| ISBN 975-342-112-5 | 13X19,5 cm, 312 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Nesrin Kasap, “Türler Ötesi Bir Büyü: Muska ve… Sadık Yemni”, Cumhuriyet Kitap, Sayı 356, 1996 … Bu dil oyunları olağanüstü bir imgelem gücünü yansıtıyordu. Üstelik, mizah duygusunun da ne olduğunu çok iyi bilen bir imgelem gücüydü bu. Son kertede incelikli bir söylemden, yüzünüzde tebessümler uçuşturacak muzip bir söyleme geçiveriyordunuz. Aklı başında kabadayımız Ziya'da bıçkınlığın söylemiyle karşılaşıyordunuz örneğin: "Kadınlara gelince tam bir balıkçı kesilirdi. İğnenin ucuna taktığı semtteki çapkınlık ünü ve şahsına nevi fiziği çok balık çekerdi"; "Beyaz, ince kumaş dolgun vücudunun stratejik bölgelerine yapışarak kadını çıplak olmaktan daha baştan çıkarıcı yapmıştı." Hele çocukların acımasız olduğu denli de sevimli dünyasına girilen bölümlerdeki argomsu söylem neredeyse sesle gülme isteği uyandırıyordu: "Korhan onu gördüğünde Sarp planını yapmıştı. Sarı şorttan götü tabak gibi ortaya çıkmış Vakvak'ı mıhlayacaktı önce. Bunu iki nedenden yapacaktı. Birincisi estetik bir nedendi. Sarı çok cırtlaktı. 'Beni al, beni al' diye bağırıyordu." Halit Duman –Halloş– Mecnun sözleşmelerinde de zaman zaman alaycı bir söylem kullanılıyordu: "Bir tornavida verin, nöronlarınızın vidalarını sıkayım. Bir kıyak espri yapın, en dayanılmaz gülücüklerimi sunayım." Anlatının olabildiğince zengin içeriğiyle büyük bir uyum yaratıyordu bu söylem dalgalanması. Yazarın deyişiyle "boğumlu bir tasarım" üzerine kurgulanmış bu anlatının her boğumunu büyük bir keyifle çözmeye çalışırken, zamanın nasıl geçtiğinin, sayfaların nasıl eriyip bittiğinin hiç mi hiç ayrımına varmadan, kitap bitivermişti. Geride bir büyüyü yaşamış olmanın tadını bırakarak. Muskayı bilinen yazın türlerinin hiçbirine sığmayan, kendine özgü bir tür yaratan bir anlatı olarak niteleme yürekliliğini göstermek geliyor içimden. |