ISBN13 978-975-342-364-9
13X19,5 cm, 153 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarla Söyleşiler
LİSTE DIŞI
BASILMAYACAK
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Murathan Mungan
Aile Albümü
Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle
1. Basım
Liste Fiyatı: 176.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Fügen Yıldırım
Fahişeliğin Öbür Yüzü
On Beş Kadının Tanıklığı
Yayıma Hazırlayan: Vehbi Ersan
Yayın Yönetmeni: Ruşen Çakır
Kapak Fotoğrafı: Deniz Doğan
Kapak ve Grafik Tasarım: Emine Bora, Semih Sökmen
Dizgi Metis Yayıncılık
Baskı Hazırlık Metis Yayıncılık
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd.
Cilt Sistem Mücellithanesi
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Mayıs 2002

Dünyanın en eski mesleğinin fahişelik olduğu kabul edilir. Fahişeler tarih boyunca aşağılanmış, dışlanmış aynı ölçüde de vazgeçilmez olmuşlardır. Özetle bu kurum insanlığın zaman aşımına uğramayan en eski ikiyüzlülüğüdür.

Türkiye dahil pek çok ülkede fuhuş yasal çerçeve içine alınmıştır, ancak bunun bir meslek olup olmadığı, bu meslek sahiplerinin ne tür hakları olması gerektiği hâlâ tartışmalıdır. Fahişeliğin Öbür Yüzü'nde bu meslek, bizzat onu icra edenler tarafından anlatılıyor. Kitapta fahişeliğin etik, hukuki ya da toplumsal boyutları doğrudan ele alınmamakla birlikte, her kadının öyküsünde bütün bu sorunlar karşımıza çıkıyor.

On beş kadın, deneyimli gazeteci Fügen Yıldırım aracılığıyla okuyucuya ve topluma bu "iş"i seçiş nedenlerini, acılarını, dertlerini ve umutlarını aktarıyorlar. On beş tanıklık, sadece fahişeliğin değil, "Bu yola neden düştün?", "Nasıl düştün?" sorularının arkasında gizlenen toplumun diğer yüzünü de açığa çıkarıyor.

İÇİNDEKİLER
Önsöz

Aysel: "Şimdiki aklımla çok para yapardım"
Nurgül: "Bütün kazanç benimdir"
Selin: "Erkek kültürüne sahip bir fahişesin"
Canan: "Erkekleri iğrenç buluyorum"
Gül: "Hiçbir zaman orospu olmadım"
Melek: "Nerede çalışılacağına pezevenkler karar verir"
Nina: "Özgür olmak için geldim"
Yaprak: "Ailem beni kurban olarak seçti"
Çimen: "Evde on beş kişi yaşardık"
Alisa: "Moldavya'da ayda on dolar kazanabiliyorum"
Ayla: "Pişman değilim"
Ilgın: "Bu işi yaparken ruhunu bir yere asacaksın"
Deniz: "Bana 'orospunun kızı' diyorlardı"
"Kimse zorlamıyor, bu bir seçim"
Serpil: "Oryantal şantözdüm geneleve düştüm"

Ekler:
1 Seks İşçileri Evrensel Bildirisi
2 Kölelik mi, Çalışma mı?
3 Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Tebliği
4 Seks Ticareti ve Yasalar
5 Bir Sektör Olarak Seks
OKUMA PARÇASI

Önsöz, s. 9-15

Seks işçileriyle ilk kez 1994 yılında tanıştım. Çalışmakta olduğum dergi için bir yazı hazırlamaya karar vermiştim. On beş kadınla yaptığım görüşmelerden öylesine etkilenmiştim ki görüşmeler bitip yalnız kaldığım an, en yakın çay bahçesine oturup kendime gelmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Hırpalanmış gibiydim. Bu etki zamanla hafifledi ama hep benimle kaldı.

Röportaj yaptığım kadınlar, vesikasız olarak çalışıyorlardı. Bu yüzden polis tarafından yakalanarak, sağlık kontrolleri için Zührevi Hastalıklar Hastanesi'ne getirilmişlerdi.

Beni en çok etkileyen nokta, kadınların yaşadıkları şiddetin boyutu olmuştu. Buna katlanmaya razı olmak ya da göze almak! Buna hangi koşullar altında razı oluyorlardı?

