onların yarattığı mutsuzlukla hesabını bir türlü göremeyen, her ikisini de kaybettikten sonra gittiği Tahran'da ne istediği sorusuna yanıt vermekte zorlanan, sevmediği halde halasının kızıyla evlenen bir genç adam sonunda yazarak var olmaya karar veriyor. Ne var ki yazdıklarını da, rüyalarını da geçmişinden kurtaramıyor bir türlü... Nehrin sonundaki bataklıkla her şeyin başlangıcındaki geçmiş, mutsuzluk şekillendiriyor hem rüyalarını hem de yazdıklarını...

Kitaptaki ikinci metin ise bir şair ve gazeteci olan babasının arkadaşlarıyla yaşamaya bir şekilde "mahkûm edilen" bir üniversite öğrencisinin normalleştirilmesi sürecini öykülendiriyor. Annesinin ölümünden babasını sorumlu tutan, hiçbir işe yaramadığı duygusunu, ezkaza gittiği üniversitede ve Tahran'daki diğer üniversitelerde bir ayaklanmaya neden olarak yenen genç bir adamın takım elbiseyle barış imzalamasının nasıl sağlanabileceğine ilişkin, yaralayıcı bir hikâye bu. Bu hikâyedeki Homayun –hemen her ülkede çeşitli düzeyde benzerleri bulunabilecek bir roman yazarı– ve Sirus –kahramanımız ona "Sirus Haber Ajansı" diyor– karakterleri bir hayli tanıdık gelebilir kimimize...

Yayınevinin biraraya getirdiği bu iki uzun öykü, modern İran edebiyatının en etkili yazarlarından biri kabul edilen Sadeghi'nin yazarlık serüveninin başlangıcından bu yana nasıl bir gelişme gösterdiğini de ortaya koyuyor. Bu gelişmenin aynı zamanda bir sadeleşme süreci olduğunu, özellikle ikinci hikâyenin roman yazarı kahramanı Homayun'a ilişkin saptamalardan da anlamak mümkün... Süslü sözcüklere ve karmaşık cümlelere, otantik vurgulara değil, yazarın kurguya ve neye, ne zaman işaret edeceğine dair gösterdiği olağanüstü titizliğe dayanıyor bu öykülerdeki anlatının gücü. İşte bu yüzden Sadeghi çok iyi bir seçim ve ortaya koyduğu edebiyat da İran sınırlarını aşıyor...

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X