Derya Sazak, “Sinop Çernobil olmasın”, Milliyet, 29 Nisan 2006
Başını koyduğu yastıktan oyuncak ayısına ve bez bebeklerine hüzünle gülümseyen kız çocuğunun adı Annya Pesenko. Beyaz Rusya'da, Gomel Belediyesi'nin "Çernobil felaketzedeleri" için hazırladığı sertifikaya sahip. Onun ve benzeri çocukların, 1986 yılındaki nükleer kazadan sonra yaşadıkları trajedinin fotoğrafları, Greenpeace örgütünce bir albümde toplandı.
Metis Yayınları, Çernobil'in 20. yılında "nükleerin doğa ve insan için bedeli"ni anlatan bu albümü Sertifika No: 000358 adıyla Türkiye kamuoyunun dikkatine sundu. Annya 1990 doğumlu. Nükleer felaket onun köyünü de kirletti. 1994'te kanser teşhisi kondu. 16 yıldır beynindeki tümörle savaşıyor. Annya her on beş dakikada bir yatağında hareket etmek zorunda. Anne ve babası, kızlarını bu güç durumda yalnız bırakmamak için geceleri Annya'nın başucunda uyuyorlar.
Çernobil kurbanı binlerce çocuk ve aile, kazanın 20. yılında bile felaketin sonuçlarını yaşıyorlar. Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna'da milyonlarca insanın yaşamı kazadan olumsuz etkilenmesine karşın, "nükleer çılgınlığın önü alınabilmiş değil."
İran'ın nükleer programda "uranyum zenginleştirme aşamasına" gelmesi ülkenin sokaklarında kutlandı. Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İran gibi ülkeler, nükleerin doğa ve insan üzerindeki tehditlerini bir yana bırakıp salt bir güç gösterisi olarak Rusya'dan teknoloji satın alıyorlar. ABD de özellikle İran'ı caydırmak uğruna, nükleer reaktörü bölgeye müdahalenin aracı haline getirmenin peşinde. Askeri ve stratejik güçlenmeye yönelik askeri amaçlı hedefler bir yana bırakılırsa, nükleer santralların küresel enerji ihtiyacının karşılanmasına olan katkıları abartıldığı kadar yüksek değil. Enerji uzmanları bu katkıyı yüzde 2 olarak hesaplıyor. Buna karşılık, insanlık ağır bir fatura ödemek zorunda kalıyor. Nükleerin yıkıcı ve kirletici etkileri, Greenpeace örgütünün de uyardığı gibi, "sınır tanımıyor!'
Sertifika No: 000358 albümündeki Annya'nın trajedisi, Çernobil kurbanı binlerce çocuğun ödediği bedeli gösteriyor. Çernobil'in üzerinden 20 yıl geçti. Radyasyon yüklü bulutlar o dönemde Trakya'yı ve Karadeniz'i de etkiledi. Ancak bizim yöneticilerimiz, tehlikenin boyutlarını insanlara anlatmak ve uyarmak yerine "çay içerek" olayı kapatmaya çalıştılar.
Ülkemizde kanserin yayılma hızında Çernobil'in etkisi hâlâ tartışılıyor. Karadeniz insanı şimdiden ağır bir bedel ödemiş durumdayken, nükleer santral inadına Sinop'a kurulmak isteniyor.
"Nükleer santral onların olsun, Sinop bizim!"
Sinoplular bugün "Nükleer belaya dur" diyecekler.