ISBN13 978-975-342-391-5
13x19,5 cm, 70 s.
LİSTE DIŞI
BASILMAYACAK
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
Meltem Ahıska diğer kitapları
Radyonun Sihirli Kapısı, 2005
yad, 2020
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Diğer kampanyalar için
 
Havalandırma
Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen
Kapak Resmi: Serdar Arat
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Aralık 2002

Havalandırma, daha çok makale ve denemeleri ile tanınan Meltem Ahıska’nın, 1984 -2002 yılları arasında yazdığı şiir ve metinlerden oluşan ilk kitabı.Havalandırma, İşaretin Yalnızlığı, Arayışın İşaretleri ve Çok İşaretler Belirdi başlıklarını taşıyan ve ayrı dönemlere ait şiirleri bir araya getiren üç bölüm içeriyor.

Ahıska’nın “sevgililere ve tutuklulara” armağan ettiği Havalandırma ile ilgili düşünceleri şöyle: “Bu kitapta yeralan şiirlerin çoğu uzun süre dağınık çekmecelerde, eskimiş dosyalarda kaldılar. Odalardan odalara kapalı kutularda taşındılar. Ben onlardan utandım, onlar da muhtemelen benden. Sonra saplantılar, denk düşmeler, uyumlar gevşedi. İşaret ile kaynağı arasına hava girdi. Nihayet, yıllar sonra. Bu, yenilerin küçümsediği eski, eskilerin endişe ile baktığı yeni şiir ve metinleri ortaya çıkarmak için fena bir neden gibi gelmedi.”

"Ben miyim?", "İşaretin Yalnızlığı" başlıklı bölümün ve kitabın ilk şiiri:

Ben miyim?

Saçları uçuşmuş mu tutuşmuş

Geceortalarında heryerde

Tutuklularla konuşmuş

Gözlerinden büyük bakışlı

Kısrak, atılgan, esmer mi şeker

şu küçük kız çocuğu kim?

Yorgun muyum yoksa hayal mi bu

Kocaman ayaklarımın sızısıyla

Gülüşler ağırdan tırmanıyor

Saman irisi saçlarıma

Kendime sarılıp uyandığımda,

Sözcükleri mavi kalın bir ipe

Tek tek geçiriyorum

Kız-çocuklarını-kim-nasıl-sever.

ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Orhan Koçak, “Eski dosyalar hâlâ taze”, Virgül, Sayı 59, Şubat 2003

Meltem Ahıska, önemli bir kısmını 1980’li yıllarda yazdığı bu şiir toplamını sunarken şöyle diyor: “Şiirlerin çoğu uzun süre dağınık çekmecelerde, eskimiş dosyalarda kaldılar. Odalardan odalara kapalı kutularda taşındılar. Ben onlardan utandım, muhtemelen onlar da benden.” Kilit sözcük, “utanmak.” Öyle anlaşılıyor ki şiire 70’li yıllarda ve sonrasında giren birçok şair gibi Ahıska da “modern geleneğin” (Fikret’ten Cemal Süreya’ya kadar, kırılmalarla oluşmuş bir gelenek) zorlayıcılığını çok hissetmeden başlamış şiir yazmaya; ama böyle bir geleneğin varlığını bildiği için de kendi işlerinden belli bir rahatsızlık duymuş. Oysa şu iki cümlelik parça, özellikle “hepsi” sözcüğüyle biten ilk cümlesiyle, olgun şairlerin de yazmış olmak isteyeceği bir şiir bence: “Kızılların solduğu bir sabah/ Yalnızlığımızın altın yılında/ Yorgun pijamalar/ Ve maharetsiz ellerle/ Neler düşündük, ne sözler verdik/ Bir çamaşırda bembeyaz oldu hepsi./ Şimdi renklerimi arıyorum/ Doğmamış çocuklarımı/ Toprağın altındaki kitaplarımı/ Miro’nun tablolarını/ Kulağın karda olsun/ İlk uçarı taneye/ Söyleyeceğim hepsini.” Geçen zaman, geçmek ve solmak demek olan zaman, içinde geçen şeylerden de bağımsız olarak nerdeyse elle tutulur bir varlık, bir etkinlik kazanıyor burada. İkinci bölümü başlatan “Şimdi” sözcüğü de bir dönemin kapandığını, bir tür “sonra-zamana” geçildiğini ilan ediyor. İlginç olan, bu geçişin durağan bir nostalj...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2025. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X