| 11x18 cm, 240 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| Yıldız Gemisi Özgün adı: Starship Çeviri: Sönmez Güven Yayın Yönetmeni: Bülent Somay Kapak Tasarımı: Semih Sökmen Kapak İllüstrasyonu: Tim White |
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Mücellit Sistem Mücellithanesi Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 1999 |
Bütün evreniniz bir uzay gemisinden ibaret olsa ve evreni bu gemiden ibaret sansanız, düzen bozulmaya başlayınca nereye bakardınız? Geminin dışında bir şey olduğunu bilmiyorsunuz ki! Bir gemi, bir yolculuk demektir, ama nereden başlayan ve nereyi hedefleyen bir yolculuk? Ayrıca bir geminin içinde olduğunuzu unuttuğunuz nesiller boyunca hedefiniz değişmiş de olabilir. O zaman ikinci bir yolculuğa, geminin içinde bir yolculuğa çıkmanız şart olur. "Bugünün geleceğini hep düşünmüştük. Tamamen hazırlıksız değiliz... sizden önce başkaları da temel sırlarımızı buldu, ama onları zamanında susturmayı hep başarmıştık. Şimdi... Eh Yer'de de yapabilirsiniz: Bebeklerinizden bazılarını oraya götürdük ve onlar sağ kalmayı başardılar, ama biz hep..." Aldiss, kitabının en başında aldığı notta şunları söylüyor: "Evrenin ne denli önemsiz bir zerresini işgal etmekte olduğunu idrak edemeyen ya da etmek istemeyen bir toplum gerçekten uygarlaşmış sayılmaz. Yani, bünyesinde, onu dengesinden bir ölçüde saptıran ölümcül bir bileşeni de içermektedir. Anlatılan, böyle bir toplumun öyküsüdür. İnsanoğlunun ürettiği fikirler, evrenimizi oluşturan çok çeşitli etkenlerin aksine, her zaman mükemmel bir dengeye sahip olmazlar. Kaçınılmaz olarak, insan zaaflarının izlerini taşırlar; çok yetersiz kalma ile pek görkemli olma arasında gidip gelirler. Anlatılan, görkemli bir düşüncenin öyküsüdür. Bu, kavim için basit bir fikirden daha öteydi: Varoluşun doğrudan doğruya kendisi haline gelmişti. Çünkü bu fikir de, diğer tüm fikirler gibi, çizgisinden sapmış ve bunu yaparken onların gerçek yaşantılarını da beraberinde sürüklemişti." | OKUMA PARÇASI |
Açılış bölümü, "Koğuşlar", s. 7-14 Yüreğinin çarpıntısı Roy Complain'e, uzak bir cisimden yansıyarak kaynağına geri dönen yankı gibi, ormandaki açıklığı dolduruyormuş gibi geldi. Bir ayağını kompartımanının kapı eşiğine atmış halde durarak öfkenin damarlarındaki balyozumsu vuruşlarını dinledi. "E hadi, git gideceksen! Gidiyorum diyen sen değil miydin?" Ardından gelen sesteki, Gwenny'nin sesindeki, keskin alay onu açıklığa doğru iteledi. Genzinden yükselen hafif bir homurtuyla birlikte kapıyı arkasına bakmadan çarparak kapattı, sonra sinirlerini kontrol altına alabilmek amacıyla ellerini acıtırcasına ovuşturdu. Gwenny ile yaşıyor olmanın anlamı buydu işte: Yok yere başlayan ağız kavgaları ve benliğini bir hastalık gibi tırmalayan çılgın öfke patlamaları. Hiçbir zaman saf bir öfke de olmuyordu bu – bulanık sular gibiydi ve o, en taşkın anlarında bile yine geri döneceğini, Gwenny'den özür dileyeceğini ve kendini küçük düşüreceğini biliyor, bu gerçek, aklının bir kö... Devamını görmek için bkz. | |
|