Tuna Kiremitçi, “Sezen sana teşekkür ederim”, Radikal Kitap Eki, 15 Aralık 2006
Oyuncak bebekleri sevmediğin için... Sevseydin, her yürekte bir şarkın olmazdı şimdi. Hiçbir oyuncak bebek sana şarkılarını emzirirken aldığın zevki vermezdi. Evcilikte zaten huzur bulamazdın. Minnacık bir kadın görünsen de aslında ela gözlü bir devsin çünkü.
Sana teşekkür ederim Sezen; alkışı sevdiğin için. Beslendiğin alkışları ruhumuzu besleyen şarkılara dönüştürdüğün için. Türkçenin en güzel ifadelerinin bıçak sırtlarında yeşerdiğini bilip hasat uğruna ayaklarını kanatmayı göze aldığın için.
Eski Yunan'daki bağbozumu şenliklerinde inadına dans eden kadınların, Akdenizli dişi şairlerin geleneğine böylece kendi rengini kattığın için.
Teşekkür ederim sana; tehlikeli sularda dolaşırken yelkenine sevgilerini üfleyen kadınları ve erkekleri sevdin. Erkekleri biraz daha fazla sevdiğini belli etmekte hiçbir sakınca görmedin. Sonuçta iki cins tarafından da delice sevilmek gibi, bu topraklarda çok nadir rastlanan bir konuma eriştin. Bunun mümkün olduğunu gösterdin bize.
Ne zaman geçici bir emniyete ulaşsan, her şair gibi özgürlüğü seçtin. Turgut Uyar'ın yenilik amacıyla kendi şiirini her fırsatta riske etmesi gibi, sen de ustalığını riske etmekten kaçınmadın. Hem de sokağa çıkmanın bile başlı başına risk olduğu bir ülkede.
Sevişirken de savaşırken de
Başkaldıranları sevdiğin için de sana teşekkür ederim: Cesaretin bazen en iyi yol arkadaşı olduğunu bu korkular ülkesinde bazen sayende anladık. Gazi Mahallesi'nde dövülen delikanlı da, asker yolu gözleyen anne de, yavuklusu dağa çıkmış genç kız da en dertli anında yanında şarkılarını buldu.
Yani sevişirken de dinledik seni, savaşırken de...
"Hakiki bir sanat eseri ideolojilerden oluşan zırhımızı delip geçer ve doğuştan gelen, bilinçle ilgisi olmayan o en gerçek yanımıza dokunur. Dünya görüşlerimiz farklı da olsa, bu sayede aramızda bir yürek dayanışması doğar" diyen Joseph Conrad'ı haklı çıkardın.
Kim bilir daha neler neler için teşekkür borçluyum sana.
Herkes gibi acılar çekip bu acılara aslanlar gibi sahip çıktığın için mi? Ağlamanın güzelliğini bile bile sevdiğine 'sen ağlama' diyebildiğin için mi?
Yoksa hüzünlü bir kış günü, yaralarımızı sarmak için gittiğimiz şehirdeki 'Merhamet' heykelinin önünde, kulaklıkla dinlediğimiz şarkında bize ne kadar küçük ve önemsiz olduğumuzu hatırlattın diye mi?
"Küçüğüm, daha çok küçüğüm. Bu yüzden bütün hatalarım..."
Galiba herkese kısmet olmayan sevinçlerini paylaşarak yaşadığın için de teşekkür etmem lazım sana. Bir de ısrarla donuklaştırılmaya çalışılan bir toplumda neşenin ve eğlenmenin önemini unutmadığın, icabında bu yolda 'hafife alınmayı' bile göğüslediğin için.
Ayrıca, unutulmayı takmadığın ve tam da bu yüzden hiç unutulmadığın için teşekkürlerden bir buket sana Sezen. Ajda Pekkan için yazmış olsan da aslında hep senin sesini taşıyan sözlerle; 'çelişkiden ve onaylanmayan ilişkiden' hiç korkmadığın için.
Bir teşekkür buketi de bütün bunların mümkün olduğunu bize yaşayarak göstermene.... Çoğu siyaset adamının ya da 'ciddi' aydının üretemediği kadar pozitif değeri kız başına ürettin çünkü.
En çok da müzik olmadan okumanın şarkı sözlerine biraz haksızlık olduğunu en iyi bilen olmana rağmen Eksik Şiir kitabını yayımladığın için müteşekkirim sana. Türkçenin köklü şiir geleneğinden beslenen bir büyük ozanın hangi yollardan geçtiğini görmek, özellikle kendini ifade etme konusunda zaman zaman sıkıntı çeken bir toplumun işine yarayacak bence.
Birer teşekkür de hayata ve Metis'e tabii; biri seni, öbürü de kitabı bize bağışladıkları için.