| ISBN13 978-975-342-570-4 | 13x19,5 cm, 160 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Aysel Sağır, “Mutluluğun da mesafesi vardır”, Radikal Kitap Eki, 11 Kasım 2006. Nasıl ve ne şekilde yaşayacağımızı önce öğrenmemiz söylense de, asıl öğretici olanın hayat olduğunu artık biliyoruz. Yani ne kadar çok deneyim, o kadar çok öğrenme. Jonathan Lear, Mutluluk, Ölüm ve Yaşamın Artakalanı'nda tam bunu söylemek istemese de, kavramların yaşamı bütünüyle anlatmaya yetmediği yönünde uyarıda bulunuyor. Çünkü, Lear'a göre, yaşama yönelik oluşturulan kavramların hep bir artakalanı var. Biri psikanaliz, diğeri felsefenin alanına giren, etik yaşama ilişkin anlayış, erdemli olmanın yaşama getireceği yararlar, bilinçdışı güdülenimler gibi konular kitabın ana konusu. Belli karakter oluşumlarını diğerlerinden daha iyi bulan Aristoteles, bunlar arasında dolu, zengin, anlamlı, mutlu bir yaşam sürmeyi kolaylaştıran karakter oluşumlarını, insani kusursuzluklar, yani erdem olarak görüyor. Psikanalitik bilinçdışı ve etik yaşamı karaktere dayandırma çabası hakkında, kitabın daha başında, bilinçdışının "herhangi bir düzayak karakter oluşumu açıklamasına dahil edilemeyecek kadar yıkıcı" olduğunu öne süren yazar, psikanalizin bir bilim dalı olmadığını ısrarla vurguluyor önce. 'Bilinçdışını, bilinçli hale getirmek' ise, Freud'a göre, ruhun dönüşüm geçirmesine bağlı. Zira, bastıralan, bilinçdışında tutulan, yüzleşilemeyen şeyler, aynı zamanda insanın mutluluğunun da önünde bir engel gibi duruyor. Bu duruma göre, bilinçdışı ve etik arasında doğru bir bağlantı kurduğumuzda mutluluğu elde edeceğiz neredeyse. Ama öyle değil, Aritotoles, binlerce yıl önce bunu sezinlemiş, "Aristoteles etiğinde zaten varolan, kendilik temsilini rahatsız eden, ama kendinin pek de bilincinde olmayan şey nedir?" sorusuna halen yanıt aranıyor. Yine Aristoteles, nasıl iyi davranılacağı üzerine belli kurallar dizisi tespit edilemeyeceğini, kişinin iyi bir karaktere sahip olması için yüzünü önce kendisine çevirmesi gerektiğiyle ilgili psikolojik yönü görmüş. İtidalliği savunarak, mesafeleri koruma kaygısı güden Aristoteles, mutluluğun ne çok yakın ne de çok uzak olmamasından yanadır. Aksi takdirde mutluluk bizden kaçacaktır, "Çok uzakta olmamalıdır, yoksa cesaretimiz kırılır, ama çok yakına gelirse bundan hoşnutsuz olmaya başlarız ve sanki ufkun hemen ötesinde yatan başka bir mutluluk hakkında fantezi kurarız." Böylelikle mutluluktan birkaç adım daha uzaklaşırız, çünkü etik yaşam mutluluğun anahtarını kendi dışına atmıştır. Bu durumda, Aristoteles için etik sadece, "komşularımızdan alabildiğine uzaklaşmak"tır. Zira, "onlarla ne kadar az işiniz olursa o kadar iyi! Etik yaşamın göbeğindeyken bile, doğru anlaşılığında, bu yaşamın gerçek değeri günün birinde ondan uzaklaşmanıza izin verecek olmasıdır." Ölümsüz eylemi ölüler yapar Mutluluğu yakalama olasılığından uzaklaştıkça, yaşamdaki etkinlikler açısından ölü gibi durumda olma fantazisini yücelten bir Aristoteles vardır artık karşımızda. Bir tarafta insan olma çabası varken, diğer tarafta insan olmaktan kaçabilme fırsatı oluşur; "Ya da, en fazla, insan yaşamının sıradan koşullarından kaçabilindiğinde insan olunur." Mutluluğun peşinden koştukça, aynı hızla kaçan bir mutlulukta mı, yoksa koşulan yollarda mı sorun olduğu henüz belirsizliğini korumaktadır. Mutluluk dışarı kaçmıştır, onu aramak için hep biraz öteye bakmak gerekecektir. Gün gelir mutluluğu arayan insan, kendine zarar vermeye başlar, "psikososyal gelişimin ilk safhaları, doğası gereği öyle travmatiktir ki, hazırlıksızlığı, kırılgan bene gelen darbeler, trajik tersine çevirmeler ve kayıplar ona öylesine damgasını vurmuştur ki" geriye ölüm dürtüsü kalır. Freud da, tıpkı Aristoteles'in 'iyi'yi devreye sokması gibi, 'ölüm"ü devreye sokacaktır. Gerek Aristoteles'in felsefesinde, gerekse Freud'un psikanalizinde hep bir dışarısı vardır. Dolayısıyla, her iki düşünür de dışarıya bir isim vermek isterler ve bu isim 'iyi'dir. İki düşünür de oraya ulaşmayı isimlendirmek ister; 'mutluluk.' Mutluluk hep ötelerde bir yerdedir. Ansal bir şeydir, mutlu olduğumuzu yaşadıktan sonra anlarız. İnsanla ilgili temel sorunların ele alındığı kitapta, her insan ve yaşamının birçok olasılığı bünyesinde barındırdığına dair bir sonuç çıkıyor. |