ISBN13 978-605-316-134-9
13x19,5 cm, 288 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Giriş: Ailenin Karanlık Yüzü: Ensest, s. 11-14

Bir padişah, bir karısı, bir de kızları varmış. Karı-koca konuşurlarken, kadın padişaha “Ben öldükten sonra evlenirsen, sandıkta bir pabucum var, o kime uyarsa onu al,” der. Gel zaman git zaman, padişahın karısı ölür. Aradan bir vakit geçer, padişah kızına haber gönderir “Artık beni evlendirin!” diye. Bunun üzerine kız pabucu alır eline, çıkar kız aramaya. Kimin ayağına giydirdiyse pabuç olmaz. Eh sonunda kız artık bıkar, hizmetçilere “Bu nasıl bir pabuçmuş, kimsenin ayağına olmadı, getirin bakayım bir de ben giyeyim,” der. Pabucu giyer, tıpa tıp olur ayağına. Bunu gören halayık “Padişahım, pabuç kimsenin ayağına olmadı, sultan hanımın ayağına oldu,” der. O da tutar müftüye bir mektup yazar “Bahçemde bir elma ağacı dikmiştim, bir tek elma vermiş. Ben mi yiyeyim, halka mı yedireyim?” diye sorar. Müftüden “Niçin tek elmayı halka yedireceksin? Kendin ye,” diye cevap gelir. Padişah, bunun üzerine tutar hazinenin anahtarını kızına gönderir. “Kızım çeyizlerini tedarik et, ben seni alacağım,” diye haber gönderir... (“Ahu Melek” masalı, Pertev Naili Boratav, 2009)

Çocuklara anlatmak istemeyeceğimiz masallar vardır. Sadece korkutucu olduklarından değil; öyle olsa devlerin, ejderhaların, kötü büyücülerin masallarını da anlatmazdık çocuklara. Bu masallar korkunç oldukları kadar gerçek olduklarından da anlatılmaz. Çocuklara en güvenli yer diye öğretilen evlerin hiç güvenli olmayabileceğini, en kutsal bağ diye dikte edilen aile bağının sorgulanabileceğini gösterir bu masallar. Makbul olmayan masallardan biri olan ve yukarıda bir kısmına yer verdiğimiz “Ahu Melek” masalının sonunda, prenses, yaptırdığı altından öküz suretinin içine girip sarayın penceresinden denize atlayarak ya ölüme ya da babasının cinsel saldırısından kurtuluşa doğru adım atar, akıntıyla sürüklenir yeni yaşamına doğru...

Biz masallarda anlatmasak da cinsel istismarın en yıkıcı hali olan ensest saldırı varlığını sürdürüyor ve anlatılmadıkça gizlendiği yerde büyüyor. Ensest, çoğunlukla çocuğa yönelik bir saldırı olduğundan ve saldırgan, çocuğun ailesinden biri olduğundan açığa çıkarılması diğer şiddet türlerine göre daha zor. Devletin şiddetin faili olan (çoğunlukla) erkeklerle ve şiddete ortam hazırlayan ataerkil güç ilişkileriyle iç içe olduğu koşullarda, ensestle mücadele daha karmaşık bir hal alır. İşte bu nedenlerle günümüz Türkiyesi’nde, tecavüze uğrayan kız çocukların tecavüzcüyle evlendirilmesinden, boşanmanın koşula bağlanmasına ilişkin yasal düzenleme önerilerine, [1] kadın bedeni üzerine saldırgan birçok politik tasarrufa, [2] çocuk taciz ve tecavüzüne en yetkili kişiler tarafından göz yumulmasına, [3] öz kızına şehvet duyan baba hakkında dinde bir yaptırım ol madığını belirten fetvalara [4] tanık olduğumuz bugünlerde ensest konusunun üzerine gitmek hem gerekli hem de çok zor.

Bizi bu kitabı derlemeye iten güç de tam bu gereklilik ve sorumluluk oldu. Bu kitap ensest saldırılarıyla mücadelede ve ensest mağdurlarının sağaltılmasında uzun yıllara yayılmış araştırma ve uygulama deneyimi olan araştırmacıların kendi uzmanlık alanlarından gelen gözlem, deneyim ve birikimlerini bir araya getiriyor. Ensest saldırı çocuğun cinsel istismarının özel bir şeklidir ve ağır ceza gerektiren bir suçtur. Türkiye’de çocukların cinsel istismarı konusunda çalışmalar, ağırlıklı olarak sağlık alanındaki araştırmacılardan gelmektedir. Buna bağlı olarak da ensest, çoğunlukla bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınmaktadır. Bu kitabın bir amacı, ensestin, pediatri, psikiyatri ve adli tıbbın yanı sıra psikoloji, sosyoloji, hukuk, ekonomi, sosyal hizmetler, eğitim, eleştirel medya çalışmaları ve feminist çalışmalar gibi alanların da ilgisini ve katkısını bekleyen disiplinlerarası bir konu olduğunun altını çizmektir. Bu derlemede yer alan tüm çalışmaların işaret ettiği, ensestin bir çocuk tacizi olduğu, ataerkil iktidarın kanatları altında ailenin mahremiyetini arkasına alarak gizlendiği ve devam ettiğidir. Aileler dışarıdan bağımsız bir “içeri”ye ihtiyaç duyar. İşte “derin aile” tam buradadır. Ensestin en yıkıcı yanı bizi dışarıdaki anonim kötülükten koruyacak ve bize güven verecek, merhametle saracak olduğu düşünülen aile ortamında gerçekleşiyor olmasıdır.