Özel hayatları, çocukları, eşleri, üvey babaları-anneleri, kendi çocuklukları, yaşadıkları yoksulluk... Bu işe başladıktan sonra edindikleri sevgililer (dostları), pezevenkler, tehlikeler, tecavüzler, yalnızlıkları, müşterilerle yaşadıkları... Bütün b...

Devamını görmek için bkz.

Aysel, "Şimdiki Aklımla Çok Para Yapardım", s. 17-32

Aysel'le rutin kontroller için, haftada iki kere geldiği hastanenin bahçesinde karşılaştım ilk kez. Benimle konuşmayı reddedebileceğini bilmenin tedirginliğiyle tanışma heyecanı arasında yaşadığım kararsızlık çok kısa sürdü. Yapmakta olduğum çalışmadan, çalışmanın amacının ne olduğundan söze başlamışken, çok kararlı bir ifadeyle, "Size anlatacağım çok şey var, çalışmanıza çok katkım olur," dedi. Çocuklarından ve torunundan söz etti kısaca. Ama işe gitmesi gerekiyordu. Telefonlarımızı aldık ve daha sonra buluşmak üzere ayrıldık.

Bir hafta sonra onu aradığımda, yine aynı tedirginlik vardı içimde, ya vazgeçtiyse. Bu tedirginliğim onunla buluştuğumuz ana kadar sürdü.

Benzer bir tedirginliği Aysel'in de yaşadığını, randevulaştığımız yerde onu beklerken anladım. Telefon etti, onu beklemekte olduğumu öğrendikten çok kısa bir süre sonra buluşma yerine geldi.

Taksiden indiğinde, sanki ona verdiğim sözü tutmuş olmam...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Ertuğrul Mavioğlu, “Asiyelerin kurtuluşu yok”, Radikal Kitap Eki, 12 Temmuz 2002

"Dışarıdan aynı gibi görülen hayatların, her tanıştığım kadınla ne kadar ayrı olduğunu gördüm. Her kadının ayrı ve özel bir tarihi vardı. Aynı olanlarsa yoksulluk, şiddet, açlık, sevgi ve ilgiden yoksun geçen çocukluk yıllarıydı"

Biz, yıllardan beridir biliyorduk ki; hepsinin ortak adı Asiye idi ve kurtulmaları imkansızdı. Onlar, kimi zaman 'çatısız' kimi zaman da 'özel bir kadın'dı... Beyoğlu'nun kirli salonlarında izlenen filmler şahittir; arayan onları sanki eliyle koymuş gibi '14 numara'da bulabilir.

Oysa, Aysel'in, Nurgül'ün, Selin'in, Canan'ın, Gül'ün, Melek'in, Çimen'in, Yaprak'ın ve diğerlerinin özel tarihlerinin toplandığı Fahişeliğin Öbür Yüzü, insan etinin tecimselliğine ilişkin bugüne değin biriktirdiğimiz tüm ezberlerimizi bozmaya aday görünüyor. Her biri okuyanı derin bir açmazın dumanına boğan, acıtan, örseleyip kanatan gerçek hayat öyküleriyle duvar gibi ö...

Devamını görmek için bkz.

Sefa Kaplan, "İkiyüzlülüğün Adresi", Hürriyet Keyif, 30.6.2002

Şimdi bunu bir Batılı söylese, Attilâ İlhan'ın ifadesiyle, "kısa pantolonlu milli heyecan" galeyana gelir, kökünün nerede olduğu meçhul "iç ve dış düşmanların oyunu"ndan söz açtıktan sonra, hazır fırsat bulmuşken bir de Avrupa Birliği'ne ilişkin güzelim duygularını ifade ederdi büyük ihtimalle.

Oysa araştırmayı yapan bir grup yerli akademisyen. Sonuç da son derece basit: Fuhuş sektöründe çalışan kadınların yüzde 30'u kocaları, yüzde 10'u akrabaları, yüzde 3.4'ü de sevgilileri tarafından satılanlardan müteşekkil.

Bir başka basit istitastiki rakam daha var: Söz konusu kadınların yüzde 63.4'ü resmi, yüzde 12.2'si de imam nikâhlı...

Bu işe sürüklenen insanları "fahişe", onları bu işe sürükleyenleri ise "adam" yerine koymakta, kurumlaşmış bir ikiyüzlülük yok mu sahiden?

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X