Gökhan Akçura, “İki erkek konuşuyor”, Radikal Kitap Eki, 29 Aralık 2006
(...)
A- İşin gücün yok mu senin? Kitap ekinde bir ajanda mı tanıtacaksın?
B- Evet ama, bu sadece bir ajanda değil.
A- Ne peki?
B- Ne bileyim... Cadılar icin rehber, bir nevi akıl defteri... Öyle bir şey.
A- Yani bildiğimiz gibi bir ajanda değil mi? Hani günbegün bölümleri olan?
B- O da var tabii... Ama bir ajandadan çok daha fazla bir şey bu...
A- Anlatmaya çalış,
B- Hazırlayanların mutlaka tarihi bağları var bu cadılarla. Bakalım kimlermiş: Emine Bora, Müge Sökmen. Aile ağaçlarını incelemeliyiz...
A- Yani bir çeşit cadı kumpasıyla karşı karşıyayız...
B- Maksat kapaktan belli zaten. "Şeytan okuyabildiğimizden hızlı yazıyor" motto! Lakin altındaki imza biraz akıl karıştırıcı: Engizisyon.
A- Onu bile amaçları için kullanıyorlar belli ki...
B- Bu da bir şey mi? Kendi tarihlerini yazıyorlar çaktırmadan. Mesela 13 Şubat neyin yıldönümü?
A- Bilmem, neyin?
B- İngiliz Kralı VIII. Henry'nin beşinci karısı Catherine Howard sadakatsizlikle suçlanmış ve başı kesilmiş. Yıl 1542. Şimdi ne mânâ? 500 yıl öncesinde kalmış bu olay niye hatırlatılıyor?
A- Hakikaten niye?
B- Mesaj şu: Kötülük yapın tarihe geçin! Bir cadı ajandası gelir; sizi yeniden bulur! Açık değil mi? Şöhrete ulaşamanın en kolay yolu.
A- Vay be! Gerçi, 500 yıl beklemesi gerekmiş ama olsun...
B- Ajanda içinde birçok yazılar, makaleler var. İlmi yönü kuvvetli. Çeviriler filan yapılmış. Maria Mies'den bu bağlamda bir alıntı: "Cadılar ve Modern Çağ: Ev Kadınlaştırma." Çok özetle, cadı avlarının aslında kadınların cinsel davranışlarını denetim altına almak, kadınlara özgü meslekleri yok etmek için tezgâhlandığını ileri sürüyor. Yani bir ev kadını yaratmak için önce cadılığı yok etmelisin!
A- Aslında pek de yanlış değil... Baksana, evde yemekleri sen pişiriyorsun.
B- Karıştırma meseleyi şimdi... Bak bak bu daha komik. Güya bir zamanlar kadınların cinsel etkinlikleri erkekler için tehdit olarak görülüyormuş.
A- Yok daha neler?
B- Ya 24 Şubat 2004'de ne olmuş. Okuyorum: "İstanbul Küçükçekmece'de K.T. adlı kadın, beraber yaşadığı sevgilisini bıçakladıktan sonra cinsel organını keserek öldürdü." Resmen tehdit ediyorlar bizi bunlar! Artniyet var bu haberde.
A- Ver bir de ben bakayım şu ajandaya... Bol bol resim de koymuşlar... Baykuş, kedi filan... Cadılar müttefiklerini de unutmamışlar belli ki...
B- Ayrıntılara takılma... Tarihi değiştirmeye çalışıyorlar aslında. Anlı şanlı 1 Mayıs'ımızı mesela... Bak 30 Nisan'da ne yazıyor:
" 30 Nisan'ı 1 Mayıs'a bağlayan Walpurgis gecesi sekiz cadı septinin en önemlisidir. Cadıların bu gece ayinlerle şeytanı çağırdığına inanılırdı. Bahar rüzgârlarının gücü dağların ve ağaçların üzerinden geçer. Yakılan ateşler ve danslarla kutlanır." Yani ne demeye getiriyorlar? İşçiler aslında cadıların gizli bayramını kutluyorlar. Kutsal ittifak!
A- Cadı zaten yabancı kaynaklı bir mesele... Ne bekliyordun ki?
B- Hafife alma bunları... Yerli kaynakları da iyice karıştırmışlar. "Türk edebiyatında cadı kavramı," diye koca bir bölüm var. Masallarda filan vardı hatırlamıyor musun?
A- Durum fena... Cadılar örgütleniyor galiba... Nasıl korunacağız bu gidişattan?
B- Düşmanı kendi silahıyla avlayacağız. Kitaba başvuracağız... Pardon ajandaya. Ağustos ayının ilk haftasının dipnotu. Haftanın tedbiri: "İskoçya'da cadılardan korunmak için evin kuzeydoğu köşesine eski ayakkabılar saklanır ya da gömülür. Çoğu ülkede kapılara tohumlar serpilir, pencerelere sarmısak ya da eski çizmeler asılır. Üvez, dişbudak ve huş dallarını birbirine dolayarak yapılacak muska cadılardan korunmak için taşınabilir. Eğer mumlarınız mavi mavi yanıyorsa bu önlemleri almak önem kazanır, çünkü biri size büyü yoluyla zarar vermeye çalışıyor demektir."
A- Ben daha iyi bir çare biliyorum.
B- Ne?
A- Sen bu yazıyı yazma. Ajandayı daha fazla kişi almasın, okumasın.
B- İyi de korkuyorum...
A- Nasıl yani?
B-Alırken gördüler, şimdi yazmadım diye büyü müyü yaparlar... Başa bela olur... Cadı bunlar unutma!
A- Haklısın, ayvayı yedik...
B- Onun yararı yok, esas sarmısak yemeli...
(....)