ISBN13 978-605-316-427-2
13x19,5 cm, 360 s.
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Giriş, "Rahatımızı Kaçıran Şeyler", s. 9-11

25 Ağustos 1996 günü babam, kasabamız New Hampshire’ın ana caddesinde hafta içi satış görüşmelerine gitmek için kullandığı eski model dört kapılı sedanıyla seyir halindeydi. Uzatmalı sevgilisi Patricia’yla birlikte plajda bir gün geçirmek için deniz kıyısına gidiyorlardı. Saat 11:20’ydi ve güneş tepeye doğru tırmanırken hava sıcaklığı da giderek yükseliyordu. Arabanın camları inikti, babam genellikle böyle tercih ederdi zaten. Kendisi tutkulu bir Marlboro Lights tiryakisiydi ve hava aşırı bunaltıcı olmadığı sürece klima kullanmaktan kaçınırdı. Ne de olsa New Englandlıydık, çok da berbat değilse hava koşullarına göğüs gerebilmemiz gerekirdi.

Babam elini arabanın dışına sarkıtmış, parmaklarının arasına yanan bir sigara sıkıştırmış, kolunun ön tarafını araba kapısının sıcak metaline dayamıştı. Radyo Boston Red Sox maçını veren bir AM istasyonuna ayarlanmıştı. Babam beyzbola doyamazdı. Neredeyse tüm maçları takip eder, o sırada bir maç oynanmıyorsa da geçmiş karşılaşmaları analiz edip ilerideki karşılaşmalar hakkında tahminlerde bulunan yayınları dinlerdi. Dickens okuyan ve Duran Duran’a takıntılı bir ergenken, babamın spora olan merakını, özellikle de spor radyosu bağımlılığını çileden çıkarıcı bulurdum. Çoğunlukla arka koltukta oturup okuduğum şeye odaklanmaya çalışır, kalın kitabımın arkasına gizlenerek gözlerimi devirirdim. Bazen sırf onu gıcık etmek için rakip takıma tezahürat ederdim, o da beni arabayı kenara çekip tek evladını eve yürüyerek gitmeye mecbur bırakmakla tehdit ederdi.

Ama 1996’da yirmi dört yaşındaydım. Ağustos ayının o pazar gününde babamla arabada değildim. Olan biteni üç ayrı kaynaktan öğrendim: birinci dereceden yakını olarak bana babamın öldüğünü haber veren eyalet polisinden, babamın nereye götürüldüğünü öğrenmek için aradığım ve meslektaşlarının naaşın alışılmadık durumunu tartıştığını hatırlayan cenaze levazımatçısından ve babamın cenazesinden yirmi beş yıl sonraki ilk sohbetimiz sırasında Patricia’dan. Fakat babam alışkanlıklarına öyle bağlıydı ki olayları muhtemelen yaşandığı haliyle kafamda canlandırmakta hiç zorlanmıyorum. Gözümü kapattığımda onun arabada oturuşunu, bardak tutucuya sıkıştırdığı strafor bardaktaki kahvesini, gevşek biçimde direksiyonun üzerine bıraktığı elini görebiliyorum.

Büyüme çağımda babamla aram iyi değildi. Ben daha iki aylıkken annemle boşanmışlardı, çocukluğum boyunca babamı yalnızca birkaç kez gördüm. Aramızdaki gerilim annemin 1986’da bir araba kazasında ölmesi ve benim on dört yaşında Indiana taşrasındaki evimden taşınıp babam ve Patricia’yla birlikte New Hampshire banliyösünde yaşamaya başlamamla iyice arttı. Yeni tanıştığım kişilere veya arkadaşlarıma ailevi durumumu izah etmeye çalışırken hüsnütabirle söylediğim üzere, babamla birbirimize “yabancılaşmıştık”. Bir babam vardı ve onu seviyordum, sadece onunla hiç konuşmuyordum.