Ensesti de içerecek şekilde şiddet ve daha özelde kadına yönelik aile içi şiddet, yani erkek şiddeti sadece bir sağlık sorunu değil, önemli sağlık sorunlarına da neden olan bir toplumsal sorun ve suçtur. Bu kitap, şiddetin düzeyine, sıklığına ve kimden geldiğine odaklandığı kadar, hatta bunlardan da çok, bireye odaklanarak şiddetin varlığını, niteliğini ve anlamını, toplumsal cinsiyet bakış açısı ile aile içindeki iktidar ilişkilerini sorgulayarak merkeze almaktadır. Bu kitapta ensest konusunda farklı disiplinlerden çalışmaları bir araya getirirken, bir şiddet türü olan ensesti aile dinamikleri içinde anlamaya ve tartışmaya çalıştık. Görüyoruz ki, bireyi ailenin önüne koymadan ensest ile mücadele etmek mümkün değil. Bu nedenle de varlığı, içeriği ve değeri sorgulanamaz gibi resmedilmeye çalışılan ataerkil aileyi eleştirel biçimde ele almak ve çocuğun üstün yararını ön plana çıkarmak gerekir. Hedefi “her ne olursa olsun aileyi korumak” olan yaklaşımlar, ensest failini cezalandırma, mağduru ve mağdurla birlikte zarar gören diğer aile fertlerini sağaltma ve güçlendirme konularında tüm disiplinler için engel oluşturur. Oysa merkezine mağduru korumayı alan yaklaşımlar, failin dışında kaldığı yeni bir aile resmedebilir ve bu yeni ailenin üyeleri birbirini güçlendirebilir. Bu olanak, kitap boyunca farklı bölümlerde, başta anne olmak üzere saldırgan dışındaki aile üyelerinin, mağdurla dayanışmasının ve destek olan uzmanlarla işbirliğinin önemi çerçevesinde sıkça dile getirildi.

Biz ensest saldırılara bir hak ihlali olarak bakıyoruz. Ensesti çocukların hayatlarında derin yaralar açan, kendilerini gerçekleştirmelerine engel olan bir sorun olarak ele alıyoruz...

Notlar


[1] “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla” kurulan araştırma komisyonu raporundaki 6284 sayılı Şiddet Önleme Kanunu’nda yapılması istenen değişiklik önerilerine göre istismar mağduru çocukların tecavüzcüleri ile evlendirilmesinin yolu açılırken, boşanma davalarında ve şiddet durumunda uzlaşma ve arabuluculuk yöntemi kullanılması gündeme gelmişti (bkz. Cumhuriyet, 14 Mayıs 2016). Metne dön.
[2] Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 4 Haziran 2011 tarihinde yaptığı bir konuşmada, Ankara’daki bir protesto gösterisi sırasında polis panzerine tırmanan Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Dilşat Aktaş hakkında “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem” ifadesini kullanmıştı. 28 Temmuz 2014’te Bursa Merinos parkındaki bayramlaşma töreninde dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, iffet konusunda konuşurken kadınların iffeti hakkında “Kadınsa o da iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak” ifadeleriyle kadın örgütlerinin ve kamuoyunun tepkisini çekmişti. Metne dön.
[3] Karaman’da on erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan Muharrem B.’nin kurs verdiği evlerden ikisinin sahibinin Ensar Vakfı olduğu ortaya çıktığında, dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz” ifadesi, kamuoyunda ve sosyal medyada tepkiyle karşılanmıştı (bkz. Demokrat Haber, 22 Mart 2016, www.demokrathaber.org/siyaset/aile-bakani-ensar-vakfinin-hizmetlerini-takdir-ediyoruz-h64443.html). Metne dön.
[4] Basına yansıyan bir habere göre Diyanet İşleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı fetva hattında, internet sitesine yöneltilen bir soruya yanıt olarak babanın öz kızına şehvet duymasını yasaklayan bir hüküm olmadığı açıklaması yapılmıştı (Birgün, 8 Ocak 2016, www.birgun.net/haber-detay/diyanet-ten-fetva-babanin-oz-kizina-sehvet-duymasi-haram-degil-100117.html). Metne dön.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X