 | ISBN13 978-975-342-883-5 | 13x19,5 cm, 200 s. |
Liste fiyatı: 232.00 TL İndirimli fiyatı: 185.60 TL İndirim oranı: %20 {"value":232.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1010","item_name":"Ruh İşbaşında","discount":46.40,"price":232.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| Ruh İşbaşında Yabancılaşmadan Otonomiye Özgün adı: The Soul at Work From Alienation to Autonomy Çeviri: Fırat Genç Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 2012 | 2. Basım: Aralık 2022 |
Ruh İşbaşında kendisini "psikopatoloji" alanında yapılmış bir deney olarak görüyor ve kolektif ruhumuzda bir şeylerin nasıl ele geçirilmiş olduğunu tarif ediyor: ağır, kalın, opak, engelleyici bir dünya hali. Bifo'nun yanıtlamak istediği soru şu: İşçilerin kapitalist üretim örgütlenmesi karşısında duydukları yaygın "yadırgama" haliyle nitelenen 1960'ların işçi mücadelelerinden işin psikolojik ve duygusal yatırımların merkezi alanı haline geldiği, hatta bu yeni libidinal ekonominin insanlarda ani paniklerden kitlesel depresyonlara bir dizi kolektif patolojiye neden olduğu bugünkü duruma nasıl geldik? Nasıl oldu da işçilerin gücünün işi reddetmeleriyle, kapitalist süreçlerden özerk olmalarıyla ve kendi örgütlenme biçimleriyle tanımlandığı 1960'ların ve 70'lerin toplumsal antagonizmalarından çıkıp, işin kimliğimizin merkezi öğesi haline geldiği, yalnızca ekonomik anlamıyla sınırlı kalmayıp benliğimizin kuruluşunda hayati bir unsura dönüştüğü son yılların deneyimine geldik? Kısacası, nasıl oldu da işten kaçarken onunla özdeşleşir olduk?  | İÇİNDEKİLER |
Önsöz: Ruh Grevde, Jason Smith
Giriş
1. 1960'ların Düşüncesinde Emek ve Yabancılaşma
2. Ruh İşbaşında
3. Marazi Ruh
4. Eğreti Ruh
Sonuç
Depresyonun Ortaya Çıkışı  | OKUMA PARÇASI |
Giriş, s. 19-22. Bu kitapta tartışmaya açmak niyetinde olduğum "ruh" tabiri tinden farklı bir şeydir. Ruh, biyolojik maddeyi canlı bedene çeviren hayat nefesidir. Ruhu maddeci bir yolla tartışmak istiyorum. Spinoza'nın söylediği gibi, ruh bedenin yapabilecekleridir. Sanayi toplumlarının oluşumuyla ortaya çıkan özneleşme süreçlerini tarif etmek isteyen Michel Foucault, modernitenin hikâyesini, bedeni toplumsal üretim makinesine tabi kılma kapasitesine sahip kurumların ve araçların inşa edilmesi yoluyla bedenin disiplin altına alınmasının hikâyesi olarak anlatır. Sınai sömürü bedenler, kaslar ve kollar üzerinden çalışır. Bu bedenler canlı, hareketli, zeki ve reaktif değilse hiçbir değer taşımazlar. Gösterge-kapitalizmi (semiocapitalismo) adını verdiğim post-Fordist üretim tarzının ortaya çıkışıyla birlikte, değer üretiminin öncelikli araçları zihin, dil ve yaratıcılık olmuştur. Dijital üretim alanında sömürünün esas kaynağı, işe hasredilen insan zamanı tarafından üretilen semiyotik akıştır. Bu anlamda gayrimaddi üretimden bahsedebiliriz. Dil ve para, birer metafordan ibaret olmasalar da gayrimaddidirler. Hiçbir şeydirler, ama her şeyi yapabilirler: Hareket ettirirler, yerinden ederler, çoğaltırlar, yok ederler. Dil ve para gösterge-kapitalizminin ruhudur. Foucault'nun giriştiği soybilim çalışmalarını bugün de devam ettireceksek, kuramsal anlamda dikkatimizi zihinsel reaktivitenin otomasyonlarına, dile ve muhayyileye, yani zihin... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Halûk Sunat, ''Ruh İşbaşında, sol entelektüel ‘yabancılaşma’'', 27 Şubat 2013 1948 doğumlu İtalyan Marksist kuramcı Franco Berardi, bir aktivist olarak ‘otonomcu’ gelenek içinde yer alıyor. Özellikle de, sanayi sonrası kapitalizm koşullarında medya ve enformasyon teknolojilerinin önemini vurgulayan çalışmaları ile tanınmış. Kitabının hemen ‘Giriş’inde, “Bu kitapta tartışmaya açmak niyetinde olduğum ‘ruh’ tabiri tinden farklı bir şeydir. Ruh, biyolojik maddeyi canlı bedene çeviren hayat nefesidir... Spinoza’nın söylediği gibi, ruh, bedenin yapabilecekleridir,” [1]der,Berardi. Böylelikle, daha ilk adımda, canlandırıcı nefesini ‘hayat’tan tedarik eden bedenin ‘hâlet-i rûhiyyesi’nin merkeze alındığı bir açılımla karşı karşıya olduğumuzu; ‘ruh ve beden’i bir ve aynı şeyin değişik görünümleri olmak suretiyle (yani, birbirinden koparmadan) ‘töz/sellik (‘sonsuz doğa’) içinde mütalaa eden Spinozacı pratik felsefe penceresinden hayata bakacağımızı anımsatır bize. Bir önceki yazımda, genç Marx’ın yabancılaşmayı nerede tespit ettiğini ve tanımladığını aktarmıştım. Benim Ruh İşbaşında’dan söz etmekteki muradımsa, ‘sol’ kimliği –Marksist anlamda- temellendiren ‘üretim-ilişkisel’ kalkış noktasının (belirleyiciliği hangi kertede ve nasıl, tartışılır) tedavülden kalktığını söylemenin yersiz olduğuna; değişen (kapitalist) üretim-ilişkisel süreçlerin (solun eleştirel ilk kalkış noktası olan) ‘yabancılaşma’ olgusunu ortadan... Devamını görmek için bkz. |  |
|