Müge İplikçi, "Düğümler", Gazete Vatan, 17 Temmuz 2017
Geçen kendi halinde, akıllı ve hüzünlü bir adamla tanıştım. ‘Delireceğim’ diyor. ‘Belki de delirmişimdir...’ Bir yıldır oğlunu göremiyormuş. Neden diye ne siz sorun ne ben söyleyeyim. ‘Kendimi işime verdim ama hanım, bizim hatun, oğlanın annesi perişan’ diyor.
Sonra ‘dünyanın çivisi çıkmış’ diyerek etrafındaki insan ilişkileriyle ilgili son derece isabetli bir şeyler söylüyor. ‘Birine kibar kibar anlatırsın sana kükrer, sonra onun dilinden anlatırsın, başını önüne eğip çeker gider, bu haldeyiz işte’ diyor. ‘Bu insanlar, ah bu insanlar’ diye iç geçiriyor, ‘güce taparlar aşağılandıklarını bile bile...’ Dahasını da anlatıyor.
Onlar da aşağı yukarı şöyle:
Kendime saygı duymuyorum
Bana saygı duyan birine saygı duyamam
ancak bana saygı duymayan birine saygı duyabilirim.
‘Allah Allah’ diyorum ‘ben bu satırları bir yerden hatırlıyorum.’ Nedense aklıma gazeteler ve gazetelerin sayfalarını kaplayan bu türden haberler geliyor; bereket evlilik programları tatilde! Eve varınca bir çay demliyorum, akşama doğru cevabı buluyorum. Açıyorum R. D. Laing’in ‘Düğümler’ kitabını. Hatta fazla karıştırmama da gerek kalmıyor. Kitabın hemen arkasındaki satırlar bunlar:
Jack’e saygı duyuyorum
Çünkü o bana saygı duymuyor
Tom’u aşağılıyorum
Çünkü o beni aşağılamıyor
Ancak aşağılık biri
Benim gibi aşağılık birine saygı duyabilir
Aşağıladığım birini sevemem
Jack’i sevdiğime göre
Onun beni sevdiğine inanamam...
Yok, yine de kesmiyor. ‘Allah Allah’ diyorum ‘ben bu satırları bir yerden biliyorum. Neden bu haldeyiz, ne zaman bu kadar dibe vurduk bilmiyorum...’ Sonrası mı? Sonra yine R. D. Laing devreye giriyor:
Bilmediğimi bilmiyorsam
Bildiğimi sanıyorum!
Bildiğimi biliyorsam
Bilmediğimi sanıyorum...
Dünyanın çıkan çivisi ne zamandır bu denklem üzerinde gidiyor işte.
Düğümler’i okuyun. Çeviren Nesrin Demiryontan. Metis. Uzun yıllar akıl hastanesinde çalışmış bir psikiyatrist olan Laing’in birikimleriyle yazılmış bu duru ve derin satırlar, onun hastaların sınıflandırılmasına ve geleneksel psikiyatriye karşı çıkışının da bir manifestosu olarak okunabilir. Bugünkü insan ilişkilerinin düğümlendiği ‘saçma’ ama kimilerine göre ‘çok doğru çok önemli çok çok çok neyse o artık o yeri’ seçmeniz için de bire bir.