Önsöz, s. 9-11
Mavi Akım, Türkiye'nin Avrasya coğrafyasıyla tanışma merasiminin önemli konuklarındandır. Benim de meslek hayatımın önemli kilometre taşlarından biridir...
Mavi Akım ile ilgili bir kitap yazmaya, bu projeyle ilgili cevapsız sorularım olduğunu tespit ettiğimde karar verdim. Bu kararı verdikten sonra, cevapsız soruların farkında olduğumdan da fazla olduğunu, cevapların ise hiç de beklenildiği biçimde ortaya çıkmadığını gördüm. Bu nedenle cevapları bir paket olarak size sunmaya karar verdim. Yine de bazı cevaplar, hâlâ ulaşılmayı bekliyor olabilir.
Mavi Akım'ı odak noktası yaparken, ön ve arka plandaki aktörleri, kırılma noktalarını, yönetim erkinin düzeyini, uluslararası alanda güç tanımının göreceliğini ortaya koymaya çalıştım. Bu coğrafyada ayakta kalmak için her alanda ve her zaman büyük savaşımlar gerektiğini, toplumsal dayanışmanın bu bağlamda olmazsa olmaz koşul olduğunu göstermeyi denedim.
Söz konusu olanın basit bir enerji projesi olmadığı ortadaydı. Sahnede o bildik Büyük Oyun'un yeni bir perdesi oynanıyor gibiydi.
Mavi Akım'ı kavrayabilmenin yolunun; Türkiye, Rusya, ABD, İran, İsrail ve Avrupa Birliği'nin, tabii bu arada dev petrol şirketlerinin hareket noktalarını kavrayabilmekten geçtiğini mesleki birikimimle kestirebiliyordum. Ancak, stratejinin ne ölçüde derin olduğunu, bu kitap için özel olarak çalışmaya başladığımda anladım.
Çok aktörlü ve siyasetin önemli rol oynadığı enerji projelerinden bahsederken, ideolojik davranmakla, bir ülkenin propagandasını yapmak veya düşmanı olmakla suçlanma ihtimaliniz yüksektir. Hele Mavi Akım gibi bir konuda kitap yazmaya kalkışırsanız, bu ihtimal daha da artar.
Çalışmayı bir cümle ile özetlemem gerekirse; Türkiye başta olmak üzere Mavi Akım'da yer alan, onu destekleyen, geliştiren ülkelerin, petrol şirketlerinin, kişilerin neyi amaçladığı, neler yaptığı üzerinde, tarihsel bir perspektifte yoğunlaşan ve bu bulgulardan yola çıkarak geleceğe dair bir değerlendirme yapmaya çalışan bir kitap bu.
Bu kitap gizli ilişkileri ortaya çıkarma, maskelerini düşüreceği bazı suçluları yargıç önüne çıkarma iddiasını taşımıyor. Keşke "yazının gücü"yle bunları yapabilmek mümkün olsaydı. O zaman her şey daha kolay olurdu. Bunun yerine, yapay ve hedefinden sapmış tartışmaların tozu dumanı arasında, birtakım ulusal ve uluslararası bağlantıları Mavi Akım üzerinden netleştirmeyi hedefliyor.
Bu anlayışla kitapta Mavi Akım'ın Rusya'nın bir zaferi olduğunu söylerken bu ülkenin propagandasını yapmayı hedefliyor değilim. İsrail'in ve Yahudi lobilerinin Mavi Akım'la ilgilerini ve öncesinden bugüne Türkiye ve Kafkaslar'da etkinlik kurma çabasını incelerken de siyonizm ve anti-semitizm gibi tartışmaların tamamen dışında kalmaya özen gösteriyorum.
Öte yandan Mavi Akım'ı geliştiren, açık ya da örtük biçimde destekleyen, bu amaçla siyasetin, diplomasinin, paranın her türlü imkânını kullanan ülkeleri ve petrol şirketlerini kıyasıya eleştirmek veya suçlamak iddiasında da değilim. Çünkü tek başına veya ortaklaşa, her ülke ve şirket özünde kendi bekası, çıkarı için hamlelerini yapar ve bunun yadırganacak bir tarafı da yoktur. Benim yaptığımsa, "ülkemizin çıkarları" diye yola çıkıp tablonun bütününü görmeden, göremeden, göstermeden atılan adımları eleştirmekten ibaret.
7-8 yıldır izlediğim, gazeteci olarak günü gününe ve derinlemesine nüfuz ettiğim bir konuda kitap yazmanın çok zor olmadığını itiraf etmeliyim. Önce arşivimi yığdım önüme. Daha önce didik didik etmiş olduğum yerli ve yabancı kaynaklar, çalışmam için bir altyapı oluşturmuştu zaten.
Yıllar boyunca görüştüğüm siyasetçilere, bürokratlara, akademisyenlere, şirket yöneticilerine sora sora ve yaza yaza netleştirdiğim konulara, bu kitabın kurgusu içinde yeni konular ve sorular ekledim. Ve son bir yıl içinde yerli ve yabancı kaynaklarıma, kimi zaman yüzyüze, bazen de internet üzerinden yeni yeni sorular yönelttim.
Sonuçta böyle bir kitabı yazmış olmaktan mutluluk duydum. Birinci Dünya Savaşı öncesinden günümüze dek uzanan bir paylaşım kavgasının çok önemli bir safhasına ilişkin, ilk bütünlüklü çalışmayı yaptığımı düşünüyorum. Bunu akademisyenlerden önce yapmış olmama da açıkçası şaşırıyorum.
Sözün özü, Mavi Akım'ın bir yanda uluslararası strateji boyutunun, diğer yanda ülke içindeki polisiye yönlerinin araştırılması gerekir. Gün gün alınan kararların takibi, içerdeki aktörlerin davranışlarındaki şifrenin çözülmesi, maddi çıkarlar üzerine kurulu ilişkiler yumağına ulaşılması, değerlendirme yapmak için yeni yeni kriterler yaratabilir.
İlk kitabın yayımlanmasının bu konudaki diğer araştırmacılar için de bir teşvik unsuru olabileceğini, bu kitapta eksik olabilecek hususlar konusunda da kapsamlı çalışmaların yapılabileceğini umuyorum. Türkiye' nin bu konuları tartışmaya öyle çok ihtiyacı var ki...
Bazılarını atlamamak istediğimden, bazılarını da aktaramayacağımdan, buraya bu çalışmaya katkı sunanların uzun listesini yazamıyorum. Sadece, Mavi Akım kitabının yazılmasına katkıda bulunan herkese şükranlarımı sunuyorum.