Önsöz, 1979, s. 11-13
Günümüzde şu veya bu biçimde 1920 ve 1930'ların Sovyetler Birliği'ni ve özellikle de Stalinizm sorununu ele alan birçok tarih incelemesi var. Bu çalışmalar söz konusu yıllarda cereyan eden olayları esaslı bir şekilde yeniden kurguladılar. Fakat konunun tüketilip bitirildiğini düşünmek hâlâ zor. Tüm gerekli malzeme akademik dünya içinde henüz tedavülde değil ve kimi, özellikle Sovyet arşivlerindeki, malzemeler de araştırmacılara pek açık değil. Ek olarak, tarih yazımının bugünkü durumunu niteleyen şey, toplumsal ve siyasal düşüncenin içeriği ve yönelimi bakımından Doğu ile Batı arasında var olan derin farklılıklarla da şiddetlenen büyük bir görüş ve kuram çeşitliliği. Öyle ki, geriye daha derinlikli bir araştırma ve tartışma için geniş bir alan kalıyor.
Stalinizm'in doğuşu üzerine bir kitap yazma fikri bundan uzun bir süre önce, Doğu Avrupa'da entelijensiya içinde "kişiye tapmanın" geniş biçimde tartışıldığı 1960'larda aklıma geldi. Bu meseleler, 1950'lerin siyasal mahkemelerinin Kruşçev döneminin sönümlendiği yıllarda yeniden değerlendirilmeye başlanmasının Prag Baharı'nın ardındaki asıl itkilerden biri haline geldiği Çekoslovakya'da acil bir ilgi konusu olmuştu.
1967'de Prag'da Çek dilinde, çeşitli ama güçlü tepkiler alan Rus Devrimi: Şubat 23-Ekim 25, 1917 adlı bir kitap yayımladım.(1) Niyetim bu çalışmayı, 1920'lerdeki Sovyet tarihinin bir incelemesiyle devam ettirmekti, ama bu planı tamamlayamadım. Çekoslovakya'da 1969'dan sonraki değişimler, kuşağımdan birçok tarihçiyle beraber beni de mesleğimi sürdürme olanağından alıkoydu. Ancak aradan on yıl geçtikten sonra ve büyük ölçüde değişen koşullar altında konuma geri dönebildim.
Konuyu 1927-1929 yıllarıyla sınırlı tuttum. Bu yılları özel önemdeki bir dönem olarak belirlemeyi haklı çıkarmaya gerek bile yok – özellikle Moshe Lewin'in Sovyet köylülüğünün tarihine ilişkin muhteşem incelemesinden sonra.(2) Kullandığım malzeme bunu tamamen doğruluyor.
SSCB'de 1927'den önce geleceğin Stalinist sisteminin önemli öğelerinin, hatta temel bileşenlerinin olmadığını öne sürmek istemiyorum. Fakat 1920 ortalarının toplumsal ve siyasal sistemi, Yeni İktisat Politikası'nın (NEP) zirvedeki günleri, hem sistemin içeriği hem de içinde geliştiği atmosfer ve koşullar bakımından, onu izleyecek olan dönemden kesinkes ayrılıyordu.
