ISBN13 978-975-342-312-0
13x19,5 cm, 128 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Ruşen Çakır, "Sunuş", Nisan 2001, s. 7-10

Sabah gazetesi, 80'li yıllarda Türkiye medyasının yükselen yıldızıydı; kendi deyimiyle "amiral gemisi" idi. Gazete kısa sürede köklü rakiplerini sollamış, büyük bir tiraj başarısı yakalamıştı. Sabah'ın yükselişi tiraj rakamlarının ötesinde bir şey ifade ediyordu: Yeni bir dönemin, 80'lerdeki hızlı toplumsal değişimin medyadaki temsilcisi, yeni hayatın yazılı-basılı lokomotifiydi Sabah. Bir dönem çok konuşulmuş çok tartışılmış "yükselen değerler"in sözcüsüydü. Ve Babıâli medyasından İkitelli medyasına geçişin simgesi...

Mecidiyeköy'deki ilk yıllarda, bir gazete adıydı Sabah. İkitelli'deki plazaya taşınıldığında ise gazeteleri, dergileri, televizyon kanalları, radyo istasyonlarıyla dev bir grubun adı. Ama merkezdeki stratejik üs gazeteydi hâlâ. Grubun tavrı, bakışı önce gazeteden izlenebiliyor, kavgalar gazete manşetinde başlayıp barış çubukları yine gazete manşetinde yakılıyordu.

Sabah'ın ilk yıllarında Turgut Özal başbakandı. Gazete, Özal'ın Çankaya'ya çıkışına ve ölümüne; Süleyman Demirel'in dönüşüne, Çankaya yıllarına ve düşüşüne; Ahmet Necdet Sezer'in seçilişine; Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit'in başbakanlık dönemlerine, ekonomik krizlere, 28 Şubat sürecine tanıklık etti. Yalnızca tanık değil, taraftı da Sabah çoğu zaman. Siyasi kavgalara girdi; genel ve yerel seçimlere, parti kongrelerine "ağırlık" koymaya çalıştı. Gazetenin, taraf seçerken, temsil ettiği değerler doğrultusunda mı hareket ettiği, yoksa birtakım "özel" anlaşmalarla mı yön belirlediği çok tartışıldı. İkisi aynı şeydi belki, yükselen değerler o tür yakınlaşmaları gerektiriyor olabilirdi.

Öyle ya da böyle, bir "güç"tü Sabah. Sarsılmaz gibi görünen bir güç. Ama sarsıldı, sallandı. Grubun yaşadığı mali kriz, Etibank'ın gruba dahil edilmesi ve çöküşü, 20. yüzyılın sonuna damgasını vurmuş Sabah'ı 21. yüzyılın hemen başında boşluğa itiverdi. Hisse dağılımı tartışmalı, patronu tutuklu ve yöneticilerinin "adli" gelecekleri belirsiz, mali krizi derin bir yapıydı artık Sabah grubu. Eskisi kadar güçlü görünmüyordu.

Çöküş, dağılmayı da getirdi. Sabah'ı zirveye taşıyan çekirdek ekip dağıldı. Diğer medya gruplarıyla, partilerle, liderlerle, kurumlarla, ideolojilerle girişilmiş kavgaların manşetlerini birlikte atan, spotlarını birlikte yazan ekip kendi içinde kavgalı hale düştü. Ayrılanlar ve ayrılması istenenler oldu. Grubun Mehmet Emin Karamehmet patronajına devri ve Dinç Bilgin'in bir akşam aniden dönüvermesi iç kavgayı kızıştırdı.

Dinç Bilgin-Zafer Mutlu ikilisinin birlikte çalışmak istemedikleri isimler arasında Can Ataklı da vardı şimdi. Mecidiyeköy yıllarındaki çekirdek ekiptendi Ataklı. Gazetenin yükseliş döneminde, en güçlü günlerinde, Sabah adının dev bir gruba dönüştüğü süreçte hep önemli roller üstlenmişti. Ve artık yollar ayrılıyordu...

Amiral Battı bir "Can Ataklı kitabı" değil. Fakat onun tanıklığı kitapta çok önemli bir yer tutuyor. Ataklı, grubun yükseliş ve çöküş dönemini, Sabah'taki yıllarını, özellikle son dönemin tartışmalı olaylarını anlatıyor. Serkan Seymen'in uzun söyleşisinden kitap sayfalarına yansıyanlar, Ataklı'nın anlattıkları, hatırladıkları, hatırladıkları içinden seçtikleri ve öznel yorumları... Okurken, Can Ataklı'nın öznellik paylarını, kırgınlık paylarını da hesaba katmak gerekiyor kuşkusuz.

