| ISBN13 978-975-342-088-4 | 13x19,5 cm, 216 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Sibel Sezer, “Demokrasi Cinsiyetsiz Olur mu?”, Demokrasi, 28 Ocak 1996 Kitapta demokrasinin öyküsü, liberal, katılımcı, cumhuriyetçi versiyonları irdelenerek anlatılıyor. Farklılıkları gözardı ederek bizi yalnızca soyut yurttaşlar olarak ele alan liberalizmle, işyeri demokrasisine takılıp kalan katılımcı demokrasiyle ve toplumsal cinsiyete kapalı cumhuriyetçilikle hesaplaşılıyor kitapta. Sol kesimdeki kadınların deneyimleriyle kitap boyunca sık sık karşılaşılsa da, sosyalist demokrasinin yalnızca adı geçiyor. Bir de, 60'lı yıllarda dünyayı kurtarmaya soyunmuş sol örgütlerde kadınların nasıl yalnızca broşür daktilo etmekte kullanıldığından söz ediliyor. Bu kadınların güncelliğini hâlâ yitirmemiş sorgulamaları anlatılıyor. Başlattıkları ikinci dalga feminizmin kadın ve demokrasi kavramlarına getirdikleri yeni boyutlar kitabın temel eksenini oluşturuyor. Yapılan tespitler ise ancak içerden bakmış gözlerin görebileceği kadar ayrıntılandırılmış ve zengin... Kitabın en önemli özelliklerinden biri, iç açıcı tablolar, parlak bir gelecek, yanılmaz seçenekler sunma kaygısı taşımaması. Resmi/gizli oy sistemini benimsememiş olan kadın hareketinin kendi deneyimiyle ortaya çıkan sorunlar da aynı rahatlıkla dile getiriliyor. Bitmek bilmez usul tartışmalarıyla boğulan toplantılar, iyi konuşmacı ve sessiz dinleyici dengesinin bir türlü bozulamaması, küçük gruplarda kırma korkusuyla yaşanan sahte mutabakatlar sıralanan sorunlardan yalnızca birkaçı. "Toplumsal cinsiyetten arınmış bir dünya mı, yoksa cinsel farklılığın zorunlu ve sabit ayrım olduğu, ancak bizi eşitsiz kılmadığı bir dünya mı?" sorusu kadın hareketinden kitaba taşınan tartışma başlıklarından biri. Okurla yazarın sorularda buluşsa bile cevaplarda buluşmak zorunda olmadığı hissettiriliyor kitapta. Bu serbestinin en büyük kanıtı da yine kitabın kendisinde gizli: "Politika ancak aynı görüşte olmadığımız zaman ortaya çıkar." Daha da güzel bir tanımlamayla, "politika, tam da mutlak bir kılavuzun, nihai bir doğrunun olmadığı yerde vardır." |