Kemal Varol, "Türk'ün antropoloji ile imtihanı", Radikal Kitap Eki, 1 Temmuz 2005
Türklüğü Ölçmek-Bilimkurgusal Antropoloji ve Türk Milliyetçiliğinin Irkçı Cephesi adlı kitap, Türk milliyetçiliğine yön veren temel sebebin izini 1925 ile 1939 tarihleri arasında İstanbul Darülfünunu (üniversitesi) tarafından yayımlanan Türk Antropoloji Mecmuası'nı inceleyerek arıyor. Maksudyan, "Türk milliyetçiliğinin vatandaşlığa dayalı milliyetçiliklerden biri olduğu, dolayısıyla üstünde yaşanan toprak parçasını temel aldığını ve bireylerin çeşitli farklılıklarını göz ardı eden ortak bir vatandaşlık bağıyla bir arada tutulduklarını savunan tezin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana sıklıkla yaşanmış olan ayrımcı pratikleri 'uygulama alanındaki normdan sapmalar' olarak yorumladığını" belirtiyor. Bu tezi geçerli bulmayan Maksudyan, bizzat devlet tarafından desteklenen ve yeni kurulan cumhuriyetin resmi politikalarına ve çizmeye çalışılan milliyetçi tonlamaya 'bilimsel' destekte bulunan Türk Antropoloji Mecmuası'nı ayrıntılı bir incelemeye tabi tutarak, bu milliyetçi çerçevenin altında bulunan asıl vurgunun ırkçılık esasına dayalı bir ayrımcılık olduğunu ortaya koyuyor.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, milli kültürel kimliğin ayırdına varan hâkim ideolojinin, ihtiyaç duyulan etnik mitleri, hatıraları, değer ve sembolleri Orta Asya'dan gelen köklere, Oğuz Kağan'a kadar uzanan bir soya ve Türk dilinin eskiliğine dayanarak tedarik etmeye çalıştığını vurgulayan Maksudyan, böylelikle Türk milliyetçiliğinin ırk kimliğine dayalı bazı siyasi görüşlerin yayılmasına önayak olduğunu ve cumhuriyetin farklı halkları arasında 'saf Türk kanına sahip soylar' lehine ırkçı bir ayrım yapıldığını, bu ayrımcılığa da cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra yayımlanmaya başlanan Türk Antropoloji Mecmuası vasıtasıyla 'bilimsel' bir zemin hazırlandığını belirtiyor.
Antropoloji disiplini ile ırkçılık ve milliyetçilikle teorik ve tarihsel bağların ayrıntılı olarak ortaya konulduğu ve dünyada antropolojinin ırkçı ideolojiler tarafından kullanımına ilişkin ayrıntılı bölümlerin yer aldığı kitapta, Türk antropologların yaptığı 'tetkiklerin' milliyetçi ideoloji tarafından nasıl kullanıldığı ana mesele olarak öne çıkıyor. Nazan Maksudyan, Türklüğü Ölçmek kitabında ayrıntılarıyla şunu gösteriyor bize. Yeni kurulan rejim birtakım görüşler öne sürüyor, Mecmua çevresinde odaklanmış antropologlar da, 'doğruluğu' zaten önceden kabul edilmiş olan bu 'tezlere', çalışmalarına bir 'kesinlik' kandıran ve böylelikle her türlü itirazı dışarıda bırakan alet edevatın yardımıyla, dışarıda ve en çok da içeride kullanılmak üzere, 'bilimsel' bir mahiyet kazandırıyorlardı. Türk Antropoloji Mecmuası'nda yayımlanan ve birçoğu Türk ırkının ariliğini ve 'ırklar hiyerarşisi' içerisinde diğer ırklardan üstünlüğünü ortaya koyan yazıların iki yönlü bir konuya hizmet ettiği anlaşılıyor.
Rejime payanda bir bilim
Türk antropologların yaptığı incelemeler ve vardıkları sonuçlar, bir millet yaratırken ihtiyaç duyulan unsurlara bilimsel (aslında bilimkurgusal)bir muhteva kazandırıp, rejimin millet projesine payanda kılınıyor. Bu araştırmaların Avrupa'ya karşı da habis bir büyülenmenin önünü almak, aşağılık komplekslerini hafifletmek, Türk ırkının Avrupa'dakilerden üstünlüğünü vurgulamak gibi amaçlar taşıdığı anlaşılıyor. Bunu için de, milliyetçi antropologların en temel yükümlülüğünün Türk menşei hakkında şanlı bir tarih (kurmaca) yaratmak olduğunu belirten Maksudyan, bu kurmacanın Anadolu'da yaşayan diğer halkları dışarıda bıraktığını, bu halkları 'kan esasına' göre daha aşağı seviyelere ittiğini, bunun için de bilimin istenildiği gibi, kaygan bir zeminde kullanıldığını dergide yayımlanan araştırmaları ayrıntılı olarak inceleyerek ortaya koyuyor.
Nazan Maksudyan'ın incelemesine konu olan Türk Antropoloji Mecmuası'nın sınırlı bir çevreyle alakalı bir dergi olmadığı, bizzat Atatürk ve devlet tarafından desteklendiği, Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi gibi yeni rejimin temel argümanlarını şekillendirdiği, dergi sayfalarından alınmış yazılarla destekleniyor.
Mecmua çevresinin yaptığı araştırmalar ve vardıkları sonuçlar ile dergi yayın kurulunun rejimle olan ilişkilerinin ayrıntılı olarak ortaya konulduğu Türklüğü Ölçmek, ırkçılığın Türkiye'de belirli bir siyasi çevreyle sınırlı olmadığını, milli kimliğin kuruluşunda 'ırk' kavramının temel bir rolü olduğunu vurgulayarak cumhuriyetin kuruluşunun 'vatandaşlık' temelinde olduğu iddiasının geçerli olmadığı, tersine, Türk milliyetçiliğinde daha en başında güçlü ırkçı tonlar bulunduğu sonucuna götürüyor bizi. Türklüğü Ölçmek, bugün yaşadığımız kimi gerilimlerin altında yatan asıl soruna bakmaya davet ediyor bizi.