| 13X19,5 cm, 180 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Salyangoz ya da Şövalyenin Zamanı Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Tasarımı: Semih Sökmen Resimler: Adnan Yalçınlar |
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Mücellit Örnek Mücellithanesi Film Doruk Grafik Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Nisan 1992 |
"Deniz kabuğu, dev bir salyangozu andırıyordu ama çocukların bu kıyılarda görmeye alıştıklarından çok farklıydı. Yalnız insan boyuna yaklaşan değişken çapıyla değil, üzerinde binlerce yansıma oluşan, dokununca birden dağılacakmış gibi duran o köpüğümsü dokusuyla, sürekli dönüyormuş etkisini veren ve nerede bittiği belli olmayan o akıl almaz sarmalıyla, o kadar farklıydı ki, çocuklar henüz tam sahip olamadıkları bu eşsiz güzelliği yitirme korkusunu da için için duyarak, hipnotize olmuşçasına hareketsiz kalmış, kabuğa dokunamadan duruyorlardı..." | İÇİNDEKİLER |
Giriş Succubus Salyangoz
Dalgıç Soner'in Anıları Soğuk Derinliğin Silahşörü "Görüntü Yaratığı" Şövalyenin Zamanı Kuzeyin ve Güneyin Zamanı Kasabanın Zamanı Dil Şövalyesi Renée'nin Nefreti ya da Tek İnsan Biçimindeki Ülke Modelinin Önlenemeyen Yükselişi Rıdvan'ın Nefreti ya da "Küçük Kralın Zamanı" Nefretin Durgun Yüzü ya da Kraliçenin Zamanı Nefret Denizi Zıpkından Kurtulan Balık ve Kaçan Zamanın Siyah Elbisesi Şövalyenin Sevgisi ya da Verebilmenin Gücü "Kadın Şövalye" Şövalyenin Beklediği "An" Şövalyenin Nefreti ya da Anlamın Saldırısı Son Karşılaşma
Bitiş Küçük Kralın Finali | OKUMA PARÇASI |
Giriş, "Succubus", s. 11-13 "Succubus"un, geceleri, gizemli bir kadın biçiminde erkeklerin rüyasına girip onlarla cinsel ilişkide bulunduktan sonra ruhlarına sahip olan dişi bir şeytan olduğunu, yıllar önce kalın bir sözlüğü karıştırırken, bir rastlantı sonucu okumuştum. Bu nedenle, tozlu raflardaki sıra sıra sözlükleri ve ansiklopedileri görmek, bende bazan bu sözcüğü çağrıştırırdı. Dişi şeytan, mitolojiden (ve tabii ki, bir anlamda gerçek yaşamdan) sonra, romanın uzun yolunda da, yüzyıllar ve kalın ciltler boyunca, yazara eşlik etmişti. "Pamuk Prenses"le iç içe geçip yarattığı parıltının(ister aşk, ister tutku, ister ihtiras diyelim) ölmeye mahkûm bir "görüntü yanılgısı" olduğunun anlaşılmasından yıllar sonra bile... Tabii, olayları genellikle erkekler açısından düşündüğüm için, ekranda beliren görüntü "iyi" ya da "kötü", yumuşak ya da sert kadınların yetersiz bir televizyon anteniyle alınan birbirine girmiş karışımı gibiydi ve kendim de erkek olduğumdan, bu b... Devamını görmek için bkz. | |
|