Uğur Cumaoğlu, "Akademik Aklın Eleştirisi", Kitaphaber.com, 28 Mart 2016
Akıl, insanlığın kendi tarihi içerisinde her zaman en büyük sermayesi ve bununla birlikte varlığın anlamına ulaşmada onun yegâne yolu olmuştur. Evrenin düzenini anlamada ve insanın evrendeki koordinatlarını belirlemede akıl bir izlek ve insanlığın yörüngesi olmuştur. Her insan teki için akıl ayrışabilirken, aynı zamanda tüm insanlığın tecrübesi içinde birleşebilmektedir.
İnsanlığın, geçmişten günümüze bilgi yolunda tecrübe ettiği her alan, ayrı bir akıl alanı olarak isimlendirilebilmektedir. Her tecrübe birbirinden bağımsız gibi görünen, fakat birbirine sıkı bir şekilde bağlı tecrübelerin ürünüdür. İnsanlığın tarihi aklın tarihidir de diyebiliriz.
Bu büyük tecrübe içerisinde kendisine has bir geçmiş ve yöntemlerle yer edinen akıllardan biri de ‘akademik akıl’dır. Akademik akıl, kimine göre fildişi kuleden seslenen ve orada ikamet eden bir tecrübe, kimine göre ise üst perdeden konuşan ve halkın aşağı tabakası ile bağlantı kurmaktan imtina eden bir kibirdir. Kendine has bir üslubu, dili, inancı olan; çoğunlukla kendi erkini kurma konusunda bağımsız davranan, farklı erkleri yeri geldikçe de facto durumuna düşürebilen, bilginin ve görgünün tek kaynağı ve yolu olarak kendini gören bir deneyimdir. Akademik akıl içerisinde yine akademik akla karşı düşük bazlı çatlak sesler olsa da, tüm insanlığın meramını anlatacak düzeyde yüksek bir desibele ulaşamamaktadır.
Akademik Aklın Eleştirisi, akademiya içerisinden nadir olarak ses bulan tepkilerden. Pierre Bourdieu’nun Pascalca Düşünme Çabaları’da tam da bu bağlamda yükselen bir çığlık. Bourdieu, akademik aklın skolastik veya iptidai temellerini eserinde irdelerken felsefe tarihinin en yetkin isimlerini bir bir karşımıza çıkarmakta. Platon’dan Aristo’ya, Descartes’ten Kant’a, Sartre’dan Heidegger’e birçok duayen ismi Pascalca Düşünme Çabaları doğrultusunda karşı karşıya getiriyor.
Eski Yunancada boş zaman demek olan skhole sözcüğüyle tartışmaya giriş yapan Bourdieu, fragmanlar halinde, akademik aklın skolastik köklerinden yola çıkarak Descartesci Kartezyen aklın oluşum aşamalarını inceliyor. Skolastisizmin köklerinden kurtuluşun, Kartezyen aklın ve aydınlanmacı hareketin temelinde yer alan Endülüs ve Doğu bilgeliğini perdeleyen bu muhasebe, ara ara Descartes’e kapı aralıyor. Temelde akademik aklın en çözümsüz sorunu olarak, felsefe tarihinin tarihten koparılması eserde satır aralarında tartışılan mesele olarak karşımıza çıkıyor. Aklın tarihsel menşeinin izi sürülürken, toplumsal bir varlık olarak insan, varlık, zaman, varoluşun anlamı gibi sorunsallar Pascal ve Descartes mukayeselerinde zihnin perdesine yansıtılıyor.
Kendisine Marx ile olan ilişkisi sorulduğunda, uzun zamandır Pascalcı olduğunu söyleyen Bourdieu, Pascal’ın ‘gerçek felsefe felsefeyle alay eder’ sözü üzerinden, aslında akademik aklın yeni bir skolastisizmi doğurduğunu uzun uzadıya ispata çalışır. Felsefeye ve akademik intelijensiyanın sözlerine doğrudan ve muazzam etkiler atfetmekteki kibre Schopenhauer’in ‘ukalalık komedisi’ özdeyişiyle karşı çıkar. Bourdieu, akademik çerçeveyi çizerken yine Pascal’a başvurur ve onun ‘kendi yapıtımı yaratırken, onun yargıcı olamam; sanatçılar gibi yapmalı, ondan uzaklaşmalıyım; ama çok da değil’ sözü üzerinden akademik aklın sınırlarını ve değerini belirler. Tekdüze çalışmaya alışmış zihnimizi düzensizliğe çağırır ve yine Pascal’a başvurarak onun ‘Kanıtlar yalnızca zihni ikna eder. En güçlü en sarsılmaz kanıtlarımız gelenekten gelir. Bunlar otomatı eğip büker, zihin de düşünmeksizin onun peşinden sürüklenir.’ sözüyle zihnimizi davet eder.
İçeriği ile belli bir kesime ve düzeye hitap eden Akademik Aklın Eleştirisi adlı eser, bu düzeyi tercümesinde de koruyor. Tercümede tercih edilen çok uzun ve kesintisiz cümleler, eseri biraz anlaşılmaz kılıp, birçok yabancı kelime tercüme edilmeden sadece ilgilisinin bilgi düzeyine sunulsa da, çalışma elbette ağırlığını ve değerini korumakta.
Hülasa, Akademik Aklın Eleştirisi, ciddi bir zaman ve okuma eğilimi isteyen bir çalışma. İlgilisi dışındaki kesime de hitap eden yönleri de mevcut. Sıkı bir okuma ile yararlı olabilecek bir eser.