1969'da Bonn'daki Alman Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde çalışırken 1920 sonlarına ait, Sovyet tarihine ilişkin eksiksiz bir dizi malzemeyle karşılaşma talihine eriştim. Bunlar en yüksek Sovyet parti ve devlet kurumlarının resmi belgelerini, Aleksey Rikov, Mihail Kalinin, Georgi Çiçerin, Vyaçeslav Menjinski, Yosif Stalin, Maksim Litvinov, Valeryan Kuybişev, Sergo Orjonikidze, Nikolay Krestinski ve Yan Rudzutak gibi önde gelen siyasal simalara ait malzemeyi içeriyordu. Bu birinci dereceden önemli geniş belge kümesi, Stalinizm'in yükselişinin ardındaki bütün mekanizmayı anlamak için canalıcı önemdedir. Bunların arasından daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış olan on bir tanesi bu çalışmanın ekine konmuştur. Bu malzeme aracılığıyla var olan literatürde ele alınmamış veya ancak kısmen değinilmiş konu ve olaylara daha derinden nüfuz edebildim. Bu kategori içinde, örneğin, 1926-1928 yıllarındaki Sovyet dogovoryonnost (Batılı güçlerle anlaşma peşinde koşma) politikası ve Sovyet önderliğinin dış ticaret tekelini yumuşatmaya yönelik adımlar atma tasarılarını sayabiliriz (onyıllar boyunca resmi Sovyet yayınları, Sovyet önderliğinin o zamanlar böyle niyetler taşıdığını kategorik olarak yadsımıştı). Diğer örnekler 1927 yazından 1929 ilkbaharına dek Sovyet önderliği içindeki çatışmalarla; sol muhalefetin gerçek gücü ve onun bastırılmasında kullanılan teknikler ve mekanizmalarla; Stalin döneminin ilk göstermelik mahkemesi olan Şahti olayının kökenlerinin ayrıntılı bir dökümü ve parti önderliğinin üst kademesinde bu olayla ilgili mücadeleyle; OGPU'nun (Birleşik Devlet Siyasal Yönetimi-Sovyet gizli polis örgütü, daha çok son üç başharfiyle GPU olarak bilinir) Stalin diktatörlüğünün oluşumundaki rolü ve iktidardaki parti üzerindeki denetim de dahil, GPU'nun 1920 sonlarında Sovyetler'deki yaşam üzerindeki denetiminin yayılmasıyla; 1928-1929' daki toplumsal ve iktisadi bunalım meselesi ve bunalımın derinliği, yaygınlığı ve sonuçlarıyla; ve Stalin'in kendi bağımsız siyasal çizgisini geliştirdiği kimi özel koşullarla ilgilidir.
Aynı zamanda, bolca bulunan ama yetersizce kullanılan, o zamana ait Sovyet basın malzemelerinden olduğu kadar, Moskova'da karargâh kuran birçok muhabir ve yazarın temsil ettiği Alman basınının malzemelerinden ve başta diplomatik yazışmalar olmak üzere bir dizi ülke tarafından yayımlanan resmi belge kolleksiyonlarından da yararlandım. Dönemle ilgili henüz çok az sayıdaki hatırattan elde edilen bilgiler de bu malzemeye ayrıntılar katmıştır. Birçok Sovyet tarih çalışmasında geniş ölçüde alıntılanan malzemeler aracılığıyla bizzat ulaşamadığım Moskova'daki Merkez Komite Arşivi'nden de bilgiler aktardım.
Tabiatıyla, Prag'da ve daha önceki yıllarda Moskova'da arkadaşlarla yaptığım sayısız tartışmaların yanı sıra, aktif bir rol aldığım Prag Baharı'nın Stalinizm üzerine görüşlerimin olgunlaşmasında büyük bir rol oynadığı olgusundan da bahsetmeden geçemem. Bana birçok konuda öğretmenlik yapan ve kendisinden çok şey öğrendiğim babam Pavel Reiman'la günlük yardımlaşma ve tartışmalarla geçen uzun yıllar benim için istisnai bir öneme sahipti.
Yıllar sonra bana bu çalışmaya geri dönme fırsatını sağlayan ve günbegün desteklerini esirgemeyen Alexander von Humboldt Vakfı ile Volkswagenwerk Vakfı yürütme kurulu ve idaresine, Tübingen Üniversitesi'nin Doğu Avrupa Tarih ve Coğrafya Enstitüsü çalışanlarına, özellikle Profesör Dietrich Geyer'e teşekkür etmek isterim. Aynı zamanda, benim ilk ve en dikkatli okuyucum olan karım Tamara Reiman ile literatürü ve bu kitap için gerekli diğer malzemeyi düzenleyen Dr. V. Schalhorn'a teşekkürlerimi sunarım.
Notlar
(1) M. Reiman, Ruská revoluce: 23 února-25 ríjna 1917; Rusça baskısı: Russkaya Revolyutsiya, 23 fevralya-25 oktyabra 1917, 2 cilt (Prag, 1968). Yukarı
(2) Moshe Lewin, Russian Peasants and Soviet Power (Londra, 1968). Yukarı