Erkan Canan, "Tutsaklık, edebiyat ve bellek", Radikal Kitap Eki, 11 Mart 2005
'Hayata Dönüş Operasyonu', ardından gelen açlık grevi ve ölümlerle Türkiye gündemini işgal eden cezaevleri konusunu çoktandır unutmuştuk. Metis Yayınları tarafından yayımlanan Hapishane Öyküleri ve Hapishane Şiirleri adı altındaki toplama öykü ve şiirler, tutsaklık ve yaratı arasındaki ilişkiye vurgu yaparken, enformasyondan muzdarip 'dışarıdaki' belleğimizi, vicdanımızın sorgulayan gözleriyle karşı karşıya bırakıyor. Jean Genet'nin 'tüm kötü olayların, unutulmaması için hepsinin kayda geçirilmesi' düşüncesini hatırlatıp, bu anlamda bir bellek oluşturma çabasıyla.
Sıkıntının, yazarın yaratımı üzerindeki etkisi bilinen bir gerçek. Özellikle hapishanede çile çeken yazarların, bu sıkıntıyı, acıyı temel alan eserleri her zaman ilgi çekmiştir. Türkiye, hapishaneleriyle düşünüldüğünde bu anlamda en 'güzel' örneklerin verildiği ülkelerden biri. Buralardan hiç eksilmemiş ilham perileri, son çıkan yayımlardan da takip ettiğimiz kadarıyla, tutuklu ve hükümlülere ilham dağıtmaya devam edecek gibi. Yalnız bir farkla: Cezaevlerinin yaşam/yönetim koşullarının kötüleşmesi, orada üretilen edebi ürünlerin de niteliğini düşürüyor ister istemez.
Şimdiye oranla, cezaevlerinden 1970'li yılların sonuna kadar nitelikli eserler çıkmıştır diyebiliriz. Bu, cezaevi şartlarının, bugüne nazaran daha rahat olmasından kaynaklanıyordu. 12 Eylül darbesinden sonra baskıların artması ve sonrasında, 19 Aralık 1999'da 'Hayata Dönüş Operasyonu' ile daha sistemli hale getirilen şiddet ile tutuklu ve hükümlüler, böyle bir fırsattan yoksun bırakıldı. Çünkü yaşam içgüdüsüyle, hayatta kalabilme savaşıyla karşı karşıya bırakılmış bir insan için entelektüel, edebi ürünler, böyle bir durumda düşünülemeyecek bir lüks oluyordu. Dolayısıyla son dönem cezaevi edebiyatı, bu baskılara bir cevap vermek adına daha öfkeli, daha yüzeysel bir içerik taşıyor.
Çok destekli bir proje
Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) öncülüğünde başlatılan ve Metis Yayınları'nın desteklediği, yayın yürütücülüğünü üstlendiği Hapishaneden Öykü ve Şiir Projesi ilk ürünlerini verdi. Projeye yirmi hapishaneden başvuran hükümlü ve tutukluların, yüz elli şiir ve yüz öyküsü derlenerek, Hapishane Öyküleri ve Hapishane Şiirler olmak üzere iki kitap yayımlandı. Türkiye, AB'ye giriş sürecinde birçok dönüşüm geçiriyor. Bu, doğal olarak sistemin aksayan yönlerine bir sorgulamayı da beraberinde getiriyor. Şimdi, on yıl önce tabu olan birçok konu bugün tartışılıyor, daha iyi bir hale getirilmek için masaya yatırılıyor. Cezaevleri de, Türkiye'nin uzun zamandır üstesinden gelemediği, baş ağrıtan böylesi sorunlarından biri. Yayımlanan bu eserler, bu sorunun gündemleşmesi, sıkıntının giderilmesi anlamında bir çaba olarak okunabilir.
PEN Türkiye Merkezi'nin Hapisteki Yazarlarla Dayanışma Komitesi, Uluslararası PEN Genel Merkezi ve Uluslararası Hapisteki Yazarlarla Dayanışma Komitesi'nin de desteklediği proje, Türkiye'de 1994-2004 yılları arasında hapiste yazanların ürünlerine yer veriyor. Proje üç aşamalı. Tutuklu ya da hükümlülerin öykü ve şiirlerinin basılması olan birinci aşama tamamlandı. Sırada, hapishane mekânlarında kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlemek ve son olarak hapisteki yazarlarla dışarıdaki yazarların yazışmasını sağlayacak bir kanal oluşturmak.
