| ISBN13 978-975-342-203-1 | 13x19,5 cm, 128 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Behçet Çelik, “Şehiriçi Öyküleri”, Virgül, Sayı 19, Mayıs 1999 Zorlu'nun öykülerinde dil hayatın önüne geçiyor. Zorlu'nun yoğun imgelerle dolu dili, anlatmak istediğinin aracısı değil, doğrudan konusu adeta. Yeni bir şehir tanımı yapabilmenin yöntemi bu dil. Daha doğrusu, bu öyküler bizdeki eski şehir tanımlarının yapısını bozuyor. Şehri bir öteki olarak kurguluyor. Bu ötekilik öncelikle anlatıcıyla dinleyici arasında; aynı zamanda şehrin kendi içinde taşıdığı farklı ötekiliklere de işaret ediyor. Dili ötekiyle arasındaki "perde" olarak gören yazar, peşpeşe gelen imgelerle yarattığı kendine has öykü diliyle bu perdeyi aralamaya çalışıyor. Şehrin varoşlarındaki öfke ve şiddet de öykülerin diline yansımış. Şiddete maruz kalmış, tanık olmuş insanların da uygulamaktan kaçınamayacakları biçimde tarihsel bir olgu şiddet; onu besleyen karşıtlıklar ve sefalet sürdükçe. Niyazi Zorlu, birkaç yerde Halit Ziya'ya göndermede bulunuyor. Şehir İçi Öyküleri'ndeki öyküler bana o dönemin bir başka yazarının, Reşat Nuri'nin, "Miskinler Tekkesi"ni anımsattı. |