ISBN13 978-975-342-325-0
13x19,5 cm, 200 s.
Liste fiyatı: 232.00 TL
İndirimli fiyatı: 185.60 TL
İndirim oranı: %20
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Diğer kampanyalar için
 
Doğum Travması
ve Psikanalizdeki Anlamı
Özgün adı: Das Trauma de Geburt
Çeviri: Sabir Yücesoy
Kapak Tasarımı: Semih Sökmen
Kapak İllüstrasyonu: Yetkin Başarır
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Temmuz 2001
4. Basım: Nisan 2024

Psikoloji tarihinin en kayda değer kitaplarından biridir Doğum Travması. Ne var ki, Sigmund Freud ile en sevdiği öğrencilerinden Otto Rank arasındaki ilişkinin bozulmasına da yol açmıştır.

Bu kitapla ruhsal yapının ortaya çıkmasını, her türlü nevrotik rahatsızlığı insanın doğum sürecinde yaşadığı travmaya bağlayan Rank, Freud'un görüşlerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu öne sürmekle birlikte, dönemin nevroz kuramında babanın taşıdığı merkezi önemi, yani Oidipal dramda babanın tuttuğu yeri sarsıyor, annenin önemini öne çıkartıyordu. Başlangıçta Freud, psikanalizin kültürel alanlara açılmasında önemli rol oynadığını düşündüğü bu öğrencisinin kitabını coşkuyla karşıladıysa da, sonunda Rank ortodoks psikiyatri çevresinin baskısıyla aforoz edildi. Çalışmalarına ABD'de devam eden ve yeni bir psikoterapi yöntemi geliştiren Rank'ın görüşleri, Carl Rogers, Eric Fromm, Karen Horney ve Rollo May gibi isimlerin yapıtlarını etkilemiştir.

İÇİNDEKİLER
Türkçe'de Otto Rank, Engin Geçtan
Sunuş, Peter Orban
Önsöz
Analitik Açıdan Durum
Çocuksu Kaygı
Cinsel Tatmin
Nevrotik Yeniden Üretim
Sembolik Uyum
Kahramanca Telafi
Dinsel Yüceltme
Sanatsal İdealleştirme
Felsefi Spekülasyon
Psikanalitik Bilgi
Tedavi Etkisi
Kaynakça
OKUMA PARÇASI

Engin Geçtan, "Türkçe'de Otto Rank", s. 7-9

Otto Rank'ın psikoterapi kuramı tarihindeki kendine özgü konumunun sonunda yayın dünyamızda da değerlendirilmiş olmasının ülkemiz düşün dünyasına önemli bir katkı olacağına inanıyorum, bizlere ulaşması bir hayli gecikmiş olsa da. Öte yandan, bu kronolojik gecikmenin bu dönemde sonlanıyor olması, sona ermesi, ülkemiz insanının geçirmekte olduğu hızlı dönüşümler göz önünde bulundurulduğunda, belki de isabetli bir zamanlama. Eğer birkaç on yıl önce yayımlanmış olsaydı, henüz sorulmamış soruların cevabı olarak, günlük yaşantılarımızla buluşmaya hazır olmayan çıplak bir bilgi kümesi olarak kalır mıydı sorusunu beraberinde taşıyarak. Çünkü bilgiler yaşadıklarımızla buluşabildikleri oranda özümsenip kendi bilgi dağarımıza mal edilebiliyorlar.

Başlangıçta fizyolojik temelli bir kuram olarak beliren klasik psikanaliz, bizzat Freud'un kendisinin, yine kendi yaratısı olan kateksis olgusunu sonradan bir kenara itmiş olması örneğinde olduğu gibi, fizyolojik temelinden giderek uzaklaşarak psikolojik ve toplumsal yönelimli bir kimlik edinmiştir. Böyle bir sapma olmamış olsaydı, günümüz nörobiyolojisiyle şaşırtıcı bir biçimde örtüşen kateksis kuramı psikiyatriyi belki de çok farklı yerlere taşımış olabilecekti, en azından günümüzde hâlâ üstesinden gelinememiş zihin-beden düalizminin yarattığı çarpıklıkları azaltarak.

Otto Rank, bir bakıma, o dönemin klasik psikanalizinde başlamış olan bu sapmanın önemli öğelerinden biri sayı...

Devamını görmek için bkz.

Peter Orban, Sunuş, s. 11-16

Psikanalitik tarzda düşünmeyi öğrenmiş olanlar, bastırılmış şeylerin içlerinde hep gizli bir özlem barındırdığını bilir: Bir zamanlar içinden çıkarılıp atıldığı bir ışığa, bilincin ışığına dönebilme özlemi. Bize ait olan (ve içimizde bulunan) her bilinçsiz ruh parçası, ruhun diasporasındaki gezginliği sona ermedikçe rahat vermez bize – bütün hastalık semptomlarının ispatlayıp durduğu gibi. Tek bir ruh için düşünüldüğünde bugün artık sıradan bir bilgiçlik sayılacak bu tespit, çok daha büyük ölçekte de geçerlidir: Bastırılmış olan, grup süreçlerinin, toplumsal olguların, hatta genel olarak kültürel gelişmenin motorudur kesinlikle. Bunun böyle olduğu sayısız psikanaliz çalışmasıyla gösterilmiştir.

Tabii psikanalizin kendisi için de durum farklı değil.

Bütün olarak her bilim dalının altında bastırılmış, koparıp uzaklaştırılmış, kovulmuş bir şey yatar, içindeki birtakım parçalar bütüne geri dönmek ister. Psikanalizi kendi nam salmış kanepesine yatırırsak, eninde sonunda tuhaf bir öykü çıkacaktır karşımıza. Psikanalizin sislerle örtülü çocukluk evresinden süzülüp belirecek öykü kahramanı da, Otto Rank adında biridir.

Kimdi bu adam, başından neler geçmişti?

Yaşamöyküsünü esaslı bir şekilde ele almama gerek yok, çünkü zaten iki mükemmel biyografisi yazılmış durumda(1) ve üstelik biri de Almanca. Onun için, kabaca özetliyorum:

Otto Rosenfeld 21 Nisan 1884'te Viyana'da doğdu. Yahudi bir ailenin üçüncü çocuğuydu. Orta ...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Gökhan Özcan, "Ağrılı Ayrılık: Doğum Travması", Ayraç Dergisi, Şubat 2016

Derin, sessiz, iyi, böylece...

Edip Cansever, Meduza

Sancılı Bir Girizgâh

Ayrılma ve birleşme... Yaşamın olağan sathında devir daim eden diyalektik döngünün, aslında birbirine eş olan iki uç kısmı...

Kaçınılmaz üç pozisyonel ayrılık: Doğum, anneden ayrılma, evden ayrılma…

İlksel bir ayrılık biçimi olarak doğum ve doğumun kronolojik seyrini takip eden diğer ayrılıklar, psikanalizin ana konusunu temsil etmektedir, diyebiliriz. Bir kişiyi ya da bir nesneyi kaybetme durumları, zorunlu yaşantılar olmasının yanında, kişiyi dönüştürmesi ve büyütmesi sebebiyle de, aslında pozitif içeriğe sahip deneyimlerdir. Cenin içinde kendine yuva tutmuş insan yavrusu, ıslak ve emniyetli bir alandadır. Cenin, epigraftaki şiirde mükemmel bir şekilde tariflendiği gibi, derin ve sessiz, şimdilik sorunsuz ve böylece iyidir. Orada, kendini annenin varoluşuna bağlayan insan, sonraları bu mecazî omnipotansı [tüm güçlülüğü], teskin edici sessizliği ve yer yuvardan ırak, o mükemmel derinliği çokça özleyecektir.

Doğum ilk ayrılıktır. Sancılıdır. Anneden çıkış ve dünyaya geliş, hem anne hem de çocuk adına sancı ile mümkün olur. Doğan özne, doğuranın yahut çevresindekilerin insafına kalır. Çocuk anneden doğarak ilk gerçekçi ve devrimci eylemini kutlar. İlk yıllar otistik süreçlerin ...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2025. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X