Babam o gün direksiyon başındayken, her zamanki gibi polen toplamaya çıkmış yalnız bir arının rotası babamın açık araba penceresiyle kesişti. Kafası karışan arı panikledi. Babamı boynunun yan tarafından, kulağına yakın bir yerden soktu. Babam şaşırsa da sakinliğini koruyarak arabayı kullanmaya devam etti.

Bundan sonra olanlar çıplak gözle görülebilir şeyler değildi. Olaylar mikroskobik seviyeye, babamın vücudunun içine kaydı. Biyoloji kontrolü ele aldı.

Arının iğnesi zehrini –su, histamin, feromonlar, enzimler, çeşitli amino asit ya da proteinlerden oluşan bir karışım– ince deri katmanının altından babamın boynundaki yağlı dokuya bıraktı. Kan damarlarıyla dolu olan boyun dolaşım açısından harika bir bölgedir, yani zehir babamın vücuduna hızla yayılmak için eşsiz bir fırsat yakalamıştı. Babamın bağışıklık hücrelerinin bir kısmı –mast hücreleri ve bazofiller– zehrin bazı bileşenlerini hızla tespit etti.

Mast hücreleri ve bazofiller gibi akyuvar türleri kemik iliğimizde üretilir ve insan vücudunda dolaşıp virüsler, bakteriler ve kanser hücreleri gibi yabancı ya da zararlı maddeleri yutarak enfeksiyon ya da hastalıklarla mücadele etmeye yardımcı olur. Mast hücreleri derimizin altındaki bağdokuda, solunum sistemimizin ve sindirim sistemimizin iç çeperinde ve lenf düğümlerini, sinirleri ve kan damarlarını çevreleyen dokuda bulunur. Bazofiller kan dolaşımımızda bulunur. Yani insan vücudunun hemen hemen her yerinde mast hücreleri ve bazofiller mevcuttur. Epey basitleştirilmiş haliyle söyleyecek olursak, görevleri bağışıklık yanıtımızı başlatmak ve bu yanıtın şiddetini artırmaktır. Onları çeşitli proteinler ve kimyasallar salgılayarak bağışıklık sistemi yanıtının şiddetini ayarlayan “orkestra şefleri” olarak düşünebilirsiniz.

Arı zehri, normal koşullar altında alerjik olmayan birinde bile vücudun çok iyi yanıt verdiği bir doğal madde değildir. Arı zehri doğal olarak hemorajiktir, yani kan hücrelerimizi parçalama yeteneğine sahiptir. Yine de arı ve yabanarısı zehri çoğu insanda sokulan bölgede ağrılı, lokalize bir şişliğe neden olmak dışında nispeten zararsızdır. Herkesin bağışıklık hücreleri zehre tepki verir, babamınkilerse aşırı tepki verip bağışıklık sistemini anafilaksi olarak bilinen ölümcül sarmala soktu. Dünya Sağlık Örgütü anafilaksiyi “aniden başlayan ve yaşamı tehdit edebilen solunum sistemi, nefes alma ve dolaşım sorunlarıyla kendini gösteren ciddi ve ölümcül bir sistemik aşırı hassasiyet” olarak tanımlıyor. Herkesin anlayacağı dilde ifade edersek, babamın arı zehrine gizli bir alerjisi, son âna kadar feci biçimde hafife aldığı bir aşırı hassasiyeti vardı.

Daha birkaç hafta önce Walmart otoparkında babamı yine arı sokmuştu. Eve döndüğünde Patricia’ya kendini pek iyi hissetmediğini söylemiş, hafif alerjik yanıtlar için sıklıkla tavsiye edilen, iyi bilinen bir antihistaminik olan Benadryl’den içmişti. Kısa süre içinde kendini toparlamıştı ama Patricia onun arıya alerjisi olabileceğinden şüphelenerek bir doktora görünmesi için üstelemişti. Bedensel sağlığına özen göstermeyişiyle nam salmış olan babam (çok fazla sigara, çok fazla burbon içer, çok fazla pirzola yerdi) buna aldırış etmedi.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2025. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X