Yalvaç Ural, “Metis’in 2009 Ajandası”, Milliyet, 28 Aralık 2008
Mektuplarımın arasından küçük bir paket çıktı. Baktım, Metis Yayınları’ndan geliyor. Herhalde kitap olmalı, dedim. Küçük bir cep kitabı. Üstelik hediye paketi olarak hazırlanmış, üstünde de bir çiçek süsü var. Mektupları bıraktım, önce onu açtım. Bir 2009 ajandası. Farklı bir biçimde hazırlanmış, aslında bir kitap da, araya aylar, günler serpiştirilmiş gibi. Gün bölümlerinin altındaki yazıları okudum. Acaba o günlerle bir ilintisi var mı, diye. Sonra doğum günüme baktım; 24-26 Temmuz “karaerik fırtınası” yazıyor. İlk kez duydum bu fırtınayı; karaeriğe düşkünlüğümün nedeni herhalde bu olmalı, dedim kendi kendime.
Yayıncılık sanırım işte böyle bir şey... Metis her zaman yayımladığı kitaplarla, dünya görüşü ve bakış açısıyla yayıncılığımızda ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Her zaman tasarım, dil, çeviri konularında titiz ve inceliklidir. Aynı özeni “Hayvanlar ve İnsanlar” başlıklı 2009 ajandasına da göstermiş. Ajandayı hazırlayan Emine Bora’nın gerçekten ellerine sağlık. Eğer satılıyorsa bütün kitap, insan ve hayvansever dostlarıma bu ajandayı satın almalarını öneririm. Özellikle de Gandhi’nin şu sözünü anımsatarak: “Bir ulusun büyüklüğünü ve ahlaki gelişmişliğini, hayvanlara nasıl muamele ettiklerine bakarak anlayabilirsiniz.”
Ajandada, pek sevimli olmasa da gazete arşivlerinden çıkarılmış gerçek hayvan haberleri de var:
-İstanbul’un sokak köpekleri, 1908’de II. Meşrutiyet’in belediye idaresi tarafından toplanarak Yassıada’ya sürülmüş. Köpekler orada açlıktan birbirini yemiş ve lodoslu havalarda, ulumaları da şehre kadar duyulmuş.
-İstanbul Boğazı’nda koyun yüklü Lübnan bandıralı gemi ile Filipin bandıralı gemi çarpışmış. Kazada tam 22.000 koyun boğularak ölmüş. -1991. (Evet, bu olayı çok iyi hatırlıyorum. Bütün gazeteler yazmıştı.)
Ajandadaki ilginç tespitlerden biri, ülkemizde logosu hayvan olan yayınevleri çizelgesi. Üstelik de aynı hayvanı seçmiş pek çok yayınevimiz var. Demek ki, bizim yayıncılarımız gerçekten birer hayvansever. Bakın, yayınevleri ve logoları şöyle: “İletişim: Kirpi, Ayrıntı: Dinozor, Fil Yayınevi: Fil, Beyaz Balina: Balina, Bulut Yayınevi: Fok, Cem: Beyaz Güvercin, İmge: Kedi, Kitap Yayınevi: Kedi, Marsık Yayıncılık: Kedi, Oğlak: Keçi, Papirüs: Keçi, Pegasus: Kanatlı At, Ankira Yayıncılık: Keçi, Salyangoz Yayınları: Salyangoz, Sis Yayıncılık: Ağaçkakan, Toroslu Kitaplığı: Keçi, Kanguru Yayınları: Kanguru ve Yavrusu, Truva Yayınları: At, Uçanbalık: Balık, Ünlü Yayınları: Tavşan, Varlık: Güvercin, Lakia Yayıncılık: Köpek, İstiklal Kitabevi: Timsah, Kanaat Yayınları: Kurt, Arkadaş Kitaplar: Köpek ile Çocuk, Metis Yayınevi: Karga.”
Bu ajandada kargalar biraz şanslı. Sanırım bu da Metis’in logosundan kaynaklanıyor, diyeceğim ama dilim varmıyor. Çünkü karga dünyadaki en zeki hayvanlar arasında yer alan, ama laubaliliği sevmeyen bir kuş. Üstelik de büyük beyinli bir kuş.
“İstanbul’da Baha Tevfik tarafından Osmanlıca yayımlanan ilk mizah dergisi Eşek’ti. İlk sayısı 51.000 satan dergi iki baskı yaptıktan sonra dönemin satış rekorlarını kırdı, ama ardından kapatıldı. Daha sonra Yuha, Malum, O’dur ve Ala-franga Eşek adlarıyla yayımlandı. 1910’dan itibaren de yeniden ilk adıyla yayın yaşamına devam etti.”
Tabii bu arada böyle komik fıkralara da yer verilmiş:
-Beş yaşındayken, geleceğin XIII. Louis’si bir köpeğe ekmek veriyormuş, saraylı hanımlardan biri onu görmüş, azarlamış:
“Küçük bey, köpeklere değil, ekmeği yoksullara vermelisiniz.”
Çocuk hemen yanıt vermiş:
“Neden, köpekler zengin mi?”