Senem Onan, “’Çürük’ bir felsefeci!”, Radikal Kitap, 27 Şubat 2004
"Levinas, Emmanuel (1905- ) Fransız düşünürü... Felsefe alanında ne kadar saçmasapanlık varsa tümünü benimsemiş, Husserl'in olaybilimi (fenomenolojisi) üstünde çalışmış, Heidegger'in varoluşçuluğunu (egzistansiyalizmini) izlemiş, Yahudiliği uzun uzun incelemiştir. Sağlam bir çağda yaşayan çürük kafalardan biridir." Orhan Hançerlioğlu, kendi Felsefe Ansiklopedisi'nin düşünürler bölümünde Litvanya doğumlu Fransız filozoftan böyle bahsediyor.
En uzak mesafe
Can Yücel de, dünyadaki en uzak mesafeninin iki insan zihni arasında olduğunu söyler. Düşüncelerimiz en mahrem yanımızdır. En düşünmeden söylediğimiz düşüncemiz yüzünden bile, herkesin önünde çırılçıplak kalmış gibi hissedebiliriz. Başka bir şey, bir düşünce veya olayla karşılaştığımızda “saçmasapan” buluvermek hepimizin zaafıdır. Bu zaaf birinin demek istediğini anlamadığımızda daha bir palazlanır. Birinin, bir başkasını anlamaması, her ne sebeple olursa olsun hazin bir durum. Levinas mevzuya daha bilgece yaklaşır; "Başkasıyla olan ilişkimiz, elbet onu anlamayı istemektir, ama bu ilişki anlamayı aşar." Çünkü ona göre başkası sadece olduğu için, bizzat “olma” niteliğinden dolayı önem taşır.
Çocukların erken yaşta İbranice'yi ve Ahdi Atik'i öğrendiği bir Musevi cemaatinde büyüyen ve karısı hariç tüm ailesini Yahudi soykırımında kaybeden Levinas'ın; “başkası”yla ilişkilerimiz, ben ve başkası, yüz yüze ilişki, öznelik, varlık, aşk ve eros, etik ve adalet konularında makaleleri var.
Metis Yayınları, çağdaş Fransız felsefesinin bu önemli düşünürünün seçme yazılarından ve kendisiyle yapılmış söyleşilerden oluşan bir seçki hazırlamış. Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Zeynep Direk ve Erdem Gökyaran tarafından hazırlanan Sonsuza Tanıklık, Levinas'ın henüz hiçbir eseri Türkçe yayımlanmamış olduğu için iyice önem kazanıyor. Çünkü işin içine bir de Levinas'ın Türkçe'deki dilini kurmak giriyor.
Felsefi bir metni anlamak
Kitabın sunuş bölümünde Direk'in de belirttiği gibi, uzmanı olmayan kişiler tarafından yapılan felsefe çevirileri yüzünden ortaya gerçekten saçmasapan bir durum çıkabilir. Bir felsefe metnini çevirmek için “dil” bilgisi kadar, konuya hâkim olmak da gerekli. Bu kitaptaki metinler, Levinas felsefesiyle ilgilenen yüksek lisans öğrencileri ve akademisyenler tarafından çevrildiği için içimiz ferah. Teknik ve terminoloji yüklü felsefe dilinin getirdiği zorluklar ise çoğu okuyucu için baki. Belki de, felsefi olsun olmasın, herhangi bir metni anlamak, ancak dinleme sanatında ustalaşma arzusu varsa mümkün olabilir.
Açıkça söylemekte fayda var, bu metinler her babayiğidin harcı değil. Ama Levinas'la yeni tanışanlar için Sonsuza Tanıklık'ta hem önemli kavram ve konuların açıklamaları var hem de teorik metinleri anlamaya yardımcı olacak ipuçları veren söyleşiler. Seçki'nin diğer bir faydalı yanı da düşünürün geniş ilgi yelpazesinin yansıtılması. Levinas hakkında temel bilgi edinmek isteyenler bu kitabı okuyarak onun İsrail ve Yahudi Etiği üzerine düşüncelerini, sanat, estetik ve siyaset hakkındaki fikirlerini öğrenebilir.
Levinas, Philippe Nemo ile 1981'de yapılan söyleşisinde, varlığın anlamına ilişkin önemli sorunun Leibnizci "neden bir şey var da, yok değil?" sorusu değil, "varolarak öldürüyor muyum?" sorusu olduğunu iddia eder. Çünkü öldürmeksizin veya en azından birinin ölümüne zemin hazırlamaksızın toplum içinde yaşanamaz. Kitabın son paragrafında da, gerçekten insanca bir yaşamın dinginliğini devam ettirebilmesi için varlığın kendi varlığının sebebi olarak görülmemesi, hayatta kalma arzusunun varlığın temeli haline gelmemesi gerektiğini söylüyor. Sonuçta ona göre, Karamozof Kardeşler'den Alyoşa'nın da dediği gibi hepimiz tüm diğerlerinden sorumluyuz.