Yağız Alp Tangün, "Yeni Türkiye’de politikanın mekânsal kullanım kılavuzu", K24, 24 Ekim 2019
Mekân, içinde yaşayıp üstünde dolaşıyor olmamıza karşın gündelik hayata sinmiş siyaset bağlantısını çoğu zaman kaçırdığımız önemli bir başlangıç noktası aslında. Geriye çekilip biraz daha gözlerimizi kısıp mekân ve siyaset arasındaki güçlü ilişkiyi netleştirmek üzere bir yandan toplumsal yaşamın nasıl düzenlendiğini hayal etmeye başlayabiliriz. Toplu konutlar, hastaneler, sokaklar, adliye sarayları, camiler, havaalanları, meydanlar salt teknik çizimlerin uygulamaları değildir; özellikle kamusal mekânlar tarihe ve kültürel değerlere referanslı çeşitli sembollerle kuşatılan temsil kapasitesi yüksek mekânlardır.
Mekânın hem büyüleyici gücü hem de toplumsal düzenlemeyi ve denetimi sağlayan işlevi pekâlâ onu inşa eden siyasetin mekânsallığıyla birlikte düşünülebilir. Bülent Batuman’ın, Şahika Tokel çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıkan Milletin Mimarisi isimli çalışması Türkiye’de siyaset konuşurken son yirmi yılda başat rolü bulunmasına rağmen ihmal edilen kent ve mekân politikalarına bir mimarın gözünden hem de siyaset ve tarihin mekânsallığını işaret eden bir yaklaşımla ele alıyor.
"Mimarinin gücü adına"
Geçtiğimiz yüzyılda ulus-devletlerin kuruluş aşamalarında da görüldüğü gibi, bazı kritik dönemlerde mimari bir kültürü inşa etmek üzere kurucu iktidarları her daim cezbetmiştir. Bu bakımdan mimarinin modern siyasal hayatın metodundaki yerinin, tıpkı yüz yıl önce Erken Cumhuriyet döneminde olduğu gibi günümüz Türkiyesi için hâlâ geçerli olduğuna ilişkin bir yorum yapmak mümkün fakat Bülent Batuman cumhuriyetin kuruluşuna yer yer değinse de araştırmasında 1945 sonrası siyasal islamcı dalganın gelişimini baz alıyor ve Türkiye’de seküler “ulus”tan milletin mimarisine ya da alt başlıkta geçen yeni islamcı ulus inşasının kent ve mekân siyasetine odaklanıyor.
Yazarın da dikkat çektiği üzere Türkiye’de siyasal İslam hakkında hatırı sayılır bir literatür oluşmasına rağmen İslamcı politika ve yapılı çevre arasındaki ilişkiyi irdeleyen, AKP’nin ekonomi ve kültür politikalarında kentsel mekânın rolünü inceleyen çalışmaların pek az olması aslında hâlâ içinden geçilen inşa sürecinin bilgisini üretmeye olan mesafeyi de gösteriyor. Milletin Mimarisi bu mesafeyi tanımlamak ve politik yorum kapasitemize dair kimi alışkanlıkları gözden geçirmek için geniş bir kapsam sunuyor.
Kitabı oluşturan dört bölüme, dört tema eşlik ediyor: cami mimarisi, konut/iskân, kamusal mekân ve kamusal mimari. Her bölümde analiz edilen mekânın ilgili fotoğraflarına yer verilmiş. Kitapta temalar ve fotoğraflar arasında sağlanan bütünlük sayesinde okuma deneyiminin derinliği teknik ve teorik tartışmalarla sınırlı kalmıyor, gündelik hayatımızda kamuyla etkileşimimizi belirleyen mekânları yeniden anlamlandırmamızı mümkün kılıyor.