Aralarında daha önce birçok ödül almış yazar ve şairlerin de bulunduğu bu kitaplardaki yazarların öykü ve şiirleri Sezai Sarıoğlu, Aytekin Yılmaz ve Müge İplikçi tarafından hazırlanmış. Son yıllarda gündemdeki payı düşen cezaevlerini yeniden bize hatırlatan bu öykü ve şiirlerin çoğu, tutsak olmanın, kıstırılmanın yoğunluğuyla kaleme alınmış. Yine Türkiye'deki siyasi çalkantıların, sıkıntıların son dönemde edebiyatta hak ettiği yeri bulamamasına karşılık, bu kitaplardaki eserler, bu anlamda bir duyarlılığı da barındırıyor.
Proje eserlerinin Metis Yayınları'ndan çıkmasının, 12 Eylül'den sonra giderek içine kapanan, kendi siyasi söylemine kilitlenen sol edebiyat için daha geniş okuyucu kitlesiyle buluşma imkânı doğuracağı açık. Bu, daha önce bir iki sayı çıktıktan sonra kapanan ya da kapatılan, sadece aynı görüşü paylaşan okuyucuların takip ettiği dergilerde yayımlanan bu ürünlerin genele yayılması anlamına geliyor.
Bu çalışma, 2004 aralık ayında bir trafik kazasında hayatını kaybeden Uluslararası Ceza Sistemi Reformu (PRI) Başkanı Ahmed Othmani'ye ithaf edilmiş. Cezaevlerinin yaşam şartlarının düzeltilmesi için uzun yıllar mücadele vermiş olan Othmani, Tunus cezaevlerinde on yıl tutuklu kalmıştı.
Demir parmaklık, volta ve görüş günü
Seçkide yer alan öykülere baktığımızda, hemen hepsinin tutsaklık sıkıntısını taşıdığını görürüz. Elbette böyle bir durumda yazılan eser, yazarından izler taşıyacaktır. Sıkıntının dillendirilmesi terapinin başlangıcı olduğuna göre, böyle bir durumda yazı, bu sıkıntının giderilmesi için bir araç işlevi görüyor. Bu çabayı, metnin arka planında, yani olmayan kelimelerinde, o yaratan zihni düşünerek rahatlıkla görebiliriz. Biz bu öyküleri, bunu bilerek okuyor, metnin üretildiği mekândan kaynaklı olarak böyle bir yoğunlukla bakıyoruz esere.
Bir ikisi dışında çoğu öykü, mekân olarak cezaevini değil de, –mahkûmun/yazarın özleminden kaynaklı olarak– dış dünyayı almış. Yazar o an bulun(a)madığı, hatta belki hiçbir zaman bulunmadığı bir coğrafyadan bahsetmektedir. Öyküleri bu bilinçle okumak, onları daha da ilginç kılıyor, aynı zamanda okumanın kendisi de amacına ulaşmış oluyor böylece.
Türkiye'de cezaevleri konusu hep devam eden bir sıkıntı oldu. Birçok ünlü yazar ve onların birçok ünlü eseri bu sıkıntılı dönemin ürünü. Nâzım Hikmet, Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Rıfat Ilgaz, Ahmed Arif, Arif Damar, Attila İlhan, Şükran Kurdakul, Orhan Kemal, Kerim Korcan, Kemal Tahir, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Sevgi Soysal, Ataol Behramoğlu, Nihat Behram... ve daha niceleri.
Bu kitapta öyküleri ve şiirleri yayımlanan yazarların bazıları daha önce ödül almış, kendi okuyucu kitlesini oluşturmuş kişiler. Kitapta öyküleri yer alan yazarlar, yarın yeni eserleri beklenen, tanınmış yazarlar olabilir. Nergiz Gün Uzun, Veysel Avcı, Özgür Soylu, Fatma Özbay, Cafer Solgun, Aytekin Yılmaz, Sibel Öz, Ömer Nakçi, Menaf Osman, Fevzi Ayzıt, Ceylan Bağrıyanık, Seyfettin Baştımar, Nahide Ermiş, Mehmet Göcekli, Dilek Öz, Mehmet Alagöz, Saliha Çelik, Süleyman Yorulmaz... Bu isimlerden bazıları.