Kitabın, Sabah ve bağlı olduğu yayın grubu içindeki çekişmelerde kimin haklı olduğunu, kimin haksız olduğunu ortaya çıkarmak gibi bir amacı kesinlikle yok. Niyetimiz, Sabah'ı simgeleştiren dönemi, o dönemin değerlerini, medyadaki değişim sürecini ve bu büyük medya grubunu sarsan ikinci değişim dalgasını "çekirdek"teki bir tanığın, tanıklığın ötesinde zaman zaman aktör olmuş bir gazetecinin ağzından dinlemek.

Bu kitaba emeği geçen dört gazeteciden (Serkan Seymen, Can Kozanoğlu, Kemal Can, Ruşen Çakır) yalnızca Kemal Can Sabah grubunda çalıştı. Her ne kadar bu grubun temsil ettiği zihniyeti hep eleştirmiş olsak da kişisel bir kinimiz yok. Ayrıca Serkan dışında üçümüz, sonradan Sabah grubuna katılmış olan (ve kapak resminde de yer alan) Ercan Arıklı'nın Nokta dergisinde çalıştık. Serkan da, Nokta'da, Arıklı'dan sonraki dönemde görev yaptı. Ve hiçbirimizin Ercan Bey'le bir alıp veremediği olmadı.

Şu an her birimizin Sabah gruplarının değişik kademelerinde görev yapan arkadaşlarımız, dostlarımız; gazetecilik faaliyetlerini takdir ettiğimiz çok sayıda meslektaşımız var. Kaldı ki, Sabah grubunun kepenk indirip yüzlerce kişinin daha işsiz kalmasını ve medya sektörünün daha da daralmasını arzuluyor değiliz.

Dinç Bilgin hep gazetecilikten gelme bir medya patronu olmakla övünür ve banka sahibi rakiplerinin "haksız rekabet"inden şikâyet ederdi. Sonra birtakım siyasetçilerin teşvik ve yardımlarıyla, Cavit Çağlar'ın devletten almış olduğu Etibank'ı devraldı. Ardından KKTC'de off-shore banka açtı. Bütün bu süreç içerisinde gazeteciliğini iyice geri plana itti, elinin altındaki medyayı diğer işlerinin hizmetine koştu. Ama DGM'de yargılanırken "Ben bankacı değil gazeteciyim," demek durumunda kaldı.

Bu kitapta şu ve benzeri soruların cevaplarını arıyoruz: Sabah'ı sarsan olaylar yeni bir değerler sisteminin gelişini mi vurguluyor, yoksa aynı değerler sistemi içinde roller, oyuncular mı değişiyor? 21. yüzyıl yeni bir değişim sürecine yeni kahramanlar mı arıyor, yoksa 20. yüzyılın sonundaki değişim artık kendi evlatlarını tüketmeye mi başlıyor?

Amiral Battı, Can Kozanoğlu'nun İletişim Yayınları'ndan 1992'de çıkan Cilalı İmaj Devri adlı kitabından, Zafer Mutlu'dan hareketle kaleme aldığı Sabah grubunu ve onun temsil ettiği "yükselen değerler"i tasvir eden yazısıyla başlıyor. Ardından Serkan Seymen'in Can Ataklı ile yaptığı söyleşiyi, Ataklı tarafından gözden geçirilmiş tam metniyle yayınlıyoruz. Daha sonra Can Kozanoğlu ile, 10 yıl sonra çöküşü tartışıyoruz. Kitabın son sözlerini ise Kemal Can söylüyor.

Kitapta, Sabah grubunun batışına temel oluşturan bankacılık skandalıyla ilgili Bankalar Yeminli Murakıpları'nın inceleme raporunun "Özet ve Sonuç" bölümü ile Ataklı'nın 1995'in son aylarında yayınlanan bazı yazılarını da ek olarak sunuyoruz. Bu yazılar, Ataklı'nın bir dönem Sabah grubunun Doğan grubuyla olan kavgasında önemli bir rol oynadığını gösteriyor. İşin garip yanı, altı yıl sonra Dinç Bilgin, Aydın Doğan'ın yardımlarıyla ceketini giyip tekrar grubunun başına geçtiğinde ilk yaptığı işlerden biri Ataklı'yı kovmak oldu...

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X