| ISBN13 978-975-342- 647-3 | 13x19,5 cm, 192 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | "Kadınlar ve Eşcinsellik", s. 133 Eşcinsellikle kadın hareketleri arasında bir paralellik görüyorum. Eşcinseller de her şeyden önce kendileriyle ilgililer. Eşcinsellik aleyhinde söylenecek en ufak bir sözün bile gelip dayandığı nokta, sonuçta eşcinsellerin, hem istenen hem de acı verici bir durum olan azınlık ayrımcılığı içinde kendilerini doğrulaması oluyor. Kadınlar şimdi adeta erkeklerle aralarındaki ayrımın dimdik ve sapasağlam ayakta durmasına gayret ediyorlar. Eşcinseller de aynı şekilde toplumla aralarındaki uzaklığı, kendilerine yöneltilen eski baskıları koruma çabasındalar. Durumlarının düzeldiğini öne sürme cüretini gösterirseniz onlara büyük bir hakarette bulunmuş oluyorsunuz. Kadınlar gibi eşcinseller de toplumla olan davalarını sürdürmek niyetindeler. Davalarını iyice yerleşikleştiriyor, buralara bağlanıyor, şehitlerini buralardan seçiyorlar. Kadınlar militanlık yolunu seçmeselerdi, sanırım onlar da aynı gelişmeyi gösterirlerdi. İnsan böyle şeyleri kendinden biliyor. Ben, bir kadın hareketi içinde mücadele etmedim –düşüncesi bile hâlâ ürkütüyor beni– ama ben de onlar kadar değiştim, hatta belki daha da fazla, geri dönmemecesine. "Geçmişimde" diyebileceğim bir şey var. Şimdi yaşamımı görüyorum. Eskiden görmezdim. Büyük bir hayretle, giderek büyüyen bir hayretle görüyorum. |