Toplumsal denetimin mimari sembolleri ve mekânları
1945 ile başlayan Soğuk Savaş yıllarının ardından tüm dünyada anti-komünist mücadeleyle birlikte palazlanan siyasal İslamcılık, SSCB’nin yıkılmasının ardından yeni ulus-devletlerin kurulmasıyla İslam kimliğini ulusal kimliğin harcına dahil etme girişimlerinde bulunurken buna paralel biçimde camilerin birer ulusal sembol olarak kullanılması dikkat çekiyor. Batuman’ın cami mimarisi üzerinden ele aldığı Endonezya, Malezya, SSCB sonrası ortaya çıkan devletlerdeki örnekleriyle Türkiye’nin son yirmi yılı arasında kurduğu bağlantılar, 16. yüzyıl Osmanlı camisinin mimari-politik analizi ve 15 Temmuz’da okunan sela ile bir seferberlik ânının nasıl örgütlendiğini de hatırlatarak aslında caminin devlete ait bir temsil yüklü imge arz ettiğini ve mekânsal araç olarak İslamcı ulus kimliğinin yaratımında mekânsal bir araç işlevinin yüklendiğini ayrıntılı biçimde inceliyor.
Camiler İslam referansını doğrudan temsil eden mekânlar olsa da Batuman orta sınıf yaratan bir kurucu iktidar için konut üretiminin kent politikasında ne denli önemli bir yeri olduğunu Başakşehir ve Kuzey Ankara Kent Girişi örnekleriyle ortaya koyuyor. Yazar bu örnekleri siyasal İslamcı geleneğin iskân faaliyeti ve yeni ulusal kimlik oluşturma tasarımı arasındaki ilişkinin altını çizerek, Refah Partisi’nden AKP’ye kadar süregelen gecekondu ve kentsel dönüşüm politikalarıyla şekillenmiş tarihsellik içerisinde anlatarak konut üretiminin toplumsal sonuçlarını tahlil ediyor.
Egemenler her ne kadar mekân üstünde düzenleme ve denetleme kudretine sahip olsalar da bir yandan onlara güç kazandıran siyaset diğer yandan onlara güç kaybettirecek olan muhalif siyaseti de üretegelmiştir. Kitapta bu mücadelenin, Türkiye’de kent ve mekân siyaseti bağlamındaki örneklerinden birini de Gezi Parkı’nda gelişen protestolarla başlayan kamusal mekânın kullanımı incelemesi oluşturuyor. Gezi Parkı protestolarındaki mekân kullanımıyla 15 Temmuz’daki kullanımın karşılaştırması ise siyaseti önceleyen mekânsallığı değerlendirmek için oldukça ufuk açıcı. Batuman, siyasal İslamcılığın kentleşmeden devşirdiği siyasal gücün karşısına Gezi Direnişi’nin çıkmasını ve muhalefetin de kentselleşmesini, siyaset ve mekân gündemi içine başka bir boyutuyla ekliyor.
Siyasal İslamcı kent siyasalarının ufku gitgide kamusal mimari aracılığıyla toplumsal olana nizam verilmesi uygulamalarına genişleyince, yeni ulus inşasının nasıl konumlandırılacağına ilişkin bir altlık ortaya çıkmış oluyor. Kitapta yer alan kapsamlı analizlerden bir diğeri de devleti ve rejimi temsil eden sembollerin güncellenmesine dair başkent Ankara’nın ve özellikle Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nin kurulan yeni ulusal kimlik bakımından yorumlanması hakkında. Ancak Batuman’ın burada egemen nazarında değer biçilen yeni sembolleri tiye alan muhalif siyaset performansının örneklerini de çalışmasına dahil etmesi, hem gözardı edilen önemli bir ayrıntıyı hatırlatıyor hem de siyaseti önceleyen mekânsallık üzerine daha fazla eğilmenin geleceğin politik tasavvurunda gündemi meşgul edecek bir tutum olacağı sinyalini veriyor.
Milletin Mimarisi tüketildiği düşünülen konuları, ihmal edilen boyutlarıyla tekrar ele almaya üşenmeyip kent ve mekân kaidesine oturtarak eleştirel bakan, üstelik bunu politik düşünme alışkanlıklarını tersyüz ederek yapan güncel bir araştırma.