| ISBN13 978-975-342-548-3 | 13x19,5 cm, 336 s. |
Liste fiyatı: 264.00 TL İndirimli fiyatı: 211.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":264.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"329","item_name":"Mucizevi Göstergeler","discount":52.80,"price":264.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Mucizevi Göstergeler Edebi Biçimlerin Sosyolojisi Üzerine Çeviri: Zeynep Altok Yayıma Hazırlayan: Tuncay Birkan Kapak Resmi: Wilhelm Kaulbach Kapak Tasarımı: Emine Bora, Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Aralık 2005 | 3. Basım: Ocak 2021 |
Bir yandan trajediler, Ulysses, Çorak Ülke ve Balzac romanları gibi "yüksek edebiyat" klasiklerini, bir yandan da Dracula ve Frankenstein gibi kült korku romanları, Sherlock Holmes öyküleri ve "acıklı" çocuk edebiyatının ünlü örnekleri Çocuk Kalbi ve Pal Sokağı Çocukları gibi "kitle kültürü" ürünlerini aynı esprili üslupla yorumlayabilen denemeler... Yazarın temel meselesi bu edebi eserlerde yazıldıkları dönemin toplumsal endişelerinin nasıl özgül ifadeler kazandığını çözümlemek. Edebiyat tarihçisi ve sosyoloğu Moretti, bir klasik haline gelmiş bu kitabında eleştiriyi pırıltılı ama içi boş spekülasyonlardan kurtarıp, "yanlışlanabilir argümanlar" üreten bir disiplin haline getirecek özgün bir metodoloji geliştiriyor. Kitabının bir yerinde şöyle diyor Moretti: "Fazla kolay ağlayabilen insanlardan şüphelenmek gerekir. Ama hiç ağlamayan bir insan daha da kötüdür çünkü ağlamakla insan en azından dünyayla barışırken önemli bir şeyleri de yitirdiğini –yani bunun barışmadan çok yenilgi olduğunu– kabul etmiş olur. Ve yenildiği gerçeğini –sırf gözyaşlarıyla bile olsa– kabul eden bir kimsenin, içindeki intikam ateşinin tamamen sönmediğini, günün birinde sakatlanmış bir insanlık durumuna teslim olmamaya karar vereceğini umabiliriz." Bilgilenme tutkumuzun kökenini, değerlerimizle halihazırdaki gerçeklik arasındaki can yakıcı gerilimde gören bu kitabı severek okuyacaksınız — salt edebiyat eleştirisi olarak değil, yaşadığımız hayatın da eleştirisi olarak. | İÇİNDEKİLER |
Açıklamalar
Ruh ile Harpya Edebiyat Tarihçiliğinin Amaçları ve Yöntemleri Üzerine Düşünceler
Büyük Tutulma Egemenliğin Kutsallığının Bozuluşu Olarak Trajik Biçim
Korkunun Diyalektiği
Homo Palpitans Balzac'ın Romanları ve Kentli Şahsiyet İpuçları
Çocuk Bahçesi
Uzun Veda: Ulysses ve Liberal Kapitalizmin Sonu
Çorak Ülke'den Yapay Cennete
Kararsızlığın Büyüsü
Hakikat Ânı
Edebiyatın Evrimi Üstüne | OKUMA PARÇASI |
Korkunun Diyalektiği, s. 105-107 1. Modern Canavarın Sosyolojisine Doğru Burjuva uygarlığının korkuları iki isimle özetlenebilir: Frankenstein ve Drakula. Canavar ile vampir, 1816'da bir gece vakti, Cenevre yakınlarındaki Villa Chapuis'nin salonunda, bir grup arkadaşın yağmurlu geçen yaz mevsiminde kendilerini oyalamak için uydurdukları oyundan doğarlar. Sanayi devriminin doruk noktasında doğan bu ikili, on dokuzuncu yüzyılın sonundaki buhranlı yıllarda, bu sefer Hyde ve Drakula isimleriyle, geri dönerler.(1) Yirminci yüzyılda ise sinemayı fethederler: Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Alman Dışavurumculuğunda; 1929 buhranından sonra Amerika'da dev RKO prodüksiyonlarında; ve nihayet 1956-57'de Peter Cushing ile Christopher Lee, Terence Fisher'ın yönetmenliğinde, bir kez daha, bu çift yüzlü kâbusu canlandırdıklarında. Frankenstein ile Drakula'nın hayatları paralel ilerler. Bu ikisi, birbirini tamamlayan, dolayısıyla bölünmez figürlerdir, tek bir... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Ali Galip Yener, “Edebi biçimlerin sosyolojisini yorumlamak”, Evrensel Kültür, Ekim 2010 Peter V. Zima Modern Edebiyat Teorilerinin Felsefesi adlı kitapta bütün modern edebiyat teorilerini felsefi açıdan Kantçı ve Hegelci temellere dayananlar şeklinde ikiye ayırarak ele alır. Berna Moran, temelde yansıtma teorisinden, Hegelci esası aşan Marksist yaklaşımlardan yola çıkarken, Zima Kant-Hegel ayrımına yaslanır. Edebiyat teorilerine ilişkin olarak XX. yüzyılda söylenenler Zima’ya göre şu zeminle ilişkidedir: “Otonomi, kendine dönüşlülük, dünya görüşü, eser yapısı ya da işaretleyen gibi edebi kavramlara bir bütün olarak baktığımız zaman (Barthesci anlamda), bu kavramların Kantçı, Hegelci ve Nietzscheci zeminlere dayandığı açıkça görülür.”(1) Yine Zima, kitabın son bölümünde diyalogcu kuramı geliştirerek diyalogun, her bir edebiyat teorisinin güvenmekten kaçınamadığı doktrinleri kırabileceğini ileri sürer. Böylece: “Diyalogcu teoriye sanat ve güzelin kavra... Devamını görmek için bkz. | |
|