| ISBN13 978-975-342-869-9 | 13x19,5 cm, 592 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Fisun Yalçınkaya, “Bir muammanın peşinden gidenler”, Sabaha Kitap Eki, 22 Haziran 2012 Tüm dünya, özellikle yaklaşık son 20 yıldır eşcinselliğe ve beraberinde getirdiği kültüre yeni bir kavramla bakıyor: Queer. Bugün pek çok eşcinsel kendisinden queer olarak bahsetmeyi tercih ediyor. Kadın ve erkeğin cinsel olarak sadece birbirine ilgi duyabileceği düşüncesinin doğal olmadığını, cinsel kimliklerin toplumun dayatması olduğunu söyleyen bir kavram bu. Bir zamanlar İngilizce'de küfür olarak kullanılan, 'tuhaf' anlamına gelen sözcük bugün eşcinsel örgütlenmelerinin ve deyim yerindeyse 'gururla taşınıyor'. 1990'da, New York'ta Queer Nation ve ACT UP grupları yayınladıkları manifestoda "Evet, gay harika bir kelime. Onun da bir yeri var. Ama pek çok lezbiyen ve gay sabaha kızgın ve bıkkın uyanıyorlar, neşeli (gay) olarak değil. İşte bu yüzden kendimize queer demeye karar verdik. Queer'i kullanmak düz bir dünyada gizli ve kenara itilmiş hayatlar yaşayan zarif ve çekici insanlar olmak zorunda olmadığımızı söylemenin bir yolu," diyerek özetliyor bu kavramı neden kullandıklarını. Deniz Kandiyoti ve Cüneyt Türel'le yapılan söyleşilerin yer aldığı kitabın son bölümünde ise dört sanatçı, Taner Ceylan, Nilbar Güreş, Murat Morova ve Erinç Seymen için birer bölüm ayrılmış. Bu kısımlarda sanatçıların eserlerinden oluşan seçkilere birer makale eşlik ediyor. Cihat Arınç, Murat Morova'nın, Adnan Yıldız Nilbar Güreş'in, Cüneyt Çakırlar Erinç Seymen'in eserleri üzerine birer yazısı yer alıyor. Taner Ceylan ise 'Otoportre: Sanat, Emek ve Eşcinsellik' başlıklı bir yazı kaleme almış. Bu yazıda kendi kişisel tarihini, sanat tarihinde ona ilham olmuş figürler üzerinden anlatarak, hem kendi resmini daha derin biçimde açıklıyor hem de queer'in tarihine bir bakış sunuyor. Kitap, Türkçede bu alanda yazılmış en kapsamlı örneklerden